Odatv davasının İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmasına, Yalçın Küçük'ün ifadeleri damgasını vurdu. Ertuğrul Özkök'ün kendisi hakkındaki "Bu çılgın adamı sevmeye başladım" sözlerini hatırlatan Küçük, "Beni erkeklere de sevdirmeye başladınız" dedi.
Gazeteciler Soner Yalçın, Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan ile Yalçın Küçük'ün de aralarında bulunduğu 5'i tutuklu 13 kişinin yargılandığı Odatv davasının 13. duruşması başladı.
İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nın büyük salonunda yapılan duruşmaya, tutuklu sanıklar eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, gazeteciler Soner Yalçın, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan ile Yalçın Küçük katıldı. Tutuksuz yargılanan Nedim Şener, Ahmet Şık, Muhammet Sait Çakır, İklim Ayfer Kaleli, Ahmet Mümtaz İdil, Şükrü Doğan Yurdakul, Müyesser Yıldız ile Coşkun Musluk da duruşmada hazır bulundu.
Duruşmaya, CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, milletvekilleri Oktay Ekşi, Haluk İyidoğan ve Celal Dinçer ile partinin İstanbul il yöneticileri, gazeteciler Ahmet Hakan, Ayşenur Arslan ve Uğur Dündar ile sanatçılar Tarık Akan, Bedri Baykam ve Orhan Alkaya da izleyici olarak katıldı.
'Bizi 3 gün yargılayın, verin cezamızı, suçumuz yok'
Odatv davasının bugün görülen duruşmasına Yalçın Küçük'ün savunmaları damgasını vurdu.
Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci TÜBİTAK raporunun mahkemeye geldiğini belirterek rapora karşı beyanları almak üzere sanıklara söz hakkı verdi. İlk olarak konuşan tutuklu sanık Yalçın Küçük, "Mamak'ta, Silivri'de, DGM'de yargılandım, hapis yattım. Çok şükür yatmadığım cezaevi kalmadı. Siz bizi suçsuz olarak yargılıyorsunuz. Bizi 3 gün yargılayın. Verin cezamızı. Bizim suçumuz yok" dedi.
'Bir tek beni ben yönetemiyorum'
Ellerindeki kağıtları mahkeme heyetine gösteren Küçük,"Bunları görüyor musunuz? Bunlar sizin iddianameniz. Ergenekon'u, PKK'yı, Odatv'yi ben yönetiyorum. Beni hafife almayın. Öcalan'ı da ben yönetiyorum. Bir tek beni, ben yönetemiyorum" dedi.
'Genelkurmay Başkanı tutuksuz yargılanmalı'
Odatv ve Ergenekon davasına dikkat çeken Küçük, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un tutuksuz yargılanması gerektiğini belirtti. Küçük, "Toplamışlar bütün subayları. Hepimiz içerdeyiz. Siz nasıl düşünüyorsunuz, bunu bilemeyiz" diye konuştu.
'Beni erkeklere de sevdirmeye başladınız'
Gazeteci Ahmet Hakan'ın "Yalçın Küçük'ün bu davada birinci adam olduğunu bana inandıramazsınız", Ertuğrul Özkök'ün ise "Bu çılgın adamı sevmeye başladım" dediğini belirten Küçük, "Beni erkeklere de sevdirmeye başladınız" diye konuştu.
'Türk kavminin ilk öğretmeniyim'
İfadesinde PKK lideri Abdullah Öcalan'la ilgili de Küçük, "Abdullah Öcalan demiş ki, 'Yalçın Küçük'ün her sözünü duyduğum zaman şimşekler çakıyor'. Siz de çakmıyor mu? Sizi tenzih ediyorum. Kimin ne zaman tutuklanıp tahliye edileceğine merkezi bir planlama ile karar verileceğine inanıyorum. Siz ise kendiniz karar vereceğinizi düşünüyorsunuz. Ama sizi tenzih ederim. Karar vicdandır. Beni nasıl tutuklu tutuyorsunuz? Savcı bey bir kez okuyun iddianameyi. Bu iddianame de Abdullah Öcalan'ı, PKK'yı yönettiğim söyleniyor. Bunu ciddiye alamazsınız. Bu Türk kavminin ilk öğretmeniyim ben, beni çıkartın" ifadelerini kullandı.
Kalemlerini bıraktılar
CHP milletvekilleri, gazeteciler ve sanatçıların da aralarında bulunduğu bir grup, duruşmadan önce adliyenin önünde toplanarak, "kalem bırakma" eylemi yaparak, sanıkların serbest bırakılmasını istedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, CHP milletvekilleri Oktay Ekşi, Haluk İyidoğan ve Celal Dinçer, partinin İstanbul il yöneticileri, gazeteciler Ahmet Hakan, Uğur Dündar ve Ayşenur Arslan, sanatçılar Tarık Akan, Bedri Baykam ve Orhan Alkaya'nın da aralarında bulunduğu gruptakiler, tutuklu gazetecilerin fotoğraflarının olduğu dövizleri yere bırakarak, "Zindanlar boşaltılsın, gazetecilere özgürlük" pankartı açtı.
Burada bir açıklama yapan gazeteci Ayşenur Arslan, "Medya Mahallesi'nin ablası olduğum için benim konuşmam istendi. Bu da bana bir aile olduğumuzu, daha doğrusu olmak zorunda olduğumuzu hatırlattı. Biz gazeteciler, bu pankartın arkasında fotoğraflarımızda, yerde olmamalıyız. Siz kameraman ve muhabir arkadaşlarımızın yanında olmalıyız. Gazeteci olarak durmamız gereken yer o" diye konuştu.
Cezaevlerinde tutuklu olarak yıllardır ceza çeken arkadaşlarının durumunu anlatabilmek için geldiklerini ve aslında durumun çok net olduğunu belirten Arslan, davada bazı sanıkların tahliye edilmesini beklediklerini ifade etti.
Arslan, "Umarım bugün arkadaşlarımızın bir bölümünü almak için yine Silivri'de olacağız. Yine hoplayıp zıplayacağız. Sonra içerde kalanları almak için burada buluşacağız. Yine Silivri'ye gideceğiz. Soner içerde benim için değil, bizim için yatıyor. Ben konuşmayayım diye yatıyor. Barış Terkoğlu sizin için yatıyor. Siz konuşamayın diye yatıyor. Bunu bilmek, gazeteciliğimizi bilmek ve gazeteciliğimizi sonuna kadar savunmak için buradayız" şeklinde konuştu.
Gazeteciler, açıklamanın ardından ellerindeki kalemleri, yerde bulunan pankartın üzerine bırakarak, gazetecilerin tutuklu olmasını alkış tutarak protesto etti.
'Adalet ambalajına sarılmış mahkemeler'
Duruşmaya verilen kısa arada ise, CHP'liler davaya ilişkin basın açıklaması yaptı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, Türkiye'de yurtseverlerin, aydınların, özgür düşünen herkesin herhangi bir şekilde komploya kurban gittiğini söyledi. Tezcan, "32 yıl sonra bile 12 Eylül mantığının ağırlaştırılmış bir şekilde devam ettiği günleri yaşıyoruz. Kurgulanmış mahkemelerde kurgulanmış davalar da Türkiye'nin aydınları peşinen mahkum edilmiş durumda. Türkiye'de adalet ambalajı içine sarılmış ama gerçekte adaletin temsilcisi olamamış mahkemeler tarafından, devlet terörünün fiilen uygulandığı günleri yaşıyoruz" dedi.