Gündem

Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk: Umutsuzum, hukuk adına her şey alt üst olacak, umarım tabuta son çivi çakılmaz!

"Sistem artık ne Anglosakson sistemi, kendine özgü ve saçma"

22 Haziran 2016 10:49

Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Sami Selçuk, yüksek yargı ile ilgili son yasa tasarısının "yargı mesleğini yıkıp hukukun varlık nedenini tartışılır hale getirdiğini" söyledi. "Muhalefetin direnişini göreceğiz" diyen Selçuk, "Ama umutsuzum. Yasama organı dilerim hastalığa çare bulur, tabuta son çiviyi çakmaz. Sistem artık ne Anglosakson sistemi, ne de Kara Avrupa sistemi. Kendine özgü ve saçma. Sakıncalı. Dolayısıyla her şey alt üst olacak" görüşünü dile getirdi.

"Tasarının kendisini çok üzdüğünü" söyleyen Selçuk “Bir öğrenci bana gelip, bu ortamda yargıç olmak için sınava girmemi önerir misiniz? diye sormuştu. Ben de yaşananlar geçici, kesinlikle gir, demiştim. Acaba şimdi bu öğrencim ne düşünüyor? Bir yere atanır yargıçlık yaparsa, acaba bana rahmet okur mu? Hiç sanmam” ifadelerini kullandı.

 

"Sistemi çökertirsiniz"

 

Cumhuriyet için bir yazı kaleme alan Sami Selçuk'un "Tabuta son çivi" başlıklı yazısı şöyle:

“Bir iki küçük karşı çıkış arasında ülkemizde çok önemli bir olay yaşandı. Yargıtay ve Danıştay ile ilgili tasarı komisyondan geçti. Yargıtay’ın Sayın Başkanı da taş atıldıktan, Basra yerle bir olduktan sonra dostlar alışverişte görsünler diye konuştu. Keşke hiç konuşmasaydı. Anglosakson sistemiyle ve yüksek mahkeme kavramıyla Yargıtay kavramlarını birbirine karıştırdı. Bir bakıma tasarıyı destekledi. Anglosakson sistemindeki yüksek mahkeme ve diğer mahkemeler ile Kara Avrupası’ndaki Yargıtay Danıştay Anayasa Mahkemesi ve öbür mahkemeler arasında çok büyük başkalıklar vardır. Bunları karıştırırsanız sistemi çökertirsiniz.

 

"Her şey altüst olur"

 

Anglosakson sisteminde yüksek mahkeme yargıçlarının nasıl seçildiği bellidir. Öbür mahkemelerin yargıçlarını ise halk seçer. Süresi biten tekrar seçilebilir. Seçilemezse yargıçlıktan ayrılır. Kara Avrupası sisteminde ise yargıçlar seçimle gelmez, bürokrasinin içinde başarı derecelerine göre yükselerek belli yerlere gelirler. Bu ikisini karıştırırsanız her şey altüst olur. Tasarıda bu iki sistem birbirine karıştırılmıştır. Getirilen sistem ikisi de değildir. Sistem artık ne Anglosakson sistemi, ne de Kara Avrupa sistemi. Kendine özgü ve saçma. Sakıncalı. Dolayısıyla her şey alt üst olacak. Yapanlar da zamanla yanlışı görecekler, ama iş işten geçmiş olacak.

 

"Kimse cüret edemez"

 

Yetersiz bilgiyle ve kopyalarla sistem değiştirilemez. Buna benzer değişiklikler ancak ihtilal dönemlerinde görülebilir; sağlıksız sonuçlar yaşandığında da herkes kendine gelir, ama artık çok geçtir. Her şey yitirilmiştir. Olağan hukuk düzeninde bunlara hiç kimse cüret edemez, düşünmez bile. Bizde oldu. Yargının güvencesi çoğunluk iktidarınca örselendi. Bu alışkanlık sürerse korkarım hiçbirimiz sığınacak liman bulamayacağız.

Elli yıldan bu yana yargıya bu denli el atıldığı bir dönemi yaşamadık. Çok yazık ve çok acı. Bugünler eski bir yargıç olarak benim için yas ve utanç günleridir. Ülkem, ülkemdeki hukuk fakülteleri, hukukçular, özellikle de TBMM’deki hukukçular ve öğrencilerim adına bu denli utandığımı hiç mi hiç anımsamıyorum. İmdat çığlıklarını duyup değerlendirenler de ortalıkta yok. Komisyonun kabulüyle çoğunluk iktidarı, esasen güven bunalımı ve hastalığı çeken yargının ve onun bağımsızlığının tabutunu hazırlamış bulunuyor. İş TBMM’ye kaldı.

Muhalefetin direnişini göreceğiz. Ama umutsuzum. Yasama organı dilerim hastalığa çare bulur, tabuta son çiviyi çakmaz.”