Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Balyoz davasında yargılanıp beraat eden Çetin Doğan ve Engin Alan'ın da aralarında olduğu 6 ismin beraat kararının bozulmasını talep etti.
Başsavcılık gerekçe olarak Balyoz davasına konu olan ve 2003 yılında 1. Ordu Komutanlığı'nda gerçekleşen seminerde yapılan konuşmaları gösterdi. Seminerdeki ses kayıtlarına dayanarak beraat kararının bozulması istendi.
Dosya Yargıtay 16. Ceza Dairesi'ne gönderildi. Daire yerel mahkemenin beraat kararını bozarsa dosya bu sanıklar için yerel mahkemede tekrar görülecek.
Ne olmuştu?
Balyoz davası süreci, Taraf gazetesinin 20 Ocak 2010’da yayımlanmaya başlayan haber dizisiyle başladı. Gazete, “Fatih Camii bombalanacaktı” başlığıyla yayımladığı haberde, “Balyoz darbe planı” dosyasının içeriğini duyurdu. Aynı gün Taraf’ın birinci sayfasında “Kendi jetimizi düşürecektik” başlığıyla verilen ikinci haber de, yine planın içeriğine ilişkin ayrıntılar içeriyordu. 30 Ocak 2010'da, Mehmet Baransu, kendisine ulaştırılan dokümanları bir bavul içinde Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne teslim etti. Gözaltı ve tutuklama dalgası bu dokümanların ilk incelemelerinin ardından başladı. 5 yıl süren dava süreci, 31 Mart 2015'te sona erdi. Yeniden görülen Balyoz davasında mahkeme, eski 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan, eski Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek, emekli korgeneral ve MHP İstanbul Milletvekili Engin Alan ve Deniz Piyade Kurmay Albay Dursun Çiçek'in de aralarında bulunduğu 236 sanık hakkında beraat kararı verdi.
Söz konusu seminerde neler konuşuldu?
Selimiye Kışlası’nda 5-7 Mart 2003’te yapılan 1. Ordu Plan Semineri’nde “Balyoz Harekât Planı” ile “Oraj, Suga, Çarşaf, Sakal” eylem planlarının adı geçmiyor. Ancak yapılan ve kayda alınan konuşmaların bir bölümünde doğrudan hükümeti hedef alan ifadeler bulunuyor. 1. Ordu Kurmay Başkanı Süha Tanyeri, seminerin gündemini şu ifadelerle duyuruyor:
“Kuvvet Karargâhı'nda yapılacak değerlendirme toplantısında sunulacak ordu görüşünü belirtmek maksadıyla mart ayının ilk haftasında ordu karargâhında kolordu ve tugay komutanlıklarının katılımıyla bir toplantı icra edilecektir. Bu toplantıda yukarıda belirtilen ana esaslar çerçevesinde dış ve iç tehdide yönelik alınacak tedbirler, planlarda yapılacak tadilatla ilgili teklifler, iç ve dış tehdite müdahalede ihtiyaç duyulacak kuvvet miktarı görüşülecektir. Arz ederim.”
Tanyeri’nin gündemi duyuran bu sözlerinin ardından, 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan, seminerin açılışında şu ifadeleri kullanıyor:
“Bunun için de her şeyden önce, evet hükümetin ve meclisin kendisine çekidüzen verdirici, ben onu söyleyeceğim şeyde Genelkurmay Başkanı'na, Kuvvet Komutanı'na diyeceğim ki, siz meclisi ve hükümeti uyarıcı bu gidişe dur deyici bir ültimatom verin gerekirse. Gerekirse çağırın ‘Bu işin sonu boktur' işte sonunuz böyledir. Bu konuda gerekli tertip ve tedbirleri alın. Evvela ulusal birliğimizin, evvela inandırıcı bir milli mutabakat, buraya öyle yazmışım. Milli mutabakat hükümeti kurulması sureti ile halkın tasvip edeceği tarafsız bağımsız daha tek... Edeceği bu kadar gaile içinde ülkeyi daha sonra bütün bu gailelerden sonra seçime götürecek bir hükümetin kurulması en önemli birinci... Bu tabii, bu öngördüğümüz senaryonun içerisinde öngördüğüm bir çözüm tarzı hani bugün de gidip onu şu anda yapın diye gideceğim yok yanlış da anlamayın. Bizim yaptığımız tekliflerimiz vardır. O teklifleri de şimdi sizlerle paylaşmak istemem...”
Balyoz darbe planı ve altındaki Oraj, Suga, Çarşaf ve Sakal eylem planları ele alınmadıysa neden seminerin içeriği iddianamede nasıl delil olarak yer aldı?
İddianameye göre, darbe planı seminerde sınandı. Gündem iç ve dış tehdide ilişkin “senaryolar” olmasına karşın, seminerde gerçek kişi ve yerlerin adı veriliyor, hükümeti ve parlamentoyu hedef alan konuşmalar yapılıyor. Örneğin, konuşulan senaryolar içindeki kurgunun “günün gelişmeleriyle paralellikler taşıdığı” belirtiliyor. “Milli mutabakat hükümeti kurulmasını” telaffuz eden, “hükümete ve parlamentoya ültimatom verilmesinden” söz eden Çetin Doğan, “Bugün gidip de onu şu anda yapın diyeceğim yok, yanlış da anlamayın” diyor, ancak, “Bizim yaptığımız teklifler vardır. O teklifleri de şimdi sizlerle paylaşmak istemem” eklemesini yapıyor.
Doğan’ın, olası gelişmelere ilişkin senaryoları değil, birkaç ay önce iktidara gelmiş AKP’yi işaret eden güncel değerlendirmeleri için şu ifadeleri de dikkat çekiyor:
“Aslında günümüzdeki gelişmeleri dikkate aldığımız zaman birinci öncelikli ele almamız gereken iç tehdidi bu seminerde öne alıyoruz... İçinde yaşadığımız koşulları hepiniz biliyorsunuz. (…) Gelişmeler bir yönüyle bundan birkaç ay evvel öngördüğümüz senaryodan daha kötüsüne mi gidecek bilmiyorum. Öyle endişe verici bazı gelişmeler de var...
(…)
Arkadaşlar bu plan seminerini, plan çalışmasını kasıtlı olarak belli bir çerçeveye koyduğumuzu, günün şartlarımıza, günün konjonktürel gelişmelerine göre dikkatlerimizi nerelerde yoğunlaştırmamız gerektiğini ortaya koymak için yaptığımı herhalde hepiniz anlamışsınızdır. Yani buradaki Yunanistan meselesi tali bir meseledir. (…) Bunun için ben sizlere evvela iç güvenlik ve Kuzey Irak hakkında son gelişmeler ve buradaki yapılan çalışmalar sonucunda nelerin üzerinde daha fazla durmamız gerektiği konusundaki düşüncelerimi aktaracağım. (…) Gerçekten de şu anda ülkenin içinde bulunduğu durum bütün yurttaşlarımız tarafından endişeyle takip ediliyor.”