TEPAV Mali İzleme Grubundan Doç. Dr. H. Hakan Yılmaz'ın yaptığı bir çalışmada, "toplam yatırım harcamalarının yaklaşık yüzde 50'sinin Ankara ve İstanbul tarafından kullanıldığı, geri kalan yüzde 50'nin ise diğer 79 il arasında paylaşıldığı" belirtildi.
Doç. Dr. Yılmaz'ın "Ocak-Eylül 2008 Yerel Yönetim Konsolide Bütçe Performansı Gerçekleşmeleri: Yerel Yönetimler Mali Performansındaki Bozulma Devam Etmektedir" başlığıyla hazırladığı çalışmada, Eylül sonu itibarıyla konsolide edilmiş yerel yönetimler açığının bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 138 oranında artışla 3,2 milyar YTL düzeyinde gerçekleştiği belirtildi.
2008 yılı son çeyreğinde gelirlerde bir artış beklenmekle birlikte (gelir paylarını artıran Temmuz ayı düzenlemesi sonucu) harcamalardaki artışın yılın son çeyreğine yığılacak olması yıl sonunda yerel yönetimlerin bütçe açığının revize hedefin de üzerinde gerçekleşeceğini gösterdiği belirtilen açıklamada şöyle denildi:
"Bu çerçevede, 2009 Merkezi Yönetim Bütçesi değerlendirmesinin ele alındığı Ekim Sonu Mali İzleme Raporunda açıkça altı çizildiği gibi (geçmiş yıl tahmin ve gerçekleşmeleri ışığında ve özellikle 2009 yılında yerel seçimlerin yaklaştığı bir ortamda, 2009 yılı için DPT tarafından öngörülen yerel yönetim dengesinin son iki yıl 3 milyar YTL'ye ulaşan açıktan 594 milyon YTL fazlaya dönmesinin gerçekçi bir temele oturmadığı düşünülmektedir)."
Yerel yönetimlerin mal ve hizmet alımlarının (sağlık hariç) toplamının 9 ay sonunda bütçenin aynı kapsamdaki harcamalarının yüzde 90'ı büyüklüğüne ulaştığı kaydedilen açıklamada, sermaye giderlerinde ise yerel yönetimlerin harcamasının son dönem gelişmelerin ortaya koyduğu şekilde beklendiği gibi bütçeyi aştığı belirtildi.
Çalışmada, şöyle denildi:
"Bu rakamların anlamı aslında yukarda vurgulandığı şekilde merkezi bütçeden aktarılan kaynakların yarattığı mali kapasite ile birlikte yerel yönetimlerin kamu harcaması açısından ikinci bir alternatif bütçe haline gelmesidir. Başka bir ifadeyle, kamu kaynakları adalet, güvenlik, savunma, eğitim, sağlık, çevre gibi merkezi bütçe tarafından yürütülen hizmetlerden yerel yönetimlere kaydırılmıştır. Bu politikaların alternatif maliyeti vazgeçilen bütçe kaynaklı kamusal hizmetlerdir. Bu durum açıktır ki kamu kaynaklarıyla değişen sermaye birikiminin yerel yönetimler eliyle hızlanması sonucunu da beraberinde getirmektedir."
Bu arada, yerelin kaynak yönünden merkeze daha bağımlı hale gelmesinin orta vadede yerelleşme açısından geriye adım olarak da değerlendirilebileceği ifade edildi.
Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü verilerine göre 2008 yılı sonunda yerel yönetimlerin harcamalarının GSYH'ya oranın yüzde 5, gelirlerinin ise yüzde 4 civarında olmasının beklendiği belirtilen çalışmada, "Buna göre yerel yönetimlerin borçlanma gereğinin ise GSYH'nın yüzde 0,5-1 arasında değişmesi muhtemel görülmektedir. Bu ise yerel yönetimlerin faiz dışı fazlaya verdiği katkının 2008 ve 2009 yıllarında hissedilir bir şekilde azalacağı anlamına gelmektedir" görüşü dile getirildi.
Harcama ve gelirler
Harcamaların üçüncü çeyrek sonunda enflasyon ve büyümenin oldukça üstünde arttığına işaret edilen çalışmada, harcamalarda en önemli artışın personel giderleri, mal ve hizmet alımları ve cari transferler kalemlerinde ortaya çıktığı kaydedildi.
Personel giderlerinin geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 23 oranında artarken, bu oran mal ve hizmet alımlarında yüzde 22 oranında gerçekleştiği ifade edildi.
Personel hariç olmak üzere operasyonel harcamaların büyüklüğünün bu dönemde dikkat çekici boyuta ulaştığına dikkati çekilen çalışmada, "merkezi yönetim bütçesinden sağlık harcamaları ayıklandığında yerel yönetimlerin mal ve hizmet alımları kaleminden harcadığı paranın hemen hemen bütçe harcamalarına eşit düzeye ulaştığı" anlatıldı.
Çalışmada, şöyle denildi:
"Sermaye giderleri ise son 4-5 yıllık dönemde çıkmış olduğu yüksek düzeyi 2008 yılında da sürdürerek ilk dokuz ay sonunda yüzde 30'a yakın oranda artmıştır. Bu şekilde yerel yönetimlerin 11,2 milyar YTL düzeyindeki sermaye giderleri toplamı aynı dönemde 9,8 milyar YTL düzeyindeki merkez yönetim bütçe yatırımlarının üzerine çıkmıştır. Burada çarpıcı olan nokta bu idarelerin toplam yatırım harcamalarının yaklaşık yüzde 50'sinin Ankara ve İstanbul illeri tarafından kullanılıyor olmasıdır. Geri kalan yüzde 50 ise diğer 79 il arasında paylaşılmaktadır."
Yerel yönetimlerin konsolide edilmiş bütçe gelirlerinin ise bu dönemde yüzde 12,4 oranında arttığı belirtilen çalışmada, toplam gelirlerdeki artış oranının enflasyon ve büyüme oranının toplamının bu dönemde altında kaldığı ifade edildi.
Vergi gelirlerindeki artış oranının yüzde 16 oranındaki olurken, vergi dışı gelirlerdeki artış oranının yüzde 12 oranında çıktığı, özellikle vergi dışı gelirlerdeki artış oranının düşük çıkmasının gelir performansının dönemsel düşmesinde etkili olduğu da belirtildi..
Yerel yönetim merkezi bütçe kaynağına bağımlı
Yerel yönetimlerin bu dönemde artan oranda merkezi bütçe kaynaklarına daha çok bağımlı hale geldiği görüşü dile getirilen çalışmada şöyle denildi:
"Bütçeden yerel yönetimlere yapılan toplam transfer tutarı 2002 yılında 4,8 milyar YTL iken (GSYH'ya oran olarak yüzde 1,3), bu tutar 2008 yılında 19,6 milyar YTL'ye (GSYH;ya oran olarak yüzde 2) çıkmıştır. 2009 yılında ise bu tutarın Temmuz 2008'de çıkarılan gelir paylaşımına ilişkin düzenlemenin de etkisiyle 22,2 milyar YTL'ye ulaşması hedeflenmektedir."