Hasan Cemal
(Milliyet, 31 Temmuz 2012)
Gül de aday olabilir mi Çankaya’ya? Cumhurbaşkanı Gül’ün uzun yıllardır başdanışman olarak birlikte çalıştığı, yılların gazetecisi Ahmet Sever bu soruyu “Pekala olabilir” diye yanıtlıyor.
İki yıl sonra Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Ama bu kez Çankaya’nın yeni sahibi halkın oyuyla seçilecek.
Başbakan Erdoğan’ın adaylığına kesin gözüyle bakılıyor. Ak Parti liderinin zaten bütün oyun planını 2014’le 2023 üzerine kurduğu artık sır değil..
Yüzde 50’nin üzerinde bir oyla ilk turda beş yıllığına seçilmek ve ikinci beş yıllık dönemi de kazanıp Cumhuriyet’in 100. yıldönümünde ‘Cumhuriyet tarihinin en büyüğü olarak’ bayrağı zirveye dikmek...
Tüm hesapları bu hedefe dönük.
Tayyip Erdoğan’ın bu hesapları bozulabilir mi?
Siyaset fazla uzun vadeli planlara müsait bir alan değildir.
Hele Türkiye gibi siyaseten çabuk değişebilen, umulmadık virajlar alabilen bir ülkede, 5’er yıllık, 10’ar yıllık oyun planları kurmak ve uygulamak hiç de kolay olmaz.
Ama bugün konum bu değil.
Güncelleşen soru şöyle:
Gül’le Erdoğan kapışabilir mi?
Bir başka deyişle:
Gül de aday olabilir mi Çankaya’ya?
Cumhurbaşkanı Gül’ün uzun yıllardır başdanışman olarak birlikte çalıştığı, yılların gazetecisi Ahmet Sever bu soruyu “Pekala olabilir” diye yanıtlıyor.
Ahmet Sever, dün Vatan’ın sürmanşetinde çıkan Ruşen Çakır’ın anlamlı söyleşisinde, Cumhurbaşkanı Gül’ün yaşadığı rahatsızlığı olanca açıklığıyla belirtmiş:
“Sayın Cumhurbaşkanı’nı çok rahatsız eden gelişmeler oldu. Kendisi dışarıya yansıtmadı ama yeniden aday olmasını engellemeye yönelik bir yasak konulması kendisini gerçekten üzdü ve kırdı.
Öyle ki Anayasa Mahkemesi bu yasağın anayasaya aykırı olduğu yolunda karar almasına rağmen bazı kişiler buna bile karşı çıkıp mahkemenin kararını anayasaya aykırı ilan edebildiler.
Cumhurbaşkanı, sayın Başbakan ile bir çatışma, çekişme görüntüsü vermemeye özen gösterdi, hâlâ gösteriyor.
Ama aynı özeni partinin bazı önemli isimlerinin göstermemesi ve uluorta konuşmaları gerçekten hoş olmadı.
Bu benim kişisel görüşüm:
Anayasa Mahkemesi bu kararı vermiş, pekala aday da olabilir, niye olmasın?
Sonuçta karar kendisinin. Belki şimdi bana kızacak bunu bu şekilde ifade ettim diye... Ama şimdiden ‘Gül artık kenara çekilecek’ havasının yayılması çok büyük haksızlık. Partinin kuruluşunda kilit rol oynamış, başbakanlık, sonra dışişleri bakanlığı ve başbakan yardımcılığı yapmış bir kişi hakkında bu kadar özensiz davranılması burukluk yaratıyor.”
Ahmet Sever, Cumhurbaşkanı Gül’ün başdanışmanı böyle diyor.
Bu sözlere Erdoğan’la kurmayları ne kadar kulak verecek?
Bilemiyorum.
Yıllardır Gül’le Erdoğan arasında bir çatlak yaratmak ve o çatlağı derinleştirmek için bazı çevreler yoğun mesai harcadı. Ama her iki taraf da buna fırsat vermedi.
Özellikle Cumhurbaşkanı Gül ilkeli ve özenli davrandı.
Bir yandan demokratikleşme hamlelerinin ileriye gitmesinde, öbür yandan ‘askeri vesayet’in çözülmesinde son derece kritik roller oynadı ve Başbakan Erdoğan’ın bu açılardan siyasal irade oluşturmasına da sürekli destek oldu.
Askerle Ak Parti arasındaki ilişkilerin olağanüstü gerilimli olduğu 2003, 2004, 2007, 2008 gibi yıllar eğer kazasız belasız, yani darbesiz ve demokratikleşme ile aşılabildiyse, bunda belirleyici olan Gül-Erdoğan ikilisi arasındaki işbirliğidir.
Ama bu ikili ilişkinin arka planında bazı rahatsızlıklar hep mevcuttu. Erdoğan’ın yakın çevresinde Gül’den hoşlanmayanlar, onun Çankaya’ya çıkmasını istemeyenler hiç eksik olmadı.
Hatta 2000’li yılların başlarında Erdoğan’ın bazı danışmanları, Abdullah Gül’e karşı olumsuz duygu ve düşüncelerini uluorta ifade etmişlerdi.
Ayrıntıya girmek istemiyorum.
Ancak, Cumhurbaşkanı Gül’ün Çankaya’daki görev süresinin Ak Parti tarafından uzun zaman belirsiz bırakılması, sonra da ikinci kez adaylığının yasaklanması (Anayasa Mahkemesi bu engeli kaldırdı) hiç hoş değildi.
Ayrıca, Cumhurbaşkanı Gül’ün 2014’de ne yapacağına dair bazı yorumların Ak Parti’nin sözcüleri konumundaki siyasetçiler tarafından dillendirilmesi de, öyle sanıyorum, Çankaya’da rahatsızlık uyandırdı.
Bu konularda acaba Tayyip Erdoğan ne kadar dikkatli davrandı, davranıyor?
Asıl aklıma takılan soru şu:
Erdoğan, Ak Parti içinden kendisinin izni ya da rızası olmadan pek duyulması mümkün olmayan sesler karşısında neden bu kadar sessiz kalıyor?..
Bu soru, Erdoğan’la ilgili tek adamlık eleştirileriyle de ilgili hiç kuşkusuz.
Yazı uzadı.
Yazımın başındaki, ya Gül’le Erdoğan kapışırsa sorusuna gelince...
Böyle bir kapışmaya pek ihtimal veremiyorum.
Ama yine de Tayyip Erdoğan’ın bu konuya zaman ayırmasında yarar olabileceğini düşünüyorum.