Gündem

Yeni Akit Yazı İşleri Müdürü: Çoklu yargı'yı kuranlar 'çoklu baro'ya itiraz ediyor; Madımak'ta normalde en ağır ceza 10- 12 yıl olması gerekirken, 33 kişiye birden idam cezası verdirdiler

"Tasarlayarak bir öldürme söz konusu değil"

06 Temmuz 2020 11:50

Yeni Akit Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, çoklu baro düzenlemesine ilişkin, “Çoklu yargı'yı kuranlar 'çoklu baro'ya itiraz ediyor" yorumunu yaptı. Karahasanoğlu Sivas Katliamı'na ilişkin, "Normalde en ağır ceza 10- 12 yıl olması gerekirken, 33 kişiye birden idam cezası verdirdiler" görüşünü savundu.

Karahasanoğlu, "Bakın, 'çoklu yargı, hem nasıl, çoklu barodan daha vahim sonuçlar doğuruyor'muş?Tarih 2 Temmuz 1993... Suçlananların hiçbirisinde tek bir silah olmayan Sivas olaylarının davası, Adalet Bakanı Seyfi Oktay’ın talebi ile, Sivas’ta görülmesi gerekir iken, Yargıtay’a karar aldırılarak Ankara’ya getirildi. Madımak olayından üç gün sonra yaşanan ve 50’dan fazla faili olup, her birinin elinde ağır diyebileceğimiz silahların olduğu Başbağlar katliamı yargılaması ise, Erzincan’da yapılması gerekir iken, İzmir DGM’ye götürüldü.. 'Çoklu yargı'yı görüyor musunuz? Kendilerine hedef seçtikleri dindar insanları yargılayacakları zaman, Ankara DGM’yi seçiyorlar" düşüncesini dile getirdi. 

Karahasanoğlu, "Ki, Ankara’daki müşteki avukatları ile, davayı istedikleri yöne sevketsinler.. Davada yargılananları kendi illerinden uzağa taşıyıp, müştekilerin kontrolünde yargılama yapılmasını sağlasınlar. Nitekim istediklerini de başardılar. Normalde en ağır ceza 10- 12 yıl olması gerekirken, 33 kişiye birden idam cezası verdirdiler. Ama kendilerine yakın kişiler suç faili olduklarında, onlara karşı ciddi bir yargılama yapılamasın, beraat etsinler diye, Erzincan yerine, mağdurlardan hemen hiç kimsenin olmadığı İzmir DGM’ye davayı naklediyorlar." düşüncesini dile getirdi. 

Karahasanoğlu, "Katliamda yakınlarını kaybedenler, Erzincan’da yaşıyorlar.. Bir kısmı ise İstanbul’da yaşıyor.. Dava ne Erzincan’da görülüyor, ne de İstanbul’a getiriliyor.. İkisinden de öte, İzmir’de görülüyor.. Ki, mağdurlar dava ile ilgilenemesinler.. Sanıklar, SHP (CHP) kafasından siyasetçilerin baskısı ile, cezadan kurtulsunlar. Aynıyla, öyle de oluyor." ifadesini kullandı. 

Karahasanoğlu yazısında şunları kaydetti:

Aralarında uzun yıllar fark olan iki olaydan bahsetmiyorum. Biri 2 Temmuz 1993..  Diğeri 5 Temmuz 1993.. Birisinde tek silah yok.. Diğerinde 50’den fazla keleş var.. Birisinde tasarlayarak bir öldürme söz konusu değil.. Diğerinde, planlayarak, hedef için en az 10-12 saatlik mesafeye gidilerek, tasarlanmış bir cinayet söz konusu.. Birisinde (Madımak’ta) kurşunla öldürülen, CHP’lilerin Bilim ve Kültür Merkezi’nin içindeki listeye isimlerinin yazılmasına bile itiraz ettikleri kişileri çıkartırsak, otel içinde yangın dumanından zehirlenerek ölen 33 kişi var.. Diğerinde (Başbağlar’da) kurşun sıkılarak, ve öldürme amaçlı olarak evinin içinde yakılan 33 insan var.. Madımak’taki 33 ölüm için, 33 şüpheliye idam cezası verildi. Babağlar için, 33 kasten öldürülen insan için, bir tane idam verilmedi.. İdamı bıraktık, hapis cezası bile verilmedi..

Nasıl, beğendiniz mi, “çoklu yargı”yı? Bir davada öyle.. Bir davada böyle.. İşine nasıl geliyorsa... 

Yazının devamı için tıklayın