T24 - "Ses kayıtlarının açıklanması sonrası 'görüşülmez' tavrının olmadığını gördük'' diyen Aysel Tuğluk, yeni bir başlangıç yapılması gerektiğini belirterek, bunun yolunun da Öcalan ile müzakarelerin yeniden başlatılmasından geçtiğine işaret etti.
Van Bağımsız Milletvekili ve Demokratik Toplum Kongresi Eş Genel Başkanı Tuğluk, aralarında Şırnak Belediye Başkanının da bulunduğu son KCK tutuklamalarını ve BDP'nin Meclis'e dönüş kararıyla ilgili ANKA'nın sorularını yanıtladı. KCK adı altında yürütülen tutuklamalarda hukuktan bahsedilemeyeceğini savunan Tuğluk şunları söyledi:
"Bir haftada 400 çalışanı tutuklanan bir parti var. Hangi parti buna karşı tutum alma ihtiyacı duymaz. Bu son gelişmeler çerçevesinde milletvekili arkadaşlarımız ve bütün bileşenlerimizle değerlendirme yapmak zorundayız. Çünkü siyaset yapma imkanı bırakılmıyor. AK Parti'nin bu kadar çalışanını tutuklayın bakalım nasıl siyaset yapacak. Bir cezalandırma durumu söz konusu bu da tepkileri arttırıyor, öfke biriktiriyor. Bu operasyonlara karşı BDP'nin de, kürt siyasetinin de tavrı olmalı."
Tuğluk, tutuklamaların BDP'nin Meclis'e dönüş kararını etkileyip etkilemeyeceğini ise şöyle yorumladı:
"Bir yandan Meclis'e çağırıyor, Anayasayı birlikte yapalım diyor. Diğer yandan o partinin bütün üyelerini tutukluyor. Bu çelişki değil mi? Diyalog kuracağı, aktör olmasını istediği partiyi yok ediyor. Burada bir samimiyet-iyiniyet görebiliyor musunuz? BDP'nin aktör olabilmesi için KCK adı altında yapılan operasyonların durması ve tutuklularının serbest bıraılması gerekiyor. BDP ancak bu koşullarda aktör olabilir."
'Yeni bir başlangıca ihtiyaç var'
Yeni bir başlangıca ihtiyaç olduğunu söyleyen Tuğluk bunun yolunun da Öcalan ile müzakarelerin yeniden başlatılmasından geçtiğini ileri sürdü. Tuğluk şunları söyledi:
"Öcalan'la yapılan protokoller çerçevesinde yeni bir müzakere sürecinin başlatılması gerektiğini düşünüyorum. Ses kayıtlarının açıklanması sonrası 'görüşülmez' tavrının olmadığını gördük. Kim, nasıl yayınladı bilemiyoruz, ama bir yönüyle de hayırlı oldu. Toplum bu görüşmelerin yapıldığını biliyor. Protokollerin içeriğinin de kamuoyuna açıklanması gerek. Bunun üzerinden Öcalan'la yeniden görüşme başlatılmalı. Bir normalleşme ve çözüm aranıyorsa bunun yolu böyle olur."
Protokoler çerçevesinde yeni bir müzakere süreci başlatılırsa Kandil'in de buna fırsat tanıyacağına inandığını söyleyen Tuğluk, "Ama bütün dinamikleri hedef alan bir şey içine girmek müzakere zeminin altına dinamit koymaktır" dedi.
'Başbakan Fidan'ı savunmak yerine protokollere sahip çıkmalı'
Başbakan Erdoğan'ın adım atması gerektiğini söyleyen Tuğluk, "Öcalan'la yapılan görüşmelere toplumda bir tepkinin gelişmemesi her iki tarafında bir çözüme hazır olduğunu gösteriyor. CHP lideri Kılıçdaroğlu da "neden bu çalışmalar yapılıyor" demedi. Başbakan bürokratını savunmak yerine bu protokollerin olması gerektiğini ifade etmeli, içeriğini de sahiplenen bir süreç başlatmalı. Böyle bir bakış ve irade ortaya çıkarsa inanın karanlık gördüğümüz süreçler herkesin kazanabileceği kimsenin kaybetmediği bir süreci başlatabilir. Öcalan buna fırsat tanıyacaktır, Kandil buna fırsat tanıyacaktır. BDP aktif bir aktör olarak sürecin içine girecektir" dedi.
Demokratik siyasette ısrar etme dışında bir yol olmadığını söyleyen Tuğluk "Bu sorun nihayetinde siyaset yoluyla oturup konuşularak, müzakere ile çözülecek. Bunun zemini varken bu zeminin kaçırılıyor olması talihsiz bir durum" değerlendirmesi yaptı.
Tuğluk iki ay Öcalan ile görüşmeye engel konulmasının ise ateşle oynamak anlamına geldiğini savunarak, "Bu yöntemle hiçbir sonuç alınamaz. Umarım bu yanlışı görüp geri adım atılır. Dönülmezse yanlış politika olduğunu yaşayarak göreceğiz" dedi.
'Silahlar konuşacağına insanlar konuşsun'
KCK operasyonlarının hukuki değil siyasi operasyonlar olduğunu savunan Tuğluk, "Nevruza katılmak, parti toplantısına katılmak suç kapsamına alınmış. İnsanlar bırakın toplantı yapsın, konuşsun, siyaset üretsin. Hoşlarına gitmeyebilir ama silahlar konuşacağına insanlar konuşsun. Siz bunun önünü kapattığınızda tabiki silahlar konuşmaya başlıyor" eleştirisi getirdi.
Tuğluk, devam eden tutuklamaların Meclis'e dönüş kararını etkileyip etkilemeyeceği sorusuna ise şöyle yanıt verdi:
"Bu yaklaşım siyaset zemininde ısrar eden Kürtleri zora sokuyor. Çözümü konuşmakta arayanların elini zayıflatıyor. Toplum 'siyasetçiler de hedef haline gelmişse ne yapılabilir' umutsuzluğu taşıyor. Siyasetçinin aktör olması için onun güçlendirilmesi önünün açılması gerekir. Bütün taraflar bir adım geri atarak net bir yaklaşım içine girerek yeniden müzakere sürecini başlatmalı. Reste restle karşılık verilirse biz bunun içinden çıkamayız. Bu çözüm değil çözümsüzlük getirir. Meclis'e gelmek sorunları çözecekse neden gelmeyelim. Zaten halk bunun için oy verdi. Ama Meclis'te bir aktör olup rol üstlenmenin yerine muhattap olmayacağımızı ifade ediyor. Kullandığı dil yok sayma, tanımama. Maalesef Erdoğan bu tutumuzun koşullarını daha da ağırlaştırıp zorlaştırıcı bir yaklaşım içinde. Tartışıp, konuşuyoruz. Ama bu konuda zorlanma yaşadığımız bilinmeli. İradesi kırılmış bir parti durumuna girmeyiz."