DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, Ankara'da 48'i avukat ve 7 stajyer avukatın FETÖ soruşturması kapsamında gözaltına alınmasına tepki göstererek, "Avukatları, şüpheli ve sanıkları savunmaları kapsamında sırf mesleki uygulamaları nedeniyle cezalandırma amacı gütmek, açıkça hukuku ayaklar altına almaktır. Bu durum, hukuk sistemimizde tamiri imkansız yaralar açmaktadır" ifadelerini kullandı.
11 Eylül'de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, “FETÖ/PDY’nin avukatlık yapılanması” soruşturması kapsamında 48’i avukat, 7’si stajyer avukat, 3’ü ihraç hâkim, 1’i ihraç hakim adayı ve 1’i de hukuk fakültesi mezunu toplam 60 hukukçu gözaltına alındı.
TIKLAYIN - Barolardan, avukatların 'FETÖ' iddiası ile gözaltına alınmasına tepki: Avukatlar, müvekkilleriyle özdeşleştirilemez!
Avukatların, görevlerini icra etmeleri nedeniyle müvekkilleriyle veya müvekkillerinin davalarıyla özdeşleştirilemeyeceğini belirten Mustafa Yeneroğlu, "Bununla birlikte evrensel ceza hukuku kurallarına göre, suçun şahsiliği ilkesi açısından da savundukları şüpheli veya sanığın eylemleri nedeniyle sorumlu tutulamazlar" dedi. Yeneroğlu'nun konu hakkındaki açıklaması şu şekilde:
"Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 11.09.2020 tarihinde, Ankara merkezli olmak üzere, 7 ilde toplamda 48 avukat ve 7 stajyer avukat hakkında “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçu kapsamında; arama, el koyma ve gözaltı kararı verilmiştir. Bu kararlar ile yargının asli unsuru olan avukatlar hakkında bir nevi terör soruşturması başlatılmıştır.
"Avukatlar, savundukları şüpheli veya sanığın eylemleri nedeniyle sorumlu tutulamazlar"
Avukatların yargılamalardaki rollerine ilişkin temel prensiplere göre, avukatlık faaliyetlerinin güvencesi kapsamında, avukatlar görevlerini icra etmeleri nedeniyle müvekkilleriyle veya müvekkillerinin davalarıyla özdeşleştirilemezler. Bununla birlikte evrensel ceza hukuku kurallarına göre, suçun şahsiliği ilkesi açısından da savundukları şüpheli veya sanığın eylemleri nedeniyle sorumlu tutulamazlar.
Avukatlık Kanunu uyarınca avukatlar, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil ederler. Avukatların, gözaltında tutulan şüpheliler ile mahkemelerde yargılanan sanık müvekkillerinin haklarını savunmalarından daha doğal bir şey olamaz. Aksi durumda avukata yapılan her müdahale, savunma dokunulmazlığının ihlali olarak karşımıza çıkar.
"Sanıkların haklarını korumak amacıyla yapılacak müdahaleler bertaraf edilmek istenmekte"
Silahların eşitliği uyarınca, avukatların yargının olmazsa olmaz üç unsurundan biri olmasına rağmen bu soruşturmalar eliyle avukatlar ile yargı arasında mesafe konulmak istenmekte, şüpheli ve sanıkların haklarını korumak amacıyla hukuki sınırlar içinde yapacakları her müdahale bertaraf edilmek istenmektedir. Bu prensipler doğrultusunda, avukatlık mesleği bağımsız ve tarafsız olarak sadece hukukun uygulanmasını sağlama açısından değerlendirilmek zorundadır.
"Açıkca hukuku ayaklar altına almaktır"
Avukatları, şüpheli ve sanıkları savunmaları kapsamında sırf mesleki uygulamaları nedeniyle cezalandırma amacı gütmek, açıkça hukuku ayaklar altına almaktır. Bu durum, hukuk sistemimizde tamiri imkansız yaralar açmaktadır.
"Soruşturmalar, gerek usul gerekse de esas açısından hukuka açıkça aykırı"
Savunmanın temsilcisi olan avukatları, savunma hakkı kapsamında görevlerini yerine getirdikleri şüpheli ve sanıkların eylemleri doğrultusunda terör örgütü üyesi olmakla itham ederek yapılan bu soruşturmalar, gerek usul gerekse de esas açısından hukuka açıkça aykırıdır. Yargının bağımsız ve tarafsızlığını sağlamakla yükümlü makamların, savunmanın yok edilmesi sonucunu doğuracak işlemlerden kaçınması gerekir.
Bu minvalde, özellikle terör soruşturmalarında mevzuatımızda yer alan suç tanımlarının esas alınması, şüpheli ve sanık eylemlerinin kendilerini savunan avukatlara teşmil edilmek suretiyle genişletilmemesi gerekir."