Ergenekon Davasının tutuklu sanığı Yarbay Mustafa Dönmez, Azerbaycan'da trafik kazası geçiren 21 yaşındaki oğlunun ölüm haberini duruşma salonunda aldı. Gözyaşlarına boğulan Dönmez'i diğer sanıklar teselli etmeye çalıştı.
İstanbul- Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal ile emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün de aralarında bulunduğu 65'i tutuklu 274 sanıklı ''Ergenekon'' davasının 223'üncü duruşması başladı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salonda görülen duruşmaya, CHP İzmir Milletvekili gazeteci Mustafa Balbay, eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin ile gazeteci Tuncay Özkan'ın da aralarında bulunduğu 15 tutuklu sanık katıldı.
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, Doğu Perinçek ve Sedat Peker'in de aralarında bulunduğu 50 tutuklu sanığın gelmediği duruşmada, bu davadan tutuksuz yargılanan ''Odatv''davasının tutuklu sanığı Yalçın Küçük de hazır bulundu.
Adı Abdülvahit Özkaya olan tutuksuz bir sanığın, ''Kuvayı Milleye Derneği'nde ele geçirilen bir istihbarat notu üzerindeki el yazısının kendisine ait olması'' nedeniyle, Ergenekon örgütüne bilerek ve isteyerek yardım ettiği'' iddiasıyla yargılandığı bir dava dosyasının, bu dava dosyasıyla birleştirildiği görüldü. Ergenekon davası kapsamında yargılanan sanık sayısı böylece 274'e çıktı.
CHP Grup Başkan Vekili ve İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi ile CHP İstanbul Milletvekilleri Celal Dinçer, Ali Özgündüz ve Mevlüt Aslanoğlu'nun da duruşmayı izlemek için salona girdikleri görüldü. Milletvekilleri, tutuklu sanıklardan CHP Milletvekili Mustafa Balbay ile bir süre görüştü.
Duruşma salonunda acı haber
Duruşma başlamadan önce duruşma salonuna alınan sanıkların arasında bulunan tutuklu Yarbay Mustafa Dönmez'e, staj için Azerbaycan'a gittiği öğrenilen 21 yaşındaki oğlu Alp Kaan Dönmez'in, trafik kazasında hayatını kaybettiği haberi verildi.
Tutuklu sanıklardan Tuncay Özkan, sanıklar Mustafa Balbay ve Sevgi Erenerol ile birlikte yanına gittiği Dönmez'e, oğlu Alp Kaan Dönmez'in trafik kazasında hayatını kaybettiğini söyledi. Haberi alan baba Dönmez, gözyaşı akıtırken, çevresindeki Balbay, Özkan ve Erenerol tarafından teselli edildi. Yarbay Dönmez, duruşma salonundan çıkarıldı.
Bu arada Dönmez'in, oğlunun ölümü nedeniyle mahkemeden yol hariç 2 gün izin aldığı ve bugün Bandırma'da ikindi namazına müteakip kıldırılacak cenaze namazına katılacağı öğrenildi.
Makine mühendisi olduğu ve Azarbeycan'a staj için gittiği belirtilen Alp Kaan Dönmez'in, karşıdan karşıya geçerken bir arabanın çarpması sonucu yaşamını yitirdiği kaydediliyor. Kaan'ın cenazesinin Cumartesi akşamı uçakla Türkiye'ye getirildiği ve babası Mustafa Dönmez'in katılabilmesi için cenaze töreninin bugüne ertelendiği bilgisi de alındı.
Mustafa Dönmez'in olanlardan habersiz bir şekilde, duruşmaya öğleden sonra katılacağını bildirdiği ve ancak mahkemenin, huzurda dinlenilecek tanığın kendisiyle ilgili beyanları olduğu gerekçesiyle Dönmez'i, sabah oturumuna çağırdığı da ifade edildi.
Cezaevine götürülen Dönmez'in gerekli işlemlerin tamamlanmasının ardından feribotla Bandırma'ya götürüleceği de öğrenildi.
CHP milletvekilleriyle salon tartışması
Başlayan 223'üncü duruşmada, daha önce dinlenilmesine karar verilen tanıklardan M.A'nın dinlenilmesine geçildi.
Tanık M.A'nın, hayatının tehlikeye gireceği gerekçesiyle seyircisiz dinlenilme talebi üzerine duruşmadaki, milletvekillerinin de aralarında olduğu seyirciler, duruşma salonundan çıkarıldı.
CHP Grup Başkan Vekili Mehmet Akif Hamzaçebi, salondan çıkarılmalarının yasalara aykırı olduğunu ve yasama temsilcilerinin salondan çıkarılmaması gerektiğini belirterek, mahkeme heyeti başkanı Hüseyin Özese ile bir süre tartıştı. Hamzaçebi başkan Özese'ye, ''Lütfen kuvvetler ayrılığı ilkesine saygılı olun'' dedi.
Başkan Özese de, mahkemenin seyircisiz tanık dinlenilmesi ara kararı verdiğini kaydederek, milletvekillerinin taraf olmadıklarını ve seyircilerle birlikte salondan çıkmaları gerektiğini söyledi
Milletvekillerinin de olduğu seyircilerin salondan çıkarılmasının ardından tanık M.A'nın, kimlik ve iş bilgilerinin saklı tutulması kaydıyla anlatımına geçildi.
Salih Kurt'un ifadesi
Duruşmada ifade veren tanık Salih Kurt, 1997 yılında Akçaabat İlçe Jandarma Komutanlığı'nda istihbarat ve teknoloji elemanı olarak görev yaptığını belirterek, davanın tutuklu sanıklarından emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün, Giresun Jandarma Bölge Komutanı olduğu sırada denetim için Akçaabat Jandarma İlçe Komutanlığı'na geldiğini ve yanında bir ajandayla zarf bulunduğunu söyledi.
Küçük'ün karakoldan ayrılıp aracına binerek Trabzon'a doğru yola koyulduğunu ve yanında getirdiği zarfı orada unuttuğunu anlatan Kurt, ''Orada bulunan Nebi Uyar ve Hüseyin astsubay zarfın kime ait olduğunu bilmedikleri için açıp baktılar. İçinde kriptolu bir yazı olduğunu görünce kripto astsubayına çözmesi için verdiler. Sonradan öğrendim ki içinde PKK lideri Öcalan ile ilgili istihbarat içeren bilgiler varmış'' dedi.
'Kriptolu zarfı başbakanlığa götürdüm'
Zarfın fotokopisinin çekildiğini ve aslının 3 saat sonra karakola geri gelen Veli Küçük'e verildiğini aktaran Kurt, ''Ertesi gün bana bu zarfı verdiler ve başbakanlığa götürmemi istediler. Ben de götürdüm, Başbakanlık'ta benimle Teftiş Denetleme Kurulu Başkan Vekili Osman Nuri Oduncu görüştü'' ifadelerini kullandı.
Söz konusu olaydan ailesine bile bahsetmediğini ve olaydan 3 yıl sonra da vatani görevini yerine getirmek için askere gittiğini anlatan tanık Kurt, İstanbul Harp Okulu'nda yaptığı askerlik süresince 3 kez işkenceye maruz kaldığını ve son işkencede okulun matbaasına elleri ve ayakları kelepçeli olarak götürüldüğünü ileri sürdü.
Tanık Salih Kurt, işkence gördüğü sırada odada Veli Küçük'ün de olduğunu belirterek, ''Sırtıma neşter gibi bir aletle kesikler açtılar. Sırtımdaki yaralara puro ya da sigara basıp tuz döktüler. Bana sürekli zarfı soruyorlardı. Ben de yemin ettiğim için inkar ettim. Bayılmışım, gözlerimi açtığımda yatağımdaydım'' ifadelerini kullandı.
GATA'ya sevk edildiğini de belirten Kurt, burada 7 gün yoğun bakımda yattığını, bu sırada kendisine ''psikolojisi bozuk'' raporu versin diye psikiyatri başkanına baskı yapıldığını ve GATA'dan dilekçesini geri çekmesi karşılığında serbest bırakıldığını da iddia etti. Tanık Kurt, duruşmada sanık avukatları ile Mahkeme Heyeti Başkanı Hüseyin Özese'nin sorularını da yanıtladı. Duruşma, yarına ertelendi.