Gündem

Yaşar Kemal'den 'Basın Özgürlüğü' mektubu: Türkiye 'hiç'e layık değildir

Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin ‘Özel Onur Ödülü’ne layık görülen Yaşar Kemal, gönderdiği mesajda basın özgürlüğünün önemine v

29 Mart 2011 03:00

T24 - Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin ‘Özel Onur Ödülü’ne layık görülen Yaşar Kemal, gönderdiği mesajda basın özgürlüğünün önemine vurgu yaptı. Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) tarafından düzenlenen (ÇGD) "2010 Yılının Başarılı Gazetecileri" yarışmasında dereceye girenlere, ödülleri, 28 Mart Pazartesi akşamı yapılan bir törenle verildi. Usta Yazar Yaşar Kemal, törende Özel Onur Ödülü’ne layık görüldü. Sağlık sorunları nedeniyle törene katılamayan Kemal'in ödülünü Yapı Kredi Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Raşit Çavaş aldı ve Yaşar Kemal'in kendisine ilettiği mesajı okudu. Basının bir zanaat değil ama sanat, yaratıcılık ve direnç olduğunu söyleyen Kemal, “Basın hiçbir çıkarın yanında olmamalıdır, kendi çıkarı olsa bile. İşte basının özgür olması budur,” değerlendirmesinde bulundu. Mesajında, basın özgürlüğüyle ilintili olarak yargıya da değinen usta yazar, “Yargı mekanizması adalet yerine öfke ve korku kaynağı olursa işte bir ülke böyle olur,” yorumunu yaptı.

Yaşar Kemal, bugün de basın kuruluşlarıyla paylaşılan mesajında, basının gücüne, özgürlüğüne ve tarafsızlığına vurgu yaptı.


“Basının gücü sözün gücüdür; o yüzden hep baskı altına alınmıştır"

Mesajında, törene katılamadığı için üzüntülerini ileten Kemal, 1952 yılında Erzurum’da gerçekleşen deprem felaketi sırasında yaşadığı bir anısını anlattı ve ‘sözün gücüne’ işaret etti. Kemal, “Basının gücü sözün gücüdür. Onun için de basın her zaman büyük baskı altında kalmıştır. Ya­zar­la­rı, ga­ze­te­ci­le­ri, ga­ze­te­le­ri sa­tın al­ma o ba­tan Os­man­lı­dan kal­ma bir ge­le­nek­tir. Da­ha da yo­ğun­la­şa­rak sü­rü­yor,” dedi.


“Bizde, basından gereğinden fazla korkuyorlar"

Her darbe döneminde herkesin kendisine, ortamdan dolayı, yazı yazmamayı telkin etmiş olduğunu anlatan Kemal, “Biz­de ba­sın­dan ge­re­ğin­den faz­la kor­ku­lu­yor. Ba­sın da ken­di­sin­den kor­ku­yor. O da ken­di ken­di­ni eleş­ti­re­mi­yor. Ga­ze­te­ci­li­k bir ya­ra­tı­cı­lıktır. Ga­ze­te, oku­yu­cu­su­nu ken­di ye­tiş­ti­rir,” değerlendirmesinde bulundu ve gazetelerin, ‘cın­cık bon­cuk’ vermesi durumunda halkı canından bıktıracağı fikrini dile getirdi.


“Gazete nabza göre şerbet vermez"

Gazetelerin, olması gereken işlevlerine de değinen Kemal, “Ga­ze­te ha­ber ve­rir. Ga­ze­te öğ­re­tir. Ga­ze­te oku­yu­cu­nun nab­zı­na gö­re şer­bet ver­mez. Ga­ze­te oku­yu­cu­la­rı­nı kış­kırt­maz. Kol gi­bi harf­ler­le man­şet­ler ve­re­rek, bir spor kar­şı­laş­ma­sı­nı en bü­yük ulu­sal olay du­ru­mu­na so­k­maz. Kürt so­ru­nu gi­bi bü­yük ulu­sal so­run­lar­la oy­na­maz. Doğa kırımı gibi ül­ke­nin ge­le­ce­ğiy­le il­gi­li ko­nu­lar­da ger­çek­le­ri sap­tı­r­maz,” dedi.


“Basın hiçbir çıkarın yanında olmamalıdır"

Basının bir zanaat değil ama sanat, yaratıcılıktır ve direnç olduğunu söyleyen usta yazar, “Basın hiç bir çıkarın yanında olmamalıdır, kendi çıkarı olsa bile. İşte basının özgür olması budur,” değerlendirmesinde bulundu.


“Basın bugüne kadar doyasıya bir özgürlük yüzü görmedi"

Dü­şün­cey­le uğ­raş­manın, bas­kı­cı dü­zen­ler­de her in­sa­nın ba­şı­nı be­la­ya so­kacağına işaret eden Kemal, “Bu­gü­ne ka­dar ba­sın şöy­le bir do­ya­sı­ya öz­gür­lük yü­zü gö­re­me­di. Hep bas­kı, hep bas­kı, hep sa­tın al­ma... İşte bugünlere geldik,” dedi.


“Yargı mekanizması adalet yerine öfke ve korku kayanğı olursa işte bir ülke böyle olur"

Mesajında, yargıya da değinen Yaşar Kemal, “Ha­ni es­ki­den bir güç var­dı, ona ile­ri­ci güç di­yor­duk ya hepimiz ka­ran­lık bir du­va­rın önü­ne gel­dik ba­şı­mı­zı son hız­la vur­mak üzereyiz. Yargı mekanizması adalet yerine öfke ve korku kaynağı olursa işte bir ülke böyle olur,” yorumunu yaptı.


“Bugünkü duruma bakılıp umutsuzluğa düşülmesi"

‘Zu­lüm’ün aşa­ğı­lık ve in­san­lık dı­şı bir şey olduğunu anlatan Kemal, “Zu­lüm zu­lüm de­ğil­dir as­lın­da, zu­lüm kor­ku­dur. Her şe­yin te­me­li, be­te­ri kor­ku­dur,” dedi ve kor­kul­maması, bu­gün­kü ‘ge­lip ge­çi­ci’ du­ru­ma ba­kılarak umut­suz­lu­ğa düşülmemesi gerektiği fikrini dillendirdi.

Basın mensuplarının karşı karşıya oldukları zorluklardan bahseden Kemal, mesajını şu ifadelerle sonlandırdı:


“Ya demokrasi hiç; Türkiye 'hiç'e layık değildir"


“Bugün hapisanelerde, mahkeme kapılarında veya mahkeme kapılarına gitmeyi beklerken mesleğinin ve insanlık onurunun hakkını verenler var. Onlar ve onların hakları için omuz omuza yürüyen, sesini yükseltenler in­san­lı­ğı­mı­zın da­ha bit­me­di­ği­ni, vur­dum­duy­maz­lı­ğı­mı­zın bi­zi öl­dü­rü­cü ha­le ge­tir­me­di­ği­ni ka­nıt­lı­yorlar.

İnsanoğlu umutsuzluktan umut yaratandır. Demokrasiyi yaratmak insanlığın büyük gücü olmuştur. Çok söyledim, tekrar söylüyorum. Ya demokrasi ya hiç… Ve Türkiye ‘hiç’e layık değildir.

Selam olsun düşünce özgürlüğü ve insan hakları için direnen meslektaşlarıma. Selam olsun, kor­ku­nun üs­tü­ne yü­rü­yen­le­re. Selam olsun in­san­lık top­tan tü­ken­me­dik­çe umu­du­n da tü­ken­me­ye­ce­ği­ni gös­terenlere. İn­san so­yu için­de en gü­zel­le­ri, en kut­sa­na­cak olan­la­rı on­lar­dır.”