Gündem

Yavuz Baydar: Sabah'ın anket manşeti hayli abartılıydı

Sabah Gazetesi Okur Temsilcisi Yavuz Baydar, "acaba manşet haber yanıltıcı mıydı?" diye sordu.

10 Ekim 2011 03:00

T24 - Sabah gazetesinde "Yüzde 50'nin sırrı: Seküler kitle" başlığıyla verilen, AKP'nin 12 Haziran seçimleriyle ile ilgili yapan özel ankette, AKP'ye oy veren ve yüzde 36,5'luk kesmi temsil eden "İslamcı"ların  analize dahil edilmemesi tartışma yaratmıştı. Sabah Gazetesi Okur Temsilcisi Yavuz Baydar, "acaba manşet haber yanıltıcı mıydı?" diye sorduğu analize ilişkin olarak, "Radikal yazarı Tarhan Erdem ve ANAR şirketi yöneticisi İbrahim Uslu gibi iki saygın araştırmacının paylaştığı bu veriler, manşetteki ifadenin tümüyle yanıltıcı olmasa bile, bir hayli abartılı olduğunu gösteriyor. Başbakan'ın araştırmayla ilgili dikkatli ifadesi de bu yöndeki algıyı doğruluyor" dedi.


Doğan Akın: Sabah'ın AKP anketinde skandal!


Yavuz Baydar'ın "'Seküler kitle'nin sırrı" başlığıyla yayımlanan (10 Ekim 2011) yazısı şöyle:


'Seküler kitle'nin sırrı


Her haberin en az bir 'uzman okur'u çıkar. Kural böyle. AK Parti adına yapılan bir kamuoyu araştırması da, işte böyle bir okurun dikkatine takıldı. Acaba manşet haber yanıltıcı mıydı?


Gazetenin 3 Ekim tarihli sayısında manşetten % 50'nin Sırrı: 'Seküler Kitle ifadesiyle sunulan haber, AK Parti'nin 12 Haziran seçimleri ile ilgili yaptırdığı özel araştırma ve analizin özetini sunmaktaydı.


Habere göre, AK Parti'ye oy veren yaklaşık 21.5 milyon seçmenin yüzde 27.1'i kendisini "muhafazakâr", yüzde 24.4'ü "Türk milliyetçisi", yüzde 16.4'ü Atatürkçü-Kemalist, yüzde 7.2'si "sosyal demokrat", yüzde 5.9'u "liberal demokrat", yüzde 3'ü "ulusalcı", yüzde 1.4'ü "Kürt milliyetçisi" olarak tanımlamaktaydı. Bu da "AK Parti'ye azımsanmayacak oranda seküler kimlikli seçmen grupları oy verdi, ideolojik kalıplar kırıldı" yorumlarına yol açmıştı.


Ancak, haberdeki verileri sorgulayarak okuyan, deneyimli araştırmacı, SABAH okuru Tarhan Erdem, çok önemli bir eksikliğin farkına vardı. Bu eksiklik zihninde soru işaretleri oluşturdu. Erdem kuşkularını bir TV kanalında aynı gün dile getirmekle yetinmedi. Cevabı netleştirmek için, araştırmayı Pollmark ile ortaklaşa yapan ANAR şirketinin yöneticisi İbrahim Uslu ile konuştu.


Şimdi sözü, Erdem'e bırakalım. KONDA Başkanı'nın Radikal'deki köşesinden kısaltarak aktarıyorum:


"Bu gazetenin elinde araştırma raporunun tamamının olduğundan, varsa da haberi yazanın raporun tamamını okuduğundan emin değilim! Haberin birçok kısmı, bu soruyu sormayı haklı kılıyor. Haberin başlığı 'Yüzde 50'nin Sırrı: Seküler Kitle' idi. Bu başlık, AK Parti'ye oy verenlerin kendilerini nasıl tanımladıkları sorusuyla bulunan verilere dayanıyordu. Verilen yüzdelerin toplamı 100'ün altındaydı. Aynı zamanda eksik bir satır olduğu belliydi... Okuyanlar fark etmiş olacaklardır, gazetede 'İslamcı' seçeneği ve yüzdesi yazılmamıştı." Araştırmada kendisini "İslamcı" olarak tanımlayan oranının yüzde 36.5 olduğunu ekleyen Erdem, Uslu'dan aldığı veri tablosuna bakarak şuna dikkat çekiyordu:


"Bu tablodaki yüzdelerin toplamı, denekler (saha çalışmasında, anketörün soru sorduğu kişiler), kendisini birden fazla seçenekle tanımladığı için 100'ün üstündedir. Tablodan anladığımıza göre araştırmada, bu soruya cevap verenlerin üçte biri, birden fazla seçenekle kendini tanımladığını söylemiştir... Bu tabloda, başlıca ideolojisi 'milliyetçilik' olan MHP'nin aldığı oyların yüzde 75'ine varan seçmenin, ben kendimi 'milliyetçi' olarak tanımlıyorum diye, AK Parti'ye oy verdiği görülmektedir. Yine CHP'nin 'altıok'unda bulunan ilkelerle kendini tanımlayan AK Partililerin, CHP oyuna yaklaştığı anlaşılmaktadır.


Bu sayılara bakarak, AK Parti seçmeninin yarısı ya da yarıya yakınının 'seküler', yani laik devlet taraftarı olduğunu gösterdiğini iddia etmek güçtür. "AK Parti seçmeni içinde laiklik taraftarı olanlar da vardır" demek daha doğru olacaktır. Soruya tek kelimeyle cevap verme isteği veya eğilimi nedeniyle, kendini 'İslamcı' ve 'muhafazakâr' olarak tanımlayanların toplam yüzdesinin beklentilerin altında kaldığını sanıyorum."


Erdem ve Uslu gibi iki saygın araştırmacının paylaştığı bu veriler, manşetteki ifadenin tümüyle yanıltıcı olmasa bile, bir hayli abartılı olduğunu gösteriyor. Başbakan'ın araştırmayla ilgili dikkatli ifadesi de bu yöndeki algıyı doğruluyor.


Kamuoyu araştırmaları ülkemizde artık ciddi bir alan. Yanıltma-ayartma dönemi 1990'larda kaldı. O nedenle, ciddi araştırmalar dikkatli habercilik gerektiriyor. Şu çok nettir: SABAH'ın sürekli okurları arasında her alanın en az bir uzmanı var, ve bu kişiler eleştirilerini sakınmazlar. Bunu unutmadan, haberleri, hele manşete taşınan haberleri eksiksiz, hatasız sunmak, kurumsal kimliğin gereği.