Yeni Şafak Gazetesi Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi, Türkiye'yi erken seçime götürecek 63. Hükümet'in, "bizatihi iç barışımız açısından başlı başına önemli mesajlar içerdiğini" aktardı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcan için, "Bir semboldür. Başörtülü kadınların mücadelesinin bir sonucudur" ifadelerini kullanan Abdülkadir Selvi, 63. Hükümet'in "Türkiye'nin geleceğini konuşacak birçok ismin bir arada olduğu iyi bir kabine" olduğunu söyledi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun 63. Hükümet'te yer alan bakanları telefonla arayarak kabineye girdiklerini haber verdiğini söyleyen Selvi, bakanlar arasındaki son değişikliğin de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nda yapıldığını belirterek, "Anayasa gereği AK Parti'ye ayrılan 11 bakanlık kontenjanının biri başörtülü bağımsız bir bakanla doldurulmak istenince, zarif bir insan ve başarılı bir bakan olan Ayşenur İslam'ın yerine Ayşen Gürcan getirilmiş" dedi.
"Başbakan Davutoğlu, 7 Haziran'dan bu yana süreci en iyi yöneten lider oldu. Koalisyon görüşmelerinde yapıcı olarak hareket eden Başbakan, HDP üzerinden kendisine kurulmak istenen tuzağı Tuğrul Türkeş ve Yalçın Topçu hamleleri ile bozdu. Başörtülü bakana kabinesinde yer vermek suretiyle, 'Surlarda bir gedik açtık, mukaddes mi mukaddes' dedirtti" ifadelerini kullanan Selvi, İçişleri Bakanı olan Selami Altınok'un da "tam bir görev adamı" olduğunu iddia etti.
Yeni Şafak gazetesinde yayımlanan bugünkü (31 Ağustos) köşe yazısı şu şekilde:
"Davutoğlu'nun yol Haritası” başlıklı yazıda, ”Bir Alevi bakan ya da başörtülü bakan konusunda sürpriz yaşanır mı?” diye sormuş ve “ Orasını bilmiyorum. Ama merak ediyorum” demiştik.
Yeni kabinenin açıklanmasıyla birlikte merakımız giderilmiş oldu.
Bakanlar Kurulu'nda iki Alevi bir de başörtülü bakanımız oldu.
Merve Kavakçı'nın başörtülü olduğu için Meclis'te yemin ettirilmediği bir Türkiye'den
Ayşen Gürcan'ın başörtülü ilk bakan olarak kabinede yer aldığı bir Türkiye'ye geldik.
Başbakan Davutoğlu'nun kurduğu 63'ncü hükümet hiçbir şey yapmasa dahi bu yönüyle tarihte yerini aldı.
Başörtülüler okullardan atıldı, “İkna odaları”na alındılar, milletvekili seçildikleri halde Meclise sokulmadılar. Ama onlar meşruiyet çizgisinden bir milim sapmadan, demokratik yollardan mücadelelerini verdiler. Bugün başörtülü olarak okullarına gidebiliyorlar. Kamuda görev yapıyor, milletvekili olarak Meclis sıralarında oturuyorlar. Şimdi de bakan olarak kabineye girdiler. Ayşen Gürcan bu açıdan bir ilktir. Bir semboldür. Başörtülü kadınların mücadelesinin bir sonucudur.
Başbakan Davutoğlu bir seçim hükümeti kurdu. Ancak hükümetteki temsil oranına baktığımız zaman Türkiye'nin renklerini orada görebiliyoruz. Bu hükümet tablosu bizatihi iç barışımız açısından başlı başına önemli mesajlar içeriyor. Başbakan Davutoğlu da kabineye ilişkin değerlendirmesinde bu noktanın üzerinde durdu.
“Türkiye'den her rengin temsil edildiği, sağ ve sol, Kürt, Türk, Alevi, Zaza, MHP'li BBP'li, HDP'li, gençliğinde muhtemelen birbiri ile karşı karşıya durmuş ama şimdi aynı masa etrafında Türkiye'nin geleceğini konuşacak birçok ismin bir arada olduğu iyi bir kabine oluştuğu kanaatindeyim”
Hani Nazım Hikmet, ”Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?” demiş ya öyle. Keşke bu tabloda CHP ve MHP'de yer alabilseydi çok yararlı olacaktı. İç barışımız açısından tüm renklerin kilim deseni gibi dokunduğu bir hükümet olurdu. Çünkü Türkiye'nin şu anda en çok buna ihtiyacı var.
Gezi süreciyle birlikte yaşadığımız, ”Tencere-tavalı” yaygın sivil kalkışma bize Alevi sorununda fay hattının harekete geçtiğini gösterdi. Alarm zilleri çaldı.
Alevi iki bakan kabinede yer almak suretiyle Türkiye'nin iç barışı açısından önemli bir misyon üstlenmiş oldular.
Dilerim iç barışımız açısından bir “Van Gogh” tablosundan daha değerli ve bir o kadar da anlamlı olan bu tablo, küçük hesaplar uğruna bozulmaz.
Aşnı şekilde HDP'lilerin bulunduğu kabinede BBP eski Genel Başkanı Yalçın Topçu ile MHP'li Tuğrul Türkeş'in yer alması hükümeti daha anlamlı kılıyor.
Tuğrul Türkeş, MHP'nin kurucu lideri ve ülkücü hareketin Başbuğu Alparslan Türkeş'in oğlu olması hasebiyle bir misyonu temsil ediyor.
Aynı şekilde Muhsin Yazıcıoğlu'nun vefatının ardından Alperenlerin liderliğini üstlenen Yalçın Topçu'nun aynı kabinede yer alması Türkiye açısından bir kazanç.
Bu hükümette yer almadığı için kaybeden muhalefet oldu. Bahçeli, HDP ile hükümet kurmaya zorlayarak Davutoğlu'na tuzak kurdu ama kurduğu tuzağa kendisi düştü. Muhalefet süreçleri tıkadı ama oyun kurucu olamadı.
Seçimlerden sonra izledikleri strateji nedeniyle bugün hem MHP hem HDP iç sorunlar yaşıyorlar.
Başbakan Davutoğlu, 7 Haziran'dan bu yana süreci en iyi yöneten lider oldu. Koalisyon görüşmelerinde yapıcı olarak hareket eden Başbakan, HDP üzerinden kendisine kurulmak istenen tuzağı Tuğrul Türkeş ve Yalçın Topçu hamleleri ile bozdu. Başörtülü bakana kabinesinde yer vermek suretiyle, “Surlarda bir gedik açtık, mukaddes mi mukaddes” dedirtti.
Bu arada yeni kabinenin profili ve hükümet kurma çalışmaları sırasında yaşananları da paylaşmak istiyorum.
Başbakan Davutoğlu'nun hükümet listesini Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın onayına sunması sürecinde bir sarkma oldu. Daha önce 17.45 olarak açıklanan süre 18.30'a ertelendi. Ama Davutoğlu, ancak 19.10'da saraya gitti. Tabi bu arada onlarca senaryo yazıldı. Merak ettim araştırdım. Gecikme Davutoğlu'ndan değil, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın programlarındaki yoğunluktan kaynaklanmış.
Bakanlar kabineye girdiklerini Başbakan Davutoğlu'nun kendilerini araması üzerine öğrenmişler. Davutoğlu, HDP'liler dahil bakanlarını arayıp, tebrik etmiş. Başbakan sadece yeni bakan olanları değil, bakanlık görevini devredenleri de aramış. Bakanlar arasında en son değişiklik Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nda yapılmış. Anayasa gereği AK Parti'ye ayrılan 11 bakanlık kontenjanının biri Başörtülü bağımsız bir bakanla doldurulmak istenince, zarif bir insan ve başarılı bir bakan olan Ayşenur İslam'ın yerine Ayşen Gürcan getirilmiş.
Kabine açıklanmadan birkaç dakika önce konuşmuştuk Enerji Bakanı Alirıza Alaboyun'la, Daha doğrusu kalabalık bir yerde olmam nedeniyle konuşamamıştık. Sevinçli bir ses tonuyla, ”Müsait olduğunda beni ara” demişti. Az sonra bakan olduğu açıklanınca, beni niçin aradığını anladım. Dün bu durumu konuşup karşılıklı olarak gülüştük. Milletvekilliği döneminden bu yana yakından tanıdığım, kendisini çok iyi yetiştirmiş bir isim.
İçişleri Bakanlığı görevini üstlenen Selami Altınok'a gelince. Tam bir görev adamı. En sıkıntılı süreçte İstanbul'da görev üstlenip, bir gün dahi bir şikayette ya da talepte bulunmayan bir isim. İstanbul Emniyet Müdürü olduğu dönemde yakından tanıdım kendisini. Bakanlık görevini devralmak üzere Ankara'ya indiği sırada konuştuk.Türkiye'nin terörle mücadelede zor bir dönemden geçtiği bir sırada Selami Altınok, ”Ateşten gömlek” giydi. Üstesinden geleceğinden eminim.
Hafta sonu bir yandan yeni göreve gelen bakanlarla konuştum bir yandan da bakanlık görevinden ayrılan isimlerle.
Bülent Arınç, Ali Babacan, Taner Yıldız, Mehdi Eker, Nurettin Canikli, Faruk Çelik, Mevlüt Çavuşoğlu, Ömer Çelik, Volkan Bozkır ve Ayşenur İslam, siyasette temiz bir iz ve gök kubbede hoş bir seda bıraktılar. 1 Kasım'dan sonra buluşmak üzere siyasete bir virgül attılar, nokta değil.