Gündem

Yeni Akit'ten: Siyasetçi de, cemaat de, medya da sakin olsun, hepimiz aynı gemideyiz

"Özellikle de televizyon yorumcuları sakin olsunlar, artık seslerini yükseltmesinler, bağırıp çığırmasınlar"

07 Kasım 2015 14:12

Yeni Akit yazarı Yavuz Bahadıroğlu, "Siyasetçi de sakin olsun, “cemaatçı” da... Medya da sakin olsun, gazeteci de... Tüccar da sakin olsun, sanayici de...Seçimi kazanan da sakin olsun, kaybeden de... Özellikle de televizyon yorumcuları sakin olsunlar, artık seslerini yükseltmesinler, bağırıp çığırmasınlar... Hepimiz aynı gemideyiz" dedi.

Bahadıroğlu yazısında, "Seçim geldi geçti, saç kesildi, herkes ak mı kara mı gördü... Artık kimse kavga etmesin! Kısacası herkes sakin olsun, hepimiz sakin olalım. Millet olarak huzura ihtiyacımız var" ifadelerine yer verdi.

Yavuz Bahadıroğlu'nun Yeni Akit gazetesinin bugünkü (7 Kasım 2015) nüshasında yayımlanan yazısı şöyle:

Siyasetçi de sakin olsun, “cemaatçı” da...

Medya da sakin olsun, gazeteci de...

Tüccar da sakin olsun, sanayici de...

Seçimi kazanan da sakin olsun, kaybeden de...

Özellikle de televizyon yorumcuları sakin olsunlar, artık seslerini yükseltmesinler, bağırıp çığırmasınlar...

Hepimiz aynı gemideyiz...

Seçim geldi geçti, saç kesildi, herkes ak mı kara mı gördü...

Artık kimse kavga etmesin!

Kısacası herkes sakin olsun, hepimiz sakin olalım.

Millet olarak huzura ihtiyacımız var.

Özellikle de iktidar kanadı sakin olmalı...

Bakın, Osmanlı Devleti’nin manevi kurucusu sayılan meşhur ahi şeyhlerinden Şeyh Edebali, Osman Gazi’ye öğütlerinde ne diyor: 

“Bundan sonra öfke bize, uysallık sana...

“Güceniklik bize, gönül almak sana... 

“Suçlamak bize, katlanmak sana...

“Acizlik bize, hoş görmek sana... 

“Anlaşmazlıklar bize, adalet sana...

“Haksızlık bize, bağışlamak sana...

“Ey oğul, sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz...

“Ey oğul, insanı yaşat ki, devlet yaşasın!” 

Hadi “Şeyh Edebali öğütleri”ni kısaca şerhe çalışalım...

Öfke bize, uysallık sana: Biz halkız, zaman zaman kızar, köpürür, öfke tutkunu oluruz. Sen yöneticisin bize uyma! Bize karşı uysal ol, anlayışlı ol, sakin ol, müsamahakâr ol!

Güceniklik bize, gönül almak sana: Biz bazen sana güceniriz: ileri-geri konuşuruz; Sen bize uyma, bize gücenme, haksız olsak da gönlümüzü al!..

Suçlamak bize, katlanmak sana: Biz seni yerli yersiz suçlayabiliriz, faziletlerini görmezden gelebiliriz, çünkü halkız: Her zaman ince düşünmeyiz. Ama sen bizi suçlama! Bu halimize bakıp küsme bize, cezalandırmaya kalkışma; söylediklerimize katlan!..

Acizlik bize, hoş görmek sana: İmkânlarımız, fırsatlarımız sınırlıdır, acizliğimizden gelen öfkemizle sana saldırabilir, ileri-geri konuşabiliriz. Bunlar kulağına geldiğinde köpürme, hoş gör!..

Anlaşmazlıklar bize, âdalet sana: Biz yöneticilerimizle ya da bir birimizle anlaşamayabiliriz. Bir birimizin huzuruna kastedebiliriz. Sakın bazılarımızı kendinden sayıp bazılarımızı ötekileştirme: Alevi-Sünni, Türk-Kürt-Laz-Çerkes-Romen-Rum-Ermeni ayırımı yapma; aramızı bul, hepimize karşı âdil ol!..

Ey oğul, sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz: Bazen bizim tutumumuz senin aleyhine olur (7 Haziran’da oy vermeyebiliriz). Bu durumda sabredeceksin! Mesajımızı doğru okuyup gereğini yaparsan bu millet seni yeniden tek başına iktidarla ödüllendirir (1 Kasım).

İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın: Devlet milletle kaimdir, biz olmazsak devlet de olmaz, sen de olmazsın! Kadr-u kıymet bil, halka değer ver ki, devletin büyüyüp yücelsin, ilelebet paydar olsun!

Aslında bizi yönetenler bunları biliyor. Bilmeselerdi, Sayın Başbakan, balkon konuşmasında, mesajlarını Mevlâna Hazretleri üzerinden verir miydi?

Muhalefetin taze öfkesini anlamak lâzım! Ama uzun sürmemeli. Türkiye’nin huzura ve süküna ihtiyacı var. Kinsiz, öfkesiz bir ortam oluşturmamız gerekiyor.

Zira (dedik ya) hepimiz aynı gemideyiz!

Geminin rotasında gidip hedefine ulaşması, hepimizin menfaatinedir.

Tekrar tekrar hayırlı olsun.