Gündem

Yeni Akit yazarı Dilipak: Siyasetten, bürokrasiye her yerde 'adam yokluğu' dönemi yaşıyoruz

"Fikri sefalet dönemini yaşıyoruz"

11 Mart 2022 09:21

Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, bugünkü yazısında İsrail Cumhurbaşkanı  Yitzak Herzog'un Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyareti hatırlatıp, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Filistin’e gideceğini yazdı.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun mevkidaşı ile Kudüs’te mi, yoksa Tel Aviv’de mi bir araya geleceğini, kimin karşılayacağını soran Dilipak, “Mevlüt Çavuşoğlu’nu ‘uzun masa’ya mı oturtacaklar, yan yana mı oturacaklar. Ya da oturacağı koltuğun ayaklarının uzunluğunda(!?) olacak gözümüz. Bu ziyaretin ‘Key Word’leri şöyle: ‘Reel politik’, ‘ulusal çıka’, ‘karşılıklı çıkar’, ‘dünya gerçekleri’, ‘ekonomik gerçekler’.Ulus devletin kutsal teslisi şunlardır. Rasyonalizm, pragmatizm ve determinizm. Bu pragmatizm denen şey icabında ucu açık, oportünizme kadar götürür sizi. Seküler teslisin kutsalı yoktur. Sözlüklerinde ‘vefa’ ya da yer yoktur. Bu siyasette ‘ilke’ ve ‘ahlak’ yoktur. Burada te’vil, takiyye her şey vardır ve 'gayeye giden her yol meşrudur’” diye yazdı.

Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin neredeyse hiç kesilmediğini “arka bahçe diplomasisi”nin sürdüğünü yazan Dilipak şöyle devam etti: "İHA-SİHA’ların motorları, bazı komponentler dahil, savunma sanayii ve istihbarat için gerekli birçok ürün, doğrudan ve dolaylı olarak bu kaynak üzerinden temin ediliyor. Şimdi bu ilişkiler, daha açık hale geliyor. Aslında bu anlamda İsrail, uluslararası sistemin komiseri olarak Türkiye’nin yeni yönelim ve çalışmalarında gözlem yapmak üzere gönderiliyor. İsrail’le bu seviyede, bu argümanlarla bir diyalog ve işbirliği kuruluyorsa, gelsin Suudi Arabistan, gelsin Ermenistan, Mısır, Suriye.. Moskof Mezalimi, Yunan Mezalimi, Ermeni Mezalimi, Kahpe Bizans edebiyatının sonu mu?”

Öze yabancılaşma, savrulmanın artık varyanta dönüştüğünü sadece AK Parti’de değil, tüm çevrelerde yaşandığını ifade eden Dilipak  özetle yazısına şöyle devam etti:

"Bir fikri sefalet dönemini yaşıyoruz. Bunun sonunda yaşanan sorunlar siyasetten, bürokrasiye, piyasaya hemen her yerde bir kahtı rical 'adam yokluğu' dönemi yaşıyoruz. 

En büyük kuraklık ve kıtlık bu. Akıl kıtlığı, sevgi, merhamet kıtlığı. İnsanların beyni ve kalbi kuraklaştı. Ne hakikatten haberleri var, ne gerçekten, ne bilimden haberleri ve ne de hikmetten. Akıl ve kalpleri sükuta erince vicdanlarından da ses yok. O zaman da Allah’ın yardımı, ihsanı, bereketi kesiliyor.

İsrail ile Türkiye ilişkilerinin bu seviyede yeniden tesisi, başka süreçler yanında bir takım tepkileri de gündeme getirecek. Ve bundan sonra Kudüs, Filistin ve bölge üzerinde İsrail’in her adımı Müslümanların yakın takibi altında olacak. Sütten ağzı yanan ayranı üfleyerek içer derler. Bu ilişkilerden hep ağzımız yandı da. İsrail’de yamalı bohça hükümeti kendi içinde bile denge ve düzen sağlayamaz iken, Türkiye ile ilişkilerin doğru gitmesini beklemek hayal.”