T24 - Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin ‘Özel Onur Ödülü’ne layık görülen Yaşar Kemal, gönderdiği mesajda basın özgürlüğünün önemine vurgu yaptı. Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) tarafından düzenlenen (ÇGD) "2010 Yılının Başarılı Gazetecileri" yarışmasında dereceye girenlere, ödülleri, 28 Mart Pazartesi akşamı yapılan bir törenle verildi. Usta Yazar Yaşar Kemal, törende Özel Onur Ödülü’ne layık görüldü. Sağlık sorunları nedeniyle törene katılamayan Kemal'in ödülünü Yapı Kredi Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Raşit Çavaş aldı ve Yaşar Kemal'in kendisine ilettiği mesajı okudu. Basının bir zanaat değil ama sanat, yaratıcılık ve direnç olduğunu söyleyen Kemal, “Basın hiçbir çıkarın yanında olmamalıdır, kendi çıkarı olsa bile. İşte basının özgür olması budur,” değerlendirmesinde bulundu. Mesajında, basın özgürlüğüyle ilintili olarak yargıya da değinen usta yazar, “Yargı mekanizması adalet yerine öfke ve korku kaynağı olursa işte bir ülke böyle olur,” yorumunu yaptı.
Yaşar Kemal, bugün de basın kuruluşlarıyla paylaşılan mesajında, basının gücüne, özgürlüğüne ve tarafsızlığına vurgu yaptı.
“Basının gücü sözün gücüdür; o yüzden hep baskı altına alınmıştır"
Mesajında, törene katılamadığı için üzüntülerini ileten Kemal, 1952 yılında Erzurum’da gerçekleşen deprem felaketi sırasında yaşadığı bir anısını anlattı ve ‘sözün gücüne’ işaret etti. Kemal, “Basının gücü sözün gücüdür. Onun için de basın her zaman büyük baskı altında kalmıştır. Yazarları, gazetecileri, gazeteleri satın alma o batan Osmanlıdan kalma bir gelenektir. Daha da yoğunlaşarak sürüyor,” dedi.
“Bizde, basından gereğinden fazla korkuyorlar"
Her darbe döneminde herkesin kendisine, ortamdan dolayı, yazı yazmamayı telkin etmiş olduğunu anlatan Kemal, “Bizde basından gereğinden fazla korkuluyor. Basın da kendisinden korkuyor. O da kendi kendini eleştiremiyor. Gazetecilik bir yaratıcılıktır. Gazete, okuyucusunu kendi yetiştirir,” değerlendirmesinde bulundu ve gazetelerin, ‘cıncık boncuk’ vermesi durumunda halkı canından bıktıracağı fikrini dile getirdi.
“Gazete nabza göre şerbet vermez"
Gazetelerin, olması gereken işlevlerine de değinen Kemal, “Gazete haber verir. Gazete öğretir. Gazete okuyucunun nabzına göre şerbet vermez. Gazete okuyucularını kışkırtmaz. Kol gibi harflerle manşetler vererek, bir spor karşılaşmasını en büyük ulusal olay durumuna sokmaz. Kürt sorunu gibi büyük ulusal sorunlarla oynamaz. Doğa kırımı gibi ülkenin geleceğiyle ilgili konularda gerçekleri saptırmaz,” dedi.
“Basın hiçbir çıkarın yanında olmamalıdır"
Basının bir zanaat değil ama sanat, yaratıcılıktır ve direnç olduğunu söyleyen usta yazar, “Basın hiç bir çıkarın yanında olmamalıdır, kendi çıkarı olsa bile. İşte basının özgür olması budur,” değerlendirmesinde bulundu.
“Basın bugüne kadar doyasıya bir özgürlük yüzü görmedi"
Düşünceyle uğraşmanın, baskıcı düzenlerde her insanın başını belaya sokacağına işaret eden Kemal, “Bugüne kadar basın şöyle bir doyasıya özgürlük yüzü göremedi. Hep baskı, hep baskı, hep satın alma... İşte bugünlere geldik,” dedi.
“Yargı mekanizması adalet yerine öfke ve korku kayanğı olursa işte bir ülke böyle olur"
Mesajında, yargıya da değinen Yaşar Kemal, “Hani eskiden bir güç vardı, ona ilerici güç diyorduk ya hepimiz karanlık bir duvarın önüne geldik başımızı son hızla vurmak üzereyiz. Yargı mekanizması adalet yerine öfke ve korku kaynağı olursa işte bir ülke böyle olur,” yorumunu yaptı.
“Bugünkü duruma bakılıp umutsuzluğa düşülmesi"
‘Zulüm’ün aşağılık ve insanlık dışı bir şey olduğunu anlatan Kemal, “Zulüm zulüm değildir aslında, zulüm korkudur. Her şeyin temeli, beteri korkudur,” dedi ve korkulmaması, bugünkü ‘gelip geçici’ duruma bakılarak umutsuzluğa düşülmemesi gerektiği fikrini dillendirdi.
Basın mensuplarının karşı karşıya oldukları zorluklardan bahseden Kemal, mesajını şu ifadelerle sonlandırdı:
“Ya demokrasi hiç; Türkiye 'hiç'e layık değildir"
“Bugün hapisanelerde, mahkeme kapılarında veya mahkeme kapılarına gitmeyi beklerken mesleğinin ve insanlık onurunun hakkını verenler var. Onlar ve onların hakları için omuz omuza yürüyen, sesini yükseltenler insanlığımızın daha bitmediğini, vurdumduymazlığımızın bizi öldürücü hale getirmediğini kanıtlıyorlar.
İnsanoğlu umutsuzluktan umut yaratandır. Demokrasiyi yaratmak insanlığın büyük gücü olmuştur. Çok söyledim, tekrar söylüyorum. Ya demokrasi ya hiç… Ve Türkiye ‘hiç’e layık değildir.
Selam olsun düşünce özgürlüğü ve insan hakları için direnen meslektaşlarıma. Selam olsun, korkunun üstüne yürüyenlere. Selam olsun insanlık toptan tükenmedikçe umudun da tükenmeyeceğini gösterenlere. İnsan soyu içinde en güzelleri, en kutsanacak olanları onlardır.”