T24 - Taksim'de İstanbul Barosu öncülüğünde 46 baronun destek verdiği ve yüzlerce avukatın katıldığı 'yargıya ve ülkene sahip çık yürüyüşü' sırasında meydandaki bir otelin penceresinden sarkıtılan ''Darbeci Baro Taksim'e hoşgeldin'' gerginliğe yol açtı.Avukatlar yasadışı telefon dinlemelerine karşı İstiklal Caddesi'nde yürüdü, İstanbul Barosu Başkanı Muammer Aydın, Adalet Bakanı ile müsteşarının Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'dan (HSYK) çıkarılmasını istedi. Yürüyüş Taksim Meydanı’nda Cumhuriyet Anıtı önünde son buldu. Bu sırada Taksim Meydanı'na bakan bir otelin yedinci katında “Darbeci Baro Taksim'e Hoşgeldin” yazılı pankart sarkıtıldı. Avukatlardan bazıları otele doğru yürüdü. Kimsenin içeri girmesine izin vermeyen polis, 10 dakika sonra pankartı indirdi. Odayı kiralayan iki kişi gözaltına alındı.
Yürüyüşü İstanbul Barosu düzenledi. “Yargıya ve Ülkene Sahip Çık” adı verilen yürüyüşe 46 baro destek verdi ve bunlardan 27'si temsilci gönderdi. İstanbul Barosu Başkanı Muammer Aydın, yürüyüşten önce yaptığı konuşmada “Uzun süreden biri siyasi iktidarın yargı ve özellilikle de yüksek yargı üzerindeki saldırı ve kuşatması artık tahammül edilemez, çok tehlikeli bir boyuta ulaşmıştır” dedi.
Aydın şunları söyledi:
“Demokrasinin kurumsallaşması ve kökleşmesi, toplum ve bireyler için vazgeçilmez yaşam biçimine dönüşmesi ve toplumsal bir kültür haline gelmesini hukuka saygı ve yargıya güven ile doğrudan ilişkilidir. Hukukçular ve hukuk kurumları olarak bizler son günlerde gündeme gelen yasa dışı dinlemelerin hedef aldığı bireyler ve kurumların niteliklerinin ve önemlerinin bilincindeyiz. Bu rejim ve anayasa sorunudur. Yürütmenin kuvvetler ayrılığı sisteminde hem kendisini hem yasamayı denetleyen kişilerin hak ve özgürlükleri koruyan yargıya saldırıda bulunulduğu bir rejimin demokrasi olarak nitelenmesi mümkün değildir.
Yargı ve mensuplarının konunda bu yönde hüküm bulunmadığı halde bir yönetmelik düzenlemesi ile üstelik Anayasal koruma altına alınmış bir hakkı ihlal ederek müfettiş taleplerine istinaden verilen kararlarla teknik takibe alınması kabul edilemez. Bu kararların uygulanması ile görevli Telekomünikasyon İletişim Başkanı'nın, Başbakan tarafından atanması ve bu başkanın hükümet sözcüsü gibi açıklama yapması tehlikenin ve hukuksuzluğun boyutunu bir kez daha göz önüne sermektedir.
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) gerek kurumsal gerekse kişisel anlamda siyasi iktidardan tam anlamı ile bağımsızlığının ve tarafsızlığının sağlanmasının hukuksal ve yaşamsal önemine bir kez daha dikkat çekiyoruz. Yargının bu şekilde üstelik kağıt üzerinde yargılı infazı, en az yargısız infazlar kadar vahimdir. Yasamaya ve yürütmeye bağımlı bir yargı gerçek işlevini ve görevini yerine getiremez. Bu tehlikeliri önlemenin yolu yargı bağımsızlığını tam olarak gerçekleştirmeden geçer.”
Çoğu üzerinde cüppeleri bulunan avukatlar saat 12.00'de Tünel'deki İstanbul Barosu önünden harekete geçti. Gruptakiler, Türk Bayrağı açtı, Atatürk posteri ile fotoğraflarını taşıdı. Bir avukat Turgut Özakman'ın Cumhuriyet kitabı ile yürüdü. Avukatlar, 'Mustafa Kemal'in Askerleriyiz', 'Türkiye Laiktir, Laik Kalacak', 'Bağımsız Yargı, Bağımsız Türkiye', 'Yargıya Uzanan Eller Kırılsın' sloganları attı, 'Yargı Savunulmadığı Takdirde, Savunulacak Hiçbirşey Kalmayacaktır', 'Gerçek Hukuk Devleti İstiyoruz, Yargıya Sahip Çıkıyoruz', 'Yargıyı Sindirmek Hukukun Üstünlüğünü Yok Etmek İçin Yapılan Yasadışı Dinlemeleri Kınıyoruz' dövizleri taşıdı. CHP Milletvekilleri Şahin Mengü ve Mehmet Sevigen de yürüyüşe katıldı.