Sosyolojide 1980-1999 yılları arasında doğan gençler Y kuşağı olarak adlandırılır. Bu tarih aralığı baz alındığında, Türkiye toplumunun yüzde 35'i Y kuşağı çemberinin içinde yer alıyor. 1961 - 1980 yılları arasında doğan X kuşağıyla kıyaslandığında, yeni kuşağın en belirgin özelliği teknolojik gelişmeler sonucu değişen zamana çok hızlı adapte oldukları. Teknolojik gelişimin hat safhada olduğu bir dönemde dünyaya gelen bu jenerasyon, yeni bir toplumsal dayanışma tipini ortaya koyuyor. Gezi Parkı olaylarında, sosyal medyanın bu denli geniş çapta kullanılması ve ideolojik beraberliği bulunmayan birçok insanın bir araya gelmesinin arkasında düşünülenin aksine, 'komünitenin bir parçası olma' isteğinden doğan direniş ortaya çıkıyor. Eski kuşak protesto tiplerinin de aksine bu kuşağın, olayları mizahî bir yolla karşı koyma yöntemleri de Y kuşağının en belirgin özelliklerinden biri olarak belirtiliyor.
Deutsche Welle gazetesinde çıkan haberde Y kuşağının Gezi'deki yeri şöyle anlatıldı:
Y kuşağının farkları ve özellikleri
Dünya genelinde Y kuşağına ilişkin yapılmış sayısız araştırma var. Ülkelere göre farklılıklar gösterse de Y kuşağına özgü belli ortak özelliklerinden söz etmek mümkün.
İstanbul'da Dinamo Eğitim ve Danışmanlık Merkezi'nde kuşak araştırmaları yapan Evrim Kuran'a göre, Y kuşağı "kitlesel olanı seven, komünitenin parçası olmak isteyen, saygıyı hak edene sunan, eş zamanlı olarak birkaç işi birden yapabilen ve teknolojiyi çok iyi kullanan" bir kuşak.
Gezi Parkı eylemleri sırasında ve sonrasında örgütlenmeyi sürdüren bu genç kuşağın hızı Kuran'ı hiç şaşırtmıyor. Eylemler sırasında Y kuşağını yakından gözlemleme fırsatı bulan Kuran, "ekip çalışmasına olan yatkınlığı, komünitenin bir parçası olma isteği, farklılıkları bir potada eritebilme ve kolaylıkla bir olabilme yetisi, haz odaklı oluşu ve tam da bu sebeple 'direnirken' bile yüksek mizah öğeleriyle konuyu ele alması, aynı zamanda sosyal medyayı da etkin biçimde kullanabilmesinin, kuşağın Gezi Parkı eylemlerine en çok yansıyan özellikleri" olduğunu belirtiyor.
Arap Baharı'ndan farkı nedir?
Türkiye'de son haftalarda düzenlenen protesto gösterileri tüm dünyada yankı bulmaya devam ederken, eylemlerin Arap baharı ile benzeyip benzemediği ve hükümeti zora sokabilecek güce sahip olup olmadığı da Avrupa basınında ele alınan noktalar arasındaydı.
Kuşak araştırmacısı Evrim Kuran, başlangıçta protestoların her ne kadar kalıcı siyasal sonuçları olmayacağı düşünülse de tüm siyasal organizasyonların eylemi dikkatli okumaları gerektiğine inandığını vurguluyor.
Devam eden eylemlerin siyasi bir akıma dönüşüp dönüşmeyeceği konusunda Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden Prof. Dr. Erhan Büyükakıncı da benzer görüşte. Büyükakıncı da eylemlerin Arap baharıyla kıyaslanamayacağını söylüyor. Y kuşağı eylemcilerinin siyasi bir muhalefet oluşturup oluşturmayacağı sorusuna ise Büyükakıncı, "Siyaset eskisi gibi devam ediyor. Bu arkadaşlar belirli bir organizasyon içinde daimi olarak yer almayı can sıkıcı buluyor. 20-30 yıl aynı ideolojiyi savunmayı nasıl başaracaklar?" yanıtını veriyor.
İktidarlara boyun eğmiyorlar
Y kuşağının değişimi çok hızlı yaşayan bir kuşak olduğuna dikkat çeken Büyükakıncı, onların hiçbir iktidara da tamamen sadakat göstermeyeceğini vurguluyor. Büyükakıncı, "Liderlere oynayacaklar ama kendilerinden olan liderlere oynayacaklar. Kendilerini sınırlandıracak olan liderlere sempati duymayacaklar" şeklinde sözlerine devam ediyor.
Y kuşağını, kendisinden önceki X kuşağından ayıran en büyük fark ise teknolojik gelişmelerin yaşandığı dönemde doğmuş olmaları. Bu nedenle teknoloji, internet ve sosyal medya Y kuşağına dâhil gençlerin hayatlarında önemli bir yere sahip. Y kuşağı gençleri ile yaptığı çalışmalar esnasında gözlemlediği bir başka özelliğe daha dikkat çeken Büyükakıncı, öğrencilerinin bilgiyi kafalarında değil cep telefonlarında tutmayı tercih ettiklerini belirtiyor. Büyükakıncı, hızla değişen dünyayı takip etmeyi daha cazip bulan gençlerin, kendilerinden önceki X kuşağına kıyasla bilgi birikiminden çok, hızlı bilgi takibine önem verdiğini ifade ediyor.
Sosyal Medya'da kısıtlamalar olursa ne olur?
Gelişmeleri dakikası dakikasına takip edebilme istekleri Y kuşağını bir yandan teknoloji bağımlısı yaparken, bu diğer yandan da özgürlüklerin sınırlarını genişletiyor.
Galatasaray Üniversitesi‘nden Prof. Dr. Erhan Büyükakıncı, sosyal medyaya getirilecek olası bir sınırlamaya gençlerin nasıl tepki göstereceği sorusuna ise "Gençler tepki vermek yerine virüsler gibi hastalığın şartlarına göre kendi iletişim modellerini değiştirmeyi çok zekice başarabiliyorlar" yanıtını veriyor.
Siyasi mizah ve zekayı birleştirmeyi başaran Y kuşağı gençleri ve onların geliştirdiği yeni protesto eylemleri Türkiye’de olduğu gibi tüm dünyada dikkatle izlenmeye devam ediyor.