-Yazıcı: ''Terör örgütünün argümanlarını aldık, terörü tırmandılar'' ANKARA (A.A) - 07.09.2011 - Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, terör örgütünün her zaman Kürt olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bir takım kültürel, sosyal ve siyasal haklarının verilmediği şeklinde istismar yaptığını, hükümetin terör örgütünün bu istismarlarını elinden aldıkça terörden beslenen kaynaklar ve unsurların terörün sona ereceği kaygısıyla terörü tırmandırdıklarını söyledi. Yazıcı, 24 TV'de katıldığı programda soruları yanıtladı. Yazıcı, terör saldırılarına ilişkin, Türkiye'nin bu sorundan bir an önce kurtulmak zorunda olduğunu söyledi. Güvenlik güçlerinin terörle mücadelede ne ihtiyacı varsa bunu sağladıklarını anlatan Yazıcı, ''İnanıyorum ki bizden önceki hükümetler de bu konuda çok cömert davranmışlardır'' dedi. Terör örgütünün istismar ettiği konular olduğunu belirten Yazıcı, şöyle konuştu: ''Terör örgütü, özellikle Kürt olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bir takım kültürel, sosyal ve siyasal haklarının verilmediği şeklinde hep istismar yapmıştır. Biz bu alanlara da bugüne kadar konuşulmayan, konuşulması mümkün olmayan alanlara da ışık saçtık. Bu alanlardaki engelleri ortadan kaldırdık ve terör örgütünün istismar ettiği konuları elinden aldık. Biz terör örgütünün istismar ettiği bu argümanları elinden aldıkça, terörden beslenen kaynaklar ve unsurlar, terörün sona ereceği kaygısıyla terörü tırmandırır oldular. Dolayısıyla bizim son zamanlarda yaşadığımız bu. Bana göre bu alanda en fazla elini taşın altına koyması gereken, hepimizle birlikte TBMM'de kendilerini Kürt olarak niteleyen siyasi gruplardır veya gruptur. Ama o arkadaşlar da maalesef çok içtenlikli bir duruş sergileyemediler. İşte şimdi meclisi boykot ediyorlar. O boykotun hiç bir anlamı yoktur.'' İsrail'le ilişkilere ve yaşanan gerginliğe değinen Yazıcı, ''Mavi Marmara'da, açık sularda Türkiye vatandaşlarının İsrail silahlı kuvvetleri tarafından öldürülmüş olması çok vahim bir olaydır. Yani o olayı düşünün, uluslararası ilişkiler açısından ne denli ağır olduğunu takdir edeceksiniz. Dolayısıyla Türkiye İsrail'in özür dilemesini, tazminat ödemesini ve Gazze'deki ablukaya son vermesini talep etti. Birleşmiş Milletler de (BM) devreye girdi. Keşke BM bu konuyla alakalı daha duyarlı, daha objektif davranabilseydi'' diye konuştu. Türkiye'nin dış politikada çok samimi davrandığını anlatan Yazıcı, şunları kaydetti: ''Türkiye'nin, ortaya koyduğu davranışıyla alakalı somut adımları var. Bu başlıklar çerçevesinde yapılması gerekenleri bekliyor. Onlarda biri işte bugün itibariyle uygulanıyor. Temsilcilikler ikinci katiplik düzeyine düşürülüyor. Sanırım bu uygulamanın sonuç vermesini Türkiye bekleyecek. İsrail'in bu konuda daha esnek bir tutum içerisine girmesi konusunda hem Avrupa hem ABD hem de kendi içlerinden tavsiye ve telkinler var. İsrail bunu ne kadar anlayacak, bunu zaman içerisinde göreceğiz.'' Tutukluluk sürelerinin uzun olmasıyla ilgili bir soru üzerine Yazıcı, Türkiye'de ''hiç olmamışların'' yapıldığını, darbecilerin, faili meçhullerin sorgulandığını, bu nedenle de söz konusu davalardaki tutukluluk sürelerinin daha çok gündeme geldiğini ifade etti. Durumu somutlaştırmak gerektiğini dile getiren Yazıcı, şu değerlendirmede bulundu: ''Bu davaların uzamış olması bir sıkıntı. Onun da sebepleri söylediğim gibi nedenler ama bunlar da anayasa ve yasalarımızda öngörülen makul süreler aşılmış değil. '10 yıl da uzun bir süre' diyeceksiniz ama işte Hizbullah davasında bunlar görüldü ve bu düzenleme dolayısıyla sanıklar ortadan kaybolunca Yargıtay da töhmet altında kaldı. Elbette tutuklama bir önlemdir ama bunun bir hükme, cezaya dönüştürülmemesi gerekir. Ancak sonuçta bunları takdir edecek olan savcılardır, hakimlerdir. Ben onların da vicdanlarını rahatsız edecek kararlar almadıklarına eminim. Böyle bir şey de varsa bunun yaptırımına da muhatap olurlar.''