Gündem

Yargıdaki krizin nedeni; Danıştay'a tırpan

Yargıyı birbirine düşüren 862 beldeyle ilgili tartışmalarda, Danıştay'ın bu konudaki yetkilerinin tırpanlanması etkili oldu

27 Aralık 2008 02:00

Yargıyı birbirine düşüren, "nüfusu 2 binin altına düşen 862 beldenin kapatılmasına yönelik yasa" ile ilgili tartışmaların yaşanmasında, Danıştay'ın bu konudaki yetkilerinin tırpanlanmasının etkili olduğu anlaşıldı.

Nüfusu 2 binin altına düşen belediyelerin, seçime katılıp katılamayacağına yönelik yasayla ilgili görüş ayrılıkları, önceki gün yargıda karşılıklı suçlamalara neden oldu.

Danıştay'ın tepkisi

Bu tartışmanın yaşanmasında, nüfusu 2 binin altına düşen 862 beldeyi yerel seçimden önce kapatmak için yasa çıkaran hükümetin "Danıştay'ı devre dışı bırakmasının" da etkili olduğu ortaya çıktı.
Belediyeler Kanunu'nun yürürlükte bulunan 11. maddesine göre, nüfusu iki binin altına düşen beldeler, Danıştay'ın görüşü alındıktan sonra, İçişleri Bakanı'nın önerisi, Başbakan ve Cumhurbaşkanı'nın imza attığı müşterek kararname ile kapatılabiliyor. Ancak 22 Mart'ta yürürlüğe giren yeni yasada, beldeler için ayrı ayrı bu sürecin işletilmesine gerek görülmedi. Beldelerin, Danıştay'ın görüşü alınmadan, yasanın yürürlüğe girmesiyle toplu bir biçimde kapatılacağı düzenlendi. Yetkileri tırpanlanan Danıştay, devre dışı bırakıldığı yasayla ilgili görüşünü, 862 beldeden dava açanların seçime katılabilecekleri yönündeki tartışma yaratan kararıyla gösterdi. 

Anayasa Mahkemesi karıştı

Paksüt: Yanlış yapmadık

Alınan bilgiye göre, tartışmaların uzamasının yargıya zarar vereceğini düşünen ve kamuoyuna yeni bir açıklama yapmak istemeyen Paksüt, yakın çevresine şunları söyledi:
"Başkan'ın, açıklamayı tüm Anayasa Mahkemesi heyetinin görüşünü alarak yapması lazımdı. Başkan ya da başkanvekili, bir kararla ilgili açıklama yapabilir. Ama, bir yargı kurumu Anayasa'yı ihlal etmekle suçlanıyorsa, hepimizin görüşü alınmalıydı.
11 asıl, 4 yedek, toplam 15 üye var. Açıklama yapılınca, 'Bu üyelerin hepsi bu şekilde düşünüyor' gibi algılanıyor. Bu durumda, aynı görüşte olmayanlar elbette görüşünü açıklar. Bugüne kadar Anayasa Mahkemesi, bütün önemli açıklamalarını heyet görüşüyle yaptı. Ya biz onları ya da onlar bizi ikna etmeliydi. Yanlış yaptığımızı düşünmüyorum."