Yatay mimari, Davutoğlu ve Erdoğan’ın ortak vizyonu. Erdoğan bir süredir yüksek binaları doğru bulmadığını vurguluyor. Belediye başkanlarına bu konuda talimat veriyor. Ancak belediyeler açısından bu yaklaşımın daha maliyetli olabileceği de ilk kez AKP içinden dile getirildi. Melih Gökçek “iyi değerlendirilmeli” dedi.
Didem Özel Tümer’in Al Jazeera’deki haberine göre, AKP’nin yeni Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, 27 Ağustos’taki kongrede adaylık konuşmasını yaparken 9 alanda kararlı bir yürüyüş gerçekleştireceğini söyledi. Davutoğlu’nun ‘restorasyon’ kavramını kullandığı bu yürüyüş alanlarından biri de, kültür ve medeniyet alanında olacak. Davutoğlu 7. madde altında, şehirlerde yatay mimarinin egemen kılınacağını söyledi:
“Kadim karakterin modernite ile yüzleştiği yerde yıkıcı olmayan, darbe vurmayan modern mimariyi kabul edeceğiz. Ama kadim tarih birikimimize bir tehlike teşkil ettiğinde ona karşı duracağız. Dikey mimariyi değil, yatay mimariyi kadim şehirlerimizde egemen kılacağız ve küreselleşme anlamında da bütün şehirlerimizi, kadimi koruyan modernite birikimini kullanan küresel şehirler haline getireceğiz.”
Erdoğan da aynı fikirde
Bu yaklaşım sadece Davutoğlu’na ait değil. Yeni de değil. Davutoğlu’na koltuğunu bırakan, eski Genel Başkan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da aynı fikirde. 2013 yılında, katıldığı yerel yönetimler sempozyumunda yüksek binaları doğru bulmadığını söyledi:
“3-5 lira kazanacağız diye bu dere yataklarıyla oynamayalım. Şimdi çocuklar çocukluğunu yaşayabiliyor mu? Yaşayamıyor. Beton zeminler üzerinde çocuklara hayat inşa ediyoruz. Halbuki onlara toprak zemin hazırlamamız lazım. Ben yüksek bina inşa etmeyi doğru bulmuyorum. Yüksek binalar inşa etmekle insanları topraktan uzaklaştırıyoruz. Bizim mimarimizde bu yok.”
Erdoğan AK Parti’nin ilkesinin azami 3 emsal olması gerektiğini vurgulayarak belediye başkanlarına, “Plan notlarıyla oynayarak biz bunu 7’ye, 6’ya çıkarıyorsanız tarih sizi affetmez, bu millet sizi affetmez. Asla bunlarla oynama noktasına girmeyin” dedi.
Seçim beyannamesinde yer aldı
Erdoğan bu yaklaşımı 30 Mart seçimlerine giderken hazırlanan seçim beyannamesine de yansıttı. 103 sayfalık beyannamede, imar planlarının geleneksel mahalle yaşamı dikkate alınarak ve dikey yapılaşmanın istisna, yatay yapılaşmanın esas alınacağı bir model benimseneceği belirtildi.
“Mevcut şehirlerin merkezlerini daha fazla yoğunlaştıracak mevcut yapılaşma eğilimini azaltacağız. Hedefimiz, konut işletme maliyetini azaltarak ülkemizin kaynaklarını daha iyi değerlendirmektir. Bu sebeple, çok katlı yüksek binalardan olabildiğince kaçınılacaktır.”
Beyannamede ayrıca, mimari üslupların şehirlerin belirgin tarihi kimliklerine göre uygulanacağı belirtildi. Örnekler verildi:
“Meselâ Selçuklu mimarî üslubu Selçuklu şehirlerinde (Konya, Kayseri, Sivas, Erzurum, Diyarbakır, Aksaray, Karaman vb.), Osmanlı mimarî üslubu ise Osmanlı şehirlerinde (İstanbul, Manisa, Bursa, Edirne, Amasya, Trabzon, Balıkesir vb.) teşvik edilecektir.”
AKP’li Gökçek’in tereddüdü
20 yıldır Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini sürdüren AKP’li Melih Gökçek ise bu konuda maliyet tereddüdü yaşıyor. Davutoğlu’nun konuşmasından sonra NTV televizyonunda katıldığı programda yatay mimarinin iyi olacağını ancak bunu hesaplarken işe başka kalemlerin de girdiğini söyledi. Gökçek bunu, çok katlı bir binaya tek kanalizasyon hizmeti verirken, yan yana evlere o hizmeti götürmenin daha maliyetli olacağını belirterek örneklendirdi. Gökçek bu nedenle iyi değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Şehir Plancıları Odası: Uygulamaya bakmak lazım
İstanbul Şehir Plancıları Odası Şube Sekreteri Akif Burak Atlar'a göre ise bugün İstanbul'daki birçok gökdelen yerel yönetim yerine doğrudan merkezi hükümetin TOKİ ve Şehircilik Bakanlığı'nın planlamaya müdahil olması ile yapıldı. Atlar 'Geçmiş şehircilik uygulamaları örneklerine baktığımız zaman bu cümle ile çok örtüşmediğini biliyoruz. Bundan sonra uygulamaya bakmak lazım' diyor.
Kaynak: AL Jazeera, AKP 30 Mart Seçim Beyannamesi, NTV