Yarın 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü. Türkiye, dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülkelerden birisi. Suriye’de yaşanan kriz dolayısıyla, Türkiye dâhil geniş bir coğrafyaya etki eden ‘mülteci konusu’, çağımızın en geniş ölçekli ve en karmaşık insani krizlerinden biri haline geldi. Hayata Destek Derneği konu hakkında bir rapor yayımladı. Raporda, "Beraber bir geleceğin hepimize iyi geleceği inancını 20 Haziran vesilesiyle bir kez daha dile getirmek istiyoruz. Onurlu bir yaşam her bireyin hakkıdır. Bu hakka erişimde bireylerin kendi ayakları üzerinde durabilir hale gelmesi ise toplumsal refahın vazgeçilmezi olarak görülmelidir." ifadeleri kullanırken ortak bir geleceği inşası için eğitimin de önemi vurgulandı.
Dernek, Türkiye gibi orta gelir seviyesine sahip gelişmekte olan ülkelerde yerel kapasitelerin zorlandığını, ev sahibi nüfus ile gerginlikler yaşanabildiğini aktardı. Geleceği tayin etmenin bizim elimizde olduğunu belirten Hayata Destek Derneği; ulusal ve uluslararası seviyede kamunun, sivil toplumun ve özel sektörün birlikte geleceği inşa edebileceğini aktardı.
Dernek mültecilerin iş gücüne katılımları hakkında şunları belirtti:
"Türkiye’de geçici koruma statüsünde yaşayan resmi verilere göre 3,6 milyon Suriyeli mülteciden söz ederken, yalnızca kendi kendilerine karşılayamadıkları temel ihtiyaçlarına yoğunlaştığımızda, genel panoramayı gözden kaçırmış oluyoruz. Dünya genelinde ve Türkiye özelinde yapılan araştırmalara göre, mülteciler yaşadıkları ülkelerde gerek girişimci, gerek iş gücü, gerekse tüketici olarak ekonomiye katkıda bulunabiliyor ve ülkedeki varlıkları ülke ekonomilerine ‘net kazanım’ olarak yansıyabiliyor."
Krizin ilk yıllarında, ‘acil insani yardım müdahalelerine’ ve ‘temel ihtiyaçların karşılanmasına’ yoğunlaşıldığını belirten dernek, 2018 yılından sonra ‘uzun erimli’ bir krizle karşı karşıya kalındığının idrak edildiğini ifade etti. Bu dönemde faaliyetler sosyal uyum ve geçim kaynaklarının geliştirilmesine odaklandı.
Suriyeli mülteciler 100 binden fazla istihdam sağladı
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) raporuna göre, Türkiye'deki Suriyelilerin yüzde 8,4'ü üniversite mezunu. Suriyeli mülteciler 2011 yılından bu yana ülkede 10 binden fazla yeni işletme kurarak, 100 binden fazla yeni istihdam sağladı. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün Haziran 2019 verilerine göre, Suriyeli nüfusun yaklaşık yüzde 60’ı çalışma çağında. Hayata Destek Derneği, Suriyeli nüfusun istihdam olanaklarına etkin bir biçimde erişmesi sağlanırsa hem kendi ayakları üstünde durabilen, bağımsız bireyler olmalarına destek olunacağını hem de ülke ekonomisinin canlanmasına katkı sağlanacağını ifade etti.
"İlk önce ‘beraber bir gelecek’ diyebilmeliyiz"
Hayata Destek Derneği, Türkiye’de yaşayan Suriyeli nüfusun ekonomiye katılımının, Suriye’nin geleceğinin inşası için de elzem olduğunu söyledi. Sığındıkları ülkede iş piyasasına dâhil olan bireylerin, krizler sonrası ülkelerinin yeniden inşası için doğrudan kaynak yarattığının tecrübeyle sabit olduğunu kaydeden dernek, "Sık sık işittiğimiz ‘evlerine dönsünler’ serzenişlerini somut gerçeklik çerçevesinde bir yana bırakarak –yani dönülmesi dile getirilen ‘ev’in bugün yıkık olduğunu akılda tutarak-, ilk önce ‘beraber bir gelecek’ diyebilmeliyiz." dedi
2018 yılı sonunda Birleşmiş Milletler üyesi 192 ülkenin imzaladığı ‘Mülteciler için Küresel Sözleşme,’ mültecilerin bağımsız bireyler haline gelebilmeleri, ev sahibi ülkeler üzerindeki baskıların azaltılması ve mümkün olduğunda güvenli geri dönüşün sağlanması için uluslararası topluluğa işbirliği çağrısı yapmakla kalmıyor, bunun nasıl yapılabileceği ile ilgili bir yol haritası da çiziyor.
"Sosyal güvenceli işlerde çalışmak 'dezavantaj' oluşturuyor"
Kanıta dayalı politikalar ve doğru verilerle, karşı karşıya kalınan birçok problemin çözüleceğini ifade eden Hayata Destek Derneği, "Türkiye her ne kadar 2016 yılında yaptığı yasal değişikliklerle iş gücü pazarını Suriyeli mültecilerin katılımına açtıysa da, uygulamadaki sıkıntıların çalışma izni süreçlerini aksattığını görüyoruz" dedi. Raporda şunlar ifade edildi:
"Bazı kaynaklara göre yüzde 32’si kayıt dışı olan ekonomimizde, kayıtlı işlerde sosyal güvenceyle çalışmak hem Türkiyeli, hem Suriyeli çalışanlar için ‘rekabet dezavantajı’ oluşturabiliyor. Bu gibi dinamikler neticesinde, geçici koruma statüsünde yaşayan Suriyelilerin aldığı çalışma izni sayısı, 2018 yılında 39 bin ile sınırlı kaldı. Kısacası, doğru politikalar izlersek bir yandan Suriyeli nüfusun iş gücüne katılımını teşvik ederken, aynı zamanda iş gücü piyasamızı bir bütün olarak onarabilir, insan onuruna yakışır iş imkânlarını çalışma çağındaki herkes için mümkün kılabiliriz."
"Ortak gelecek için bir diğer önemli konu eğitim"
Ortak gelecek kurulabilmesi için bir diğer önemli konun da eğitim olduğunu aktaran dernek, Suriyeli mültecilerin çalışma çağında olmayan çocuklarının da belirli alanlarda ailelerinin geçim kaynaklarına destek olmak zorunda kaldıklarını belirtti. Çocuk işçiliğiyle mücadelenin nüfusun tamamını ilgilendiren kritik bir konu olduğunu söyleyen Hayata Destek Derneği şunları söyledi:
"Özellikle Adana ve Hatay gibi bölgelerde mevsimlik tarım işçisi olarak; İstanbul, İzmir ve Bursa gibi büyükşehirlerde ise kayıt dışı işlerde çalıştırılan çocuklar, eğitime erişim haklarından mahrum kalıyor. Eğitim göremeyen ve küçük yaşta ağır işlerde çalıştırılan çocuklar ileride de kalifiye çalışan profiline erişemiyor ve gelecekte yine aynı yoksulluk döngüsüne mahkûm oluyor. Mevsimlik tarım sektöründe çocuk işçiliğiyle mücadele üzerine çalışan bir dernek olarak Hayata Destek çatısı altında, bu döngüyü maalesef hem Türkiyeli, hem Suriyeli ailelerde gözlemliyoruz. Diğer bir değişle, çocuk işçiliğiyle mücadele yalnızca Suriyeli mülteciler özelinde elzem değil, nüfusumuzun tamamını ilgilendiren, Suriyelilerin durumu ışığında artan çocuk işçi sayısıyla daha da kritik hale gelen bir konu.
"Onurlu bir yaşam her bireyin hakkıdır"
Suriyeli nüfusun güvenceli iş olanaklarına erişimlerinin kısıtlı olmasının, bahsedilen sıkıntıları da beraberinde getirdiğini ve geride kalan 9 yılda, 400 binden fazla Suriyeli çocuğun Türkiye sınırları içinde dünyaya geldiğini belirten dernek, ailelerin geçim kaynaklarına erişiminin ve çocukların eğitime katılımının önemini vurguladı.
Geçim kaynağının yaşam kaynağı olduğunun akıllardan çıkarılmaması gerektiğini ifade eden Hayata Destek Derneği şunları aktardı:
"Beraber bir geleceğin hepimize iyi geleceği inancını 20 Haziran vesilesiyle bir kez daha dile getirmek istiyoruz. Onurlu bir yaşam her bireyin hakkıdır. Bu hakka erişimde bireylerin kendi ayakları üzerinde durabilir hale gelmesi ise toplumsal refahın vazgeçilmezi olarak görülmelidir. Hayata Destek olarak biz bu yolda atılan ve atılacak olan üretken adımların öneminin altını bir kez daha çiziyor ve süreklilik, kalıcı çözüm ışığında geliştirilecek geçim kaynağını destekleme çalışmalarının takipçisi olduğumuzu beyan ediyoruz."