Burcu Karakaş - DW Türkçe
Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Ortasu, Kürtçe adıyla Roboski köyünde 28 Aralık 2011 tarihinde meydana gelen bombardımanın ardından Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. Soruşturma 1,5 yıl sonra görevsizlik kararı verilerek Genelkurmay Askeri Savcılığı'na gönderildi. Askeri savcılık dosya hakkında Ocak 2014'te takipsizlik kararı verdi. Avukatların itirazı ise reddedildi. Anayasa Mahkemesi'ne yapılan başvuru da reddedilince aileler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurdu. Ancak AİHM de, aileler adına başvuru yapan avukatların eksik belgeleri geç göndermelerini gerekçe göstererek başvuruyu "kabul edilemez” buldu ve başvuruyu reddetti.
"Soruşturma kapsamında neredeyse hiçbir şey araştırılmadı”
Türkiye'deki hukuki süreci yakından takip eden avukatlardan Özlem Zıngıl, askeri ve sivil savcılık arasında gidip gelen soruşturmaya hızlı bir şekilde takipsizlik kararı verildiğini söylüyor. "Soruşturma kapsamında neredeyse hiçbir şey araştırılmadı. Dosya, ‘cezasızlık zırhı' dediğimiz araştırılamayacak sınırlara takıldı. Roboski dosyası tipik bir cezasızlık politikası içinde yer alan dosyalardan biri” diyor. Avukat Zıngıl, Roboski dosyasında üst düzey devlet yetkililerinin yargılanmasının söz konusu olduğunu hatırlatarak, "Dört beş erin yapabileceği bir şey değil. Bu nedenle hızlı bir şekilde takipsizlik verildi” diye ekliyor. Yaşanan süreçte ailelerin de büyük bir baskı altına alındığını ifade eden avukat, "Cezasızlıkla ilgili yapılabilecek ne tür eylem varsa aileler bu dosyada hepsini yaşadı. AİHM'de de dosya kapatıldı, neticede kimse yargılanmadı” diyor.
Veli Encü: "Yaşadığımız baskılara her gün yenisi eklendi”
Roboski köyünde yaşanan 34 ölümün ardından geride kalan aileler, avukat Özlem Zıngıl'ın da belirttiği gibi, çeşitli baskılara maruz kaldıklarını anlatıyorlar. Bombardımanda kardeşi Serhat Encü'yü kaybeden Veli Encü, yakınlarını kaybeden aileler olarak 2011 yılından beri soruşturma ve gözaltılara maruz kaldıklarını ifade ediyor. "Yaşadığımız baskılara her gün yenisi eklendi. Sadece benim hakkımda açılan en az 15 soruşturma var. Soruşturmalara gerekçe olarak katıldığımız anmalar ya da medyaya verdiğimiz demeçler gerekçe gösteriliyor” diyor. 500. gün anmasında olay yerine karanfil bırakan aileler hakkında askeri yasak bölgeye girdikleri gerekçesiyle dava açıldığını belirten Encü, "Biz failler yargılansın diyoruz tam tersi yaşanıyor. Bizler yargılanıyoruz” diyor.
"Mücadeleden vazgeçmeyeceğiz”
Kardeşi Nadir Alma'yı kaybeden Hikmet Alma da ailelere yönelik baskıların devam etmesinden şikayetçi… "Kardeşlerimiz hayatını kaybetti, adaleti sağlamaya yönelik tek adım atılmadı ama bizler defalarca savcılığa, mahkemeye çıktık” diyor. DW Türkçe'ye konuşan ağabey Alma, aileleri yıldırmak istediklerini ancak mücadelelerinden vazgeçmeyeceklerini söylüyor. "Gerçekten bu ülkede adalet olsaydı failler birinci ayda hesap verirdi ama yedi yılda hiçbir şey olmadı” diyen Hikmet Alma, eksik evrak yüzünden dosyaların kapatılmasını da eleştiriyor. Bu ihmalin basite alınamayacak kadar önemli olduğunu dile getirerek, "İhmali olanlar açıklama bile yapmadılar. Takipsizlik kararlarıyla maalesef ikinci acı yaşadık. UIudereTğrkeİnanın, kayıp acısıyla eş değer” diyor.
"Hukuki sürecin ciddiyetle yürütülmesi gerekirdi”
HDP Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, Türkiye'de sonuç vermeyen hukuki sürecin ardından AİHM'e taşınan Roboski dosyasının burada da reddedilmesinden sonra yakınlarını kaybeden ailelere verilen sözü tutamadıkları gerekçesiyle grup başkan vekilliği ile Merkez Yürütme Kurulu üyeliği görevlerinden istifa eden bir isim.
DW Türkçe'ye konuşan Bilgen, Meclis'te verilen araştırma önergesinin içinde "katliam” kelimesi geçtiği için geri gönderildiğini söylüyor. "Daha yaşanana ‘katliam' diyemiyoruz” diyor. Hukuki mücadelenin ciddiyetle yürütülmüş olması gerektiğini, bu konuda mazeret kabul edilemeyeceğini vurgulayan Bilgen, "Türkiye siyasi tarihinin son 10 yılının en kritik davasından bahsediyoruz. İhmal ya da teknik eksikliklerle dosyanın AİHM'den düşmesi büyük bir sorumluluktur. Ailelerin omuzlarına bırakılmayacak kadar herkesi ilgilendiren ortak bir utançtır. Özeleştiri verilmesi gerekir” diye konuşuyor. Bilgen, HDP'nin bir komisyon kurarak süreç boyunca yaşanan ihmallerin araştırılacağını da ekliyor.
"Hata işleyenlerden hesap sorulmasını istedik”
DW Türkçe'ye konuşan Veli Encü de, Roboski davasının sahipsiz bırakıldığını ifade ediyor. Encü, "Bu davayı canlandırmak artık bir ölüyü canlandırmak kadar zor. Roboski sahipsizmiş, çok geç anladık. Bu dehşet verici suskunluktan ürküyoruz” diyor. Encü, hukuki süreç boyunca ihmali olan herkesin hesap vermesi gerektiğini söylüyor. "Hata işleyen devlet de olsa avukatlarımız da olsa hesap sorulmasını istedik” diyen Encü, süreçte ihmali bulunan kişilerin özeleştiri vermemesini doğru bulmadıklarını dile getiriyor.