Eski Anadolu Ajansı (AA) Genel Müdürü ve Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, AKP Merkez ve Yönetim Kurulu'nda (MKYK) yapılan değişikliklerle ilgili olarak "Erdoğan hedef seçilen isimlerin neredeyse tümünü divan başkanlığına seçerek, bu kirli algı operasyonuna izin vermedi ve niyeti bozuk kişilerin beklentisini boşa çıkardı" dedi.
Kemal Öztürk'ün "AK Parti’den beklentiler" başlığıyla yayımlanan (23 Mayıs 2017) yazısı şöyle:
Ne zamandır Ankara'ya gelmiyordum. Son dönemlerin en önemli kongresini yerinde izlemek için buradayım. Hava soğuk, gökyüzü gri, beklenti büyük. Teşkilattan medyaya, siyasetten ekonomiye kadar her kesimde bir beklenti, bir değişim isteği oluşmuştu kongreye giderken.
Vizyon sloganında yükseliş
Partinin kongrede seçtiği slogan beklentileri dile getirecek şekilde dizayn edilmiş.
Yeniden atılım. Demokrasi, değişim, reform.
Sloganın kendisi başlı başına bir mesaj ve vizyon içeriyor aslında. Sloganı tercih eden ekip, toplumun ve kamuoyunun beklentisini sahaya yansıtmak amacıyla bu stratejik tercihi yaptıklarını söylüyor.
Böylece beklentileri daha da yükseltmiş oldular.
Ankara'da bu beklentinin daha yüksek olduğunu, daha merakla beklendiğini de gördüm.
Elbette, Erdoğan'ın 998 gün aradan sonra partinin başına yeniden dönmesi, “fetret dönemi” gibi görülen bir sürecin sona ermesi olarak görülüyor aynı zamanda. Doğal olarak lider geri döndüğünde büyük değişimin ve atlımın da başlayacağı kanaati her yere hakim oluyor.
Kongre sürecini zehirleyen tatsız olay
Bu beklentinin haklı ve daha ilkesel bir beklenti olduğunu söylemeliyim. Buna gölge düşüren tek şey, kongreden iki gün önce, sosyal medya üzerinden başlatılan kirli bir kampanya oldu. Son derece çirkin, iftiralarla dolu, doğrudan kişilerin hükmü şahsiyetini hedef alan paylaşımlarla, parti içinde yöneticiler hedef alınarak, herkesi şaşırtan ve rahatsız eden bir operasyona şahit olundu.
Dolayısı ile etik, ilkesel, reel politik anlamlar yüklenmiş beklentiler kişiselleştirildi ve ortam zehirlendi.
Erdoğan hedef seçilen isimlerin neredeyse tümünü divan başkanlığına seçerek, bu kirli algı operasyonuna izin vermedi ve niyeti bozuk kişilerin beklentisini boşa çıkardı.
"Güvenli zemin, güvenilir ekip" stratejisi
Kongre salonunda ve dışında yoğun bir kalabalık vardı. Medyanın, yabancı misyon şeflerinin ve teşkilatların ilgisi çok yüksekti.
Bir yıldır partiyi yöneten Binali Yıldırım'a olan ilgi ve sevgi hem Erdoğan'ın davranışlarından, hem de oraya gelenlerin tezahüratlarından belli oluyordu. Büyük bir olgunlukla emaneti sahibine teslim etti.
Erdoğan'ın seçeceği yeni yönetim kadrosu ve yapacağı konuşma, AK Parti için nasıl bir vizyon çizeceğini, nasıl bir yol haritası oluşturacağını belirleyecek en önemli ki konuydu.
Yeni MKYK'nın bir devrim kadrosu olacağını, herkesi şaşırtan bir değişim göstereceğini düşünenler vardı. Oysaki, Erdoğan tüm MKYK ve kabine değişikliklerinde hiçbir zaman % 40'ın üzerinde bir değişiklik yapmamıştı şimdiye kadar. Hele risk unsurlarının fazla olduğu dönemlerde, durumu “güvenli zemin, güvenilir ekip” açısından değerlendirdiğinden, ben çok büyük bir değişim beklemiyordum.
Ancak yine de referandumun kaderini etkileyen Kürt seçmenin beklentisini karşılayacak bir söylem ve kadro değişiminin olmasını bekledim. Olmadı. Buna karşılık MKYK'ya giren gençlerden, Gençlik Kolları Başkanı Melih Ecertaş oldukça memnun.
Ayrıca unutmayalım, şu andaki MKYK listesi bundan bir yıl önce, Binali Yıldırım tarafından Erdoğan ile istişare edilerek yapılmış, Erdoğan'ın süzgecinden geçmiş bir kadroydu. Bir yıllık süre, bu tür üst düzey yönetim organlarının radikal değişimi için kısa bir süre. Köklü bir değişimin istikrarsızlık, yönetim zafiyeti olacağını düşünür Erdoğan her zaman.
Yine de 50 kişilik MKYK'da 19 isim değişti. Erdoğan'ın klasik altın oranı da aşağı yukarı budur, % 38.
Yüksek beklenti içinde olanlar bu hususları göz önüne almadığı için umdukları heyecanı bulamadılar sanırım.
Uzun konuşma metni
Kongrede ikinci olarak dikkat kesilen husus, Erdoğan'ın konuşması oldu. Sanırım son günlerdeki en uzun konuşma metniydi. Yeni atılım döneminin ipuçları yerine, önceki icraatların daha çok anlatıldığı, terör, darbe, Türkiye'nin hasımlarına karşı daha önce bilinen retoriğin dile getirildiği konuşma oldu.
Slogana yansıyan atılım, demokrasi, reform, değişim gibi beklentilerin nasıl karşılanacağına dair mesajlar sonlara doğru ama biraz belirsiz ifadelerle kendine yer buldu. Dolayısıyla uzun konuşma içinde biraz kayboldu mesajlar. Daha kısa, kompakt, belirgin cümlelerle AK Parti'nin gelecek vizyonu çizilseydi sanki daha isabetli olurdu.
Kabine değişikliğinde ne olur?
Şimdi gözler kabine değişikliğine çevrildi. Beklenen değişim isteğinin, kabine değişikliği ve yeni hükümet için hazırlanacak programda kendini bulacağını düşünenler var.
Ben şahsen altın oran dediğim, %30-40 oranında bakan isminin değişeceğini, çok radikal bir değişimin olmayacağını düşünüyorum.
Daha önemli olan konu, Erdoğan'ın kongrede de ifade ettiği, program ve icraat planlamasında olduğu kanaatindeyim. Sonuçta her zaman olduğu gibi, Erdoğan bizzat bu değişim ve reform çalışmalarını kendisi yönetecektir.
Ancak, AK Parti toplumda ve kamuoyunda neden bu denli büyük bir beklenti oluştuğunu, kongre sloganına yansıyan; atılım (ekonomi), demokrasi (özgürlükler), değişim (kadro), reform (bürokrasi) gibi konuların içinin nasıl doldurulacağını iyi düşünmek zorunda.
2019 seçimlerinin kritik konuları da bunlardır.