TRT’nin yeni dizisi “Ayrılık”, İsrail ile gerilen ilişkilere yeni bir halka ekledi. Hürriyet gazetesi köşeyazarı Mehmet Y. Yılmaz, bugünkü (16.10.2009) tarihli yazısında 'Ayrılık' dizisinin özellikle devlet televizyonunda yayımlanıyor olmasının doğru bir tutum olmadığını yazdı. Yılmaz gelişmeleri, ' 'Hükümete ve TRT’ye hâkim olan zihniyet, kafasının gerisindeki Yahudi düşmanlığından hâlâ kurtulamamış" diye yorumladı.
İşte Yılmaz'ın yazısından bazı bölümler:
TRT’nin yeni dizisi “Ayrılık”, İsrail ile gerilen ilişkilere yeni bir halka ekledi. İsrail, devlet televizyonunda yayımlanan bu dizi ile “provokasyon” yapıldığını ileri sürüyor.
Ancak İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın Türk maslahatgüzarı bakanlığa çağırmış olması ve Dışişleri Bakanı Lieberman’ın ağır açıklaması, dizinin İsrail açısından bir tür “Gece Yarısı Ekspresi” gibi algılandığını ortaya koyuyor.
Dizi özel bir kanalda yayımlanmış olsa, söylenecek şey belliydi: Bizde özel televizyonlar istedikleri filmi yayımlayabilir, biz karışamayız!
Nitekim geçmişte Gece Yarısı Ekspresi’nin yabancı televizyonlarda yayımlanmasına gösterdiğimiz tepkiler böyle karşılanmıştı.
Sorun, dizinin devletin televizyonunda yayımlanıyor olması.
Ve bu doğru bir tutum değil.
TRT, İsrail’in Gazze’de yaptıkları ile ilgili bir belgesel yapmış olsa anlaşılabilir bir durumdu.
Gerçek haber görüntülerine kimin ne itirazı olabilir ve itiraz edilse bile bunu savunmak son derece kolaydır.
Ama bu yapılanın savunulması son derece zor.
Hükümet, Orta Doğu’da etkin olmak ile İsrail’i dışlamayı birbirine karıştırıyor.
İsrail ile iyi ilişkileri olan bir Türkiye, bölge barışına daha çok katkı sağlayabilirdi, bunu unutuyor.
Çünkü belli ki hükümete ve TRT’ye hâkim olan zihniyet, kafasının gerisindeki Yahudi düşmanlığından hâlâ kurtulamamış.
..........
Gömlek çıktı, kafa aynı kalmış!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anadolu Kartalı tatbikatının uluslararası bölümünün ertelenerek İsrail’in devre dışı bırakılması kararı ile ilgili olarak şunu söyledi:
“Siyasi bir anlam ve sonuç çıkarmak doğru değil.”
Zaten Dışişleri Bakanlığı da İsrail’in çok tepki gösterdiği bu olay için başından beri aynı şeyi söylüyor.
Ama bakın Başbakan bu sözleri söylediği konuşmasında neler dedi:
“Şu sıralar bölgede göz önünde bulundurmamız gereken birtakım diplomatik hassasiyetler var. Bu aslında diplomatik hassasiyetlerin göz önüne alınmasıyla gelen bir ertelemedir. Biz erteleme kararı aldığımızda halkımızın vicdanını göz önüne aldık. Çünkü halkım İsrail’in katılmasını istemiyordu.”
Aynı açıklama içinde birbirini tekzip eden iki durum var.
Birinde “siyasi anlam ve sonuç çıkarmayın” diyor, ötekinde “diplomatik hassasiyetlerden” ve “halkımızın istemediğinden” söz ediyor.
Başbakan’ın siyaset yapmaktan neyi anladığını gerçekten merak ettim.
Çünkü gerekçe bu ise, bu açıkça siyasi bir karardır ve hem bu kararı alıp hem de “siyasi değildir” demek, herkesi aptal zannetmekten başka bir anlam ifade etmez.
Öte yandan aynı gün yaklaşık aynı saatlerde Başbakan’ın danışmanlarından Ömer Çelik de NTV’nin konuğuydu.
Çelik de kararın siyasi olmadığını söyledi ve sonra bunun kanıtı olarak İsrail’in de katılacağı Akdeniz’deki NATO tatbikatının yapılacağını belirtti.
Tuhaf bir durum: Halkımızın hassasiyetleri nedeniyle İsrail ile tatbikat yapmak istemiyoruz ama çok yakında yine İsrail ile bir başka tatbikat içinde yer alacağız.
Dış politikada böyle zikzaklar hayra alamet değildir ve iki şeye işaret eder:
1 - Hükümetin iç tutarlılığı olan bir dış politikası yok.
2 - “Milli görüş gömleği” çıkmış ama kafası yerli yerinde duruyor!