TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Türkiye'nin krizi geç algıladığını ve tedbirleri de geç aldığını belirterek, 'Ekimde bu kararlar alınsaydı, istihdam bu kadar etkilenmezdi' dedi. İstihdamın tehditle korunamayacağını da söyleyen Yalçındağ, güven ortamı sağlanmadıkça işsizliğin artacağını söyledi.
Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, hükümetin açıkladığı son kriz paketinin doğru olduğunu ancak bu konuda geç kalındığını söyledi.
"Paket ekim ayında açıklansaydı istihdamda bu kadar sorun yaşanmazdı" diyen Yalçındağ, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın işçi çıkaran işadamlarına yönelik söylediği "Bu işadamlarını takip ediyoruz" açıklamasını ise "İstihdam tehditle korunmaz. Hiçbir işadamı işçisini çıkarmak istemez" sözleriyle yanıtladı.
İşsizliğin giderilmesinin tek yolunun güven sağlanması olduğunu dile getiren Yalçındağ, "Maliye Bakanı'ndan duyduğuma göre, yeni bir paket de geliyor. Ama zamanlama gecikti. IMF anlaşması çok önemli. Tabii ki felaket senaryosu yazmak istemiyorum ama beklenti yönetimi önemli" dedi.
Son paket doğru ama geç
İngiltere'de 2 Nisan'da yapılacak G20 zirvesi'nden önce Londra'da Confederation of British Industry'nin (CBI) ev sahipliğinde gerçekleşen G-20 İş Zirvesi'nde, Türk özel sektörünü temsil eden Yalçındağ, toplantı izlenimleri ile Türkiye ekonomisine dair görüşlerini anlattığı bir sohbet toplantısı düzenledi. TÜSİAD olarak krizin başından beri soğuyan ekonominin çarklarını yeniden döndürmenin zor olduğunu anlatmaya çalıştıklarını ifade eden Yalçındağ, "Son paket doğru ama bu eylülden beri konuşuluyordu. Biz bunu ekimde de yapabilirdik. Otomotivde, beyaz ve elektronik eşyada ÖTV indirimi ekimde de yapılabilirdi. KKDF'de (Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu) indirim aylardır konuşuluyor. Çok daha önce yapılabilirdi. Benim gördüğüm, hükümet krizi hafife aldı. Önlemler erken alınsaydı işsizlik tavana vurmazdı" dedi.
İstihdamda bu kadar kayıp olmayabilirdi
Krizin hafife alınma nedenini ise "Çünkü biz 2001'de bir kriz yaşamıştık. Bağışıklık sistemimiz olduğu için daha rahat atlatacağımızı düşündük" diye açıklayan Yalçındağ, sözlerine şöyle devam etti: "Bu düşünce bizi bugünlere getirdi. Önlemleri daha önce yapabilseydik, bu krizi daha kolay atlatabilir, bu kadar istihdam kaybına neden olmayabilirdik. Başından beri soğuyan çarklarını ekonominin yeniden döndürmek gerekiyor. İç tüketim daralınca üretim olmuyor, üretim olmayınca işten çıkarma oluyor ve iç tüketim daha da daralıyor. Beklenti yönetimi de çok önemli."
Başbakan Erdoğan'ın geçen hafta yaptığı bir mitingte iş dünyasına yönelik olarak sarfettiği, "İşçi çıkarmayın, hesap sorarız" sözlerini de değerlendiren Yalçındağ, bu yöntemin istihdama katkısı olmayacağını ifade etti. Yalçındağ, Başbakan'ın sözlerini şöyle yorumladı: "İşadamlarının işçi çıkarmak konusunda nasıl davranacakları, tehdit ile olacak şey değil. Hiçbir işadamı yetişmiş elemanını kaybetmek istemez. Vicdani olarak da bir insanın istediği, öncelikle işçi çıkarma yönünde olmaz. Ama imkanları daralıyorsa ne yapabilir? Üretim yoksa ne yapsın? İşveren ancak kaçınılmaz noktaya gelince işçi çıkarmayı gündemine alır."
Tüketimi artıracak adımlara devam edilmeli
Seçim sonrasında iç tüketimi yeniden canlandırmanın kolay olmayacağını dile getiren Yalçındağ, ihracat için krizden daha az etkilenen pazarlara gidilebileceğini, ayrıca tüketimi artıracak, ekonomiyi canlandıracak adımların devamı etmesinin zorunlu olduğunu vurguladı. Yalçındağ, "Çünkü, hükümetin aldığı son önlemlerin olumlu etkisi olduğu görülüyor ama bunun devamı da önemli" dedi.
Yalçındağ, krizin yönetilmesinde beklenti yönetiminin önemli olduğunu da dile getirdi. Hükümetin çıkardığı Ar-Ge Teşvik Yasası'nı örnek veren Yalçındağ, bu yasayı 1.5 yıldan bu yana istediklerini hatırlattı ve "Hükümet bu konuda adım attığında zaten ekonomi daralmaya başlamıştı. Eğer zamanında çıkarılsaydı, dünyada para bolluğu da varken Türkiye daha çok yatırım çekerdi. Kötümser görünmek istemiyorum ama bazı önlemlerin zamanında alınması gerektiğini de söylemek gerek" diye konuştu.
Vergi denetiminin bağımsızlığının önemi anlaşıldı
Arzuhan Doğan Yalçındağ, IMF'nin anlaşma yapmak için şart koştuğu vergi denetiminin bağımsızlaşması konusunun ne derece önemli olduğunun, Doğan Yayın Holding'e (DYH) kesilen cezayla ortaya çıktığını vurguladı. Bugün bir tek vergi uzmanının dahi bu raporun adilane olduğunu söyleyemediğini hatırlatan Yalçındağ, şunları söyledi: "Hepimiz bu haksızlıklara üzülüyoruz. Grubum diye söylemiyorum. TÜSİAD Başkanı olarak da söyleyebilirim ki, kesilen cezaya, rapora adilane bir diyemem. İşadamları neredeyse ekonomi kötü demeye korkuyor. Bırakın tehdit etmeyi, tespit etmeye korkuyorlar. Çünkü verginin denetimi Türkiye'de siyasallaşmış durumda. Onun için her gittiğim yerde de örneğini görüyorum. Türkiye'de her siyasi dönemde kadrolaşma olmuştur. Ama demokrasi dediğimiz aslında verdiğimiz oyun verdiğimiz güce bir güvenidir. Esas olan onun hakkaniyetle kullanılmasıdır. Türkiye uzun süre koalisyonlarla yaşadıktan sonra şimdi geçtiğimiz yedi sekiz senedir de tek partili bir dönem yaşıyor ve güçlü bir siyasi otorite ile karşı karşıya. Aslolan, bu emanetin hakkaniyetle, bir güç gösterisi yapmadan kullanılmasıdır. 2003'te TÜSİAD'ın hazırladığı bir raporda vergi denetiminin neden özerk olması gerektiğini zaten anlatmışız."