Yeni Akit Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, Belçika'nın başkenti Brüksel'deki terör saldırıları için, "Kimse kusura bakmasın. İçim cız ediyor ama. Onları şok ederek, yattıkları kış uykusundan uyandırmak için, 34 insanlarını kaybettikleri acılı bir günde, söylemek zorundayım. Biz de Türkiye’de, DAEŞ’in bir çadır açmasına izin verelim" dedi. Belçika Başbakanı Charles Michel'in, Brüksel'de kurulan PKK çadırları hakkında, "İfade özgürlüğü demokrasilerin temelidir" dediğini hatırlatan Karahasanoğlu, "Sadece DAEŞ çadırı açılmasına izin vermekle bitmez bu iş. Kendisi, PKK’lılar askerlerimizi şehit ederken, Brüksel’de açılan çadıra yapılan uyarıya verdiği cevabın aynısını tekrarlayalım: 'İfade özgürlüğü demokrasilerin temelidir!' Biraz absürt mü oldu? Michel yapınca absürt olmuyor da biz yapınca mı absürt oluyor? Michel’in yaptığı ne kadar 'özgürlüğün gereği' ise bizimkisi de, o kadar, 'özgürlüğün gereği'dir" ifadelerini kullandı.
Ali Karahasanoğlu, "DAEŞ çadırı açmanın tam zamanı' mı?" başlığıyla yayımlanan (23 Mart 2016) yazısı şöyle:
"Terörle de, insan öldürme ile de işim olmaz.
Hiçbir canlıyı ne öldürme.. Ne yaralama.. Ne işkence..
Kabul edebileceğim bir şey değil.
Dolayısı ile, terör örgütleri ile de işim olmaz.
Tasvip etmem..
“O zaman bu başlık ne” diyeceksiniz..
O başlık, benim gibi “canlıya zarar vermeme” ilkesine riayet etmeye çalışan bir insanı bile zıvanadan çıkartan, sahte demokratlara bir tepki çıkışı..
Kendilerine gelmeleri için..
İlaveten de..
Onların ikiyüzlülüğünü herkesin görmesi için yapılmış bir isyan...
Asker ve polis şehadetlerinin yaşandığı günlerde, Belçika’da açılan PKK çadırına bir küçük “misilleme”den ibaret.
Biliyorum, “Sen de onların durumuna düşüyorsun” diyecek sağduyulu okuyucular çıkacaktır.
Bir günlüğüne beni affedin..
Hata olduğunu kabul ederek yazıyorum.
Bu kadarcığını hoşgörün..
Dün şehit olan 5 güvenlik görevlimizin hatırına.. Önceki gün şehit olan 5 güvenlik görevlimizin hatırına... Ondan önceki gün şehit olan..
Hepsinin hatırına..
Belçika’nın acılı gününde..
Onları kendilerine getirecek “şok tedavi” için..
Yazıma attığım başlığı, hoşgörün!
•
Belçika Başbakanı Charles Michel, Türkiye’deki güvenlik güçlerimizi şehit eden PKK’lıların Brüksel’de açtıkları çadıra, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın itirazı için ne diyordu, geçtiğimiz hafta?
Paralel Zaman’ın, Belçika’da yayın yapan internet sitesinden bire bir aktarayım:
“Erdoğan’ın yapmış olduğu açıklamanın ardından Belçika Başbakanı Charles Michel, AB-Türkiye mülteci zirvesinin devam ettiği saatlerde Türkiye’ye basın özgürlüğü hatırlatması yaptı. Twitter üzerinde paylaştığı mesajda Michel, ‘İfade özgürlüğü demokrasilerin temelidir’ dedi. Michel, Belçika’nın basın ve ifade özgürlüğünü hem yurt içinde hem de yurt dışında müdafaa etmek için kararlı olduğunu söyledi.”
PKK, bomba patlatacak.
Askerimizi, polisimizi şehit edecek.
Sivil insanlarımızı öldürecek..
Siz de o hainlerin, o katillerin açtıkları çadır için..
“İfade özgürlüğü” diyeceksiniz.
“İfade özgürlüğünü müdafaa için kararlıyız” diyeceksiniz..
Öyle mi?
Öyle..
O zaman..
Kimse kusura bakmasın..
İçim cız ediyor ama.
“Onlar ne yaparlarsa yapsınlar, biz insani ilkelerimizden taviz vermemeliyiz”fikrine, teorik olarak katılıyorum ama...
Onları şok ederek, yattıkları kış uykusundan uyandırmak için..
34 insanlarını kaybettikleri acılı bir günde, söylemek zorundayım:
“Biz de Türkiye’de, DAEŞ’in bir çadır açmasına izin verelim.”
•
Sadece DAEŞ çadırı açılmasına izin vermekle bitmez bu iş..
Dün Belçika Federal Başsavcılığı açıklama yapmış:
“Soruşturmaya zarar vermemek için, Brüksel’deki saldırılara ilişkin bilgileri paylaşmaktan kaçınmalısınız.”
Yine Başbakanları Michel de, tepkisini dile getirmliş: “Endişe ettiğimiz şey başımıza geldi. Ülkemiz ve vatandaşlarımız, kör, şiddetli ve alçakça bir şekilde hedef oldu.”
Biz de burdan..
Sayın Michel’e..
Kendisi, PKK’lılar askerlerimizi şehit ederken, Brüksel’de açılan çadıra yapılan uyarıya verdiği cevabın aynısını tekrarlayalım:
“İfade özgürlüğü demokrasilerin temelidir!”
Biraz absürt mü oldu?
Michel yapınca absürt olmuyor da..
Biz yapınca mı absürt oluyor..
Michel’in yaptığı ne kadar “özgürlüğün gereği” ise..
Bizimkisi de, o kadar, “özgürlüğün gereği”dir..
•
Sadece “DAEŞ’e çadır açma izni” ile de yetinmeyelim..
Akademisyenlerimiz hemen imza kampanyası açsınlar..
Basın mensupları da destek versinler..
Ben de gazeteci olarak, ilk imzayı atayım..
“Bu suça ortak olmayacağız” diye başlayalım..
“Belçika Krallığı; Suriye’den göç etmek zorunda kalan mültecileri, ülkesine kabul etmeyerek.. Daha önceden ülkesine yerleşmiş Müslümanları da Brüksel, Anvers, Brugge, Limburg ve daha pek çok yerde aylardır süren abluka ve yasaklar altında yaşatıp; DAEŞ’e mensup oldukları gerekçesi ile Müslümanların yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı başta olmak üzere anayasa ve taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınmış olan hemen tüm hak ve özgürlüklerini ihlal etmektedir.”
Diye devam edelim..
“Bu kasıtlı ve planlı kıyım..” ifadesi ile eleştirilerimizi geliştirip..
Daha sonra da “Bu katliamın suç ortağı olmayacağımızı beyan ediyor” diye bitirelim..
Belçikalılar “Hop, ne oluyoruz. Biz kimseye katliam falan yapmıyoruz. Siz Belçika Krallığı’nı nasıl katliamcı gibi gösteriyorsunuz?” mu derler..
Cevabı hazır: “İfade hürriyeti..”
Yani, durduk yerde, devletleri katliamcı olarak niteleyebiliriz, insanları devletlere karşı kışkırtabiliiz.
Onların yaptıkları bu idi.
Şimdi de biz aynısını, onlara yapalım..
•
Bizim sözlerimiz, sadece dilimizin ucundadır..
Bilirsiniz, biz söyleriz de, böyle hainlikleri yapmayız, yapamayız..
Dedik ya..
“Şok tedavi” uygulamaya çalışıyoruz.
Belki kendilerine gelirler!"