Gündem

Yandaş basın ve ekonomi

TÜİK’in son araştırmasında Türkiye’deki yoksulluğun boyutu ortaya çıktı. 'Yandaş medya' bu araştırmanın sonuçlarıyla ilgili tek bir haber veya yorum ya

02 Mart 2011 02:00

T24 - TÜİK’in son araştırmasında Türkiye’deki yoksulluğun boyutu ortaya çıktı. 'Yandaş medya' bu araştırmanın sonuçlarıyla ilgili tek bir haber veya yorum yapmadı. Hürriyet yazarı Mehmet Y. Yılmaz “Devletin istatistik kurumunun yaptığı bu araştırma, dün Sabah, Zaman, Yeni Şafak, Akit’ten oluşan yandaş medyada satır yer bulamadı. Yandaş medya belli ki Başbakan’ın canını sıkacak haberlerin yayımlanmaması konusunda sıkı bir tembih almış" dedi.

Mehmet Yılmaz'ın Hürriyet gazetesinde "Bu tabloda seçim kazanılmaz" başlığıyla yayımlanan (2 Mart 2011) yazısı şöyle: 


Bu tabloda seçim kazanılmaz

Türkiye İstatistik Kurumu, “Gelir ve Yaşam Koşulları” araştırması yayımlandı.
Ortaya çıkıyor ki “teğet geçen” 2009 yılındaki ekonomik kriz, zenginlerin işine yaramış, fakirleri daha da fakir hale getirmiş.
En fakir yüzde onluk kesimin kullanılabilir gelirden payı yüzde 2.1’e gerilemiş. En zengin yüzde 10’luk kesimin payı ise yüzde 30.9’dan, yüzde 32.2’ye yükselmiş bulunuyor.
Gelir dağılımının AKP hükümeti döneminde giderek daha da bozulduğunu gösteren birsonuç bu. En zengin ile en fakir arasındaki gelir farkı 8.5 kata ulaşmış bulunuyor.Kentlerdeki yoksul sayısı yüzde 5.8 artmış, kırsal kesimde bu artış yüzde 9.
TÜİK’in tespitlerine göre 12 milyon kişi yoksulluk sınırında yaşıyor. 10 milyon kişi yoksulluk sınırının altında! Nüfusun neredeyse üçte biri bu!
Nüfusun yüzde 60.5’i eti sofrasında ayda yılda bir görüyor.
Nüfusun yüzde 59.3’ü borçlu. Nüfusun yüzde 43.9’u yeni giysi alamıyor. Nüfusun yüzde62.5’i beklenmeyen bir gider ile karşılaştığında bunu karşılama gücüne sahip değil. Yüzde37.8’i ısınma ihtiyacını yeterince karşılayamıyor.
Ve bu tabloyu yaratan hükümet seçimlerde yüzde 50 oy alabileceğini hesaplıyor!
Başbakan’ın durduk yerde gerilimler yaratmasının nedeni de bu tabloda yatıyor.
Amaç belli: Halkın dikkatini başka yere çekmek, bir tür “maymuna bak” numarasıyla ilgiyi asıl mevzunun dışına çekmek.
Muhalefet partileri de onun bu tuzağına kolayca düşüyor, siyaset bir laf cambazlığındanibaret hale geliyor, asıl mesele neredeyse hiç konuşulamıyor.
Bir de “yandaş medya” notu: Devletin istatistik kurumunun yaptığı bu araştırma, dün Sabah, Zaman, Yeni Şafak, Akit’ten oluşan yandaş medyada satır yer bulamadı.
Yandaş medya belli ki Başbakan’ın canını sıkacak haberlerin yayımlanmaması konusunda sıkı bir tembih almış.
Hükümetin, bütün medyayı tek ses haline getirme çabasının nedeni böylece daha iyiortaya çıkıyor.


Bu iğne de kendimize

Yandaş medyanın durumundan söz edip, iğneyi kendimize batırmadan olmaz.
TÜİK’in açıkladığı bu veriler bir sürpriz olmamalı.
Anadolu’nun küçük kentlerinde ve kasabalarında, İstanbul’un kalabalık kenar semtlerindeşöyle bir tur atmakla bile kolayca görülebilecek gerçeği, gazeteciler de görebilirlerdi.
Ama uzunca bir süredir gazetelerimizin ekonomi sayfaları halkla ilişkiler şirketlerinin bültenleri gibi yayımlanıyor.
Kimler hangi fırsatlardan yararlanıp, nasıl işler yapmışlar, nasıl paralar kazanılmış bunu öğrenebiliyoruz.
Kimler kârını nasıl yükseltmiş, bunu da biliyoruz.
İhracat nasıl artmış, ithalat ne olmuş, okuyoruz. Bakanların gelecekle ilgili ümit vaat eden konuşmalarını da!
Ama gerçek hayatta neler oluyor, esnafın durumu nedir, memurlar, işçiler nasıl yaşayabiliyorlar, bunu pek göremiyoruz.
Yanlış anlaşılmasın, öteki haberlerin verilmesine karşı değilim elbette.
Gazetelerin görevi iyi giden şeyler varsa onları da yazmaktır ama kötü gidenler konusunda da gözlerini yummamaktır.
Gazetelerin ekonomi sayfalarını yöneten arkadaşların önemli bölümünü tanıyorum. Dürüstlüklerinden kuşku duymayacağım, çalışkan ve iyi gazeteciler.
Ama belli ki hükümetin basın üzerinde yarattığı baskı onları da olumsuz etkiliyor.
Bunun için eleştirebilir miyim? Biraz haksızlık yapmayı da göze alırsam, evet.
Artık sokağın sesini dinlemekte ve yansıtmakta da yarar var, bizim işimiz budur.