Hürriyet yazarı Sedat Ergin, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimiyle ilgili olarak "VIP uçağı personelinin durumu, bizi darbe faaliyetinin sınırları nerede başlar, nerede biter tartışmasına davet ediyor" dedi. Ergin, "Bu ekip, güne resmi bir protokol uçuşu göreviyle başlamış, akşam ise darbe faaliyetinin başlamasından sonra ortaya çıkan yeni durumda derdest edilmiş durumdaki komutanı Ankara’daki darbe merkezine götürmüştür" ifadesini kullandı.
Sedat Ergin'in "VIP uçuşu nasıl darbe uçuşuna dönüşür?" başlığıyla (6 Eylül 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
Ankara 11. Hava Ana Ulaştırma Üs Komutanlığı’na bağlı 212. Filo’nun envanterindeki Casa CN235 tipi 68 kuyruk numaralı VIP uçağının ekibi dört kişiden oluşuyordu: Pilot Üsteğmen Reşat Bora, yardımcı pilot Üsteğmen Nail Sarıaltın, uçuş-yükleme teknisyeni Kıdemli Başçavuş Faruk Yusufoğlu ve kabin astsubayı İsrafil Bedir...
Uçuş ekibine 14 Temmuz 2016 tarihinde bir gün sonrası için önemli bir görev verilmiştir. Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal’ı İstanbul’a götürecek, gece İstanbul’da konaklayacak ve 16 Temmuz Cumartesi günü komutanla birlikte buradan İzmir’e uçacaklardır.
*
Orgeneral Ünal’ı taşıyan uçak, 15 Temmuz sabahı sabah saat 08.45’te Atatürk Havalimanı’na iner. Komutana emir subayı Yüzbaşı Temel Karagöz, koruma ekibinden Astsubay Yakup Yiğit de eşlik etmektedir. Orgeneral Ünal, gündüz resmi temaslarını yapar, akşam da Moda Deniz Kulübü’nde Korgeneral MehmetŞanver’in kızının düğününe gider.
İşler bundan sonra karışır. Darbe girişimi başlar. Buradaki önemli bir ayrıntı, Korgeneral Şanver’in tehlikeli bir durum olduğunu görünce -kendi ifadesine göre- Orgeneral Ünal’a uçağının nerede olduğunu sorması, Atatürk Havalimanı’nda olduğunu öğrenince “Müsaade ederseniz uçağı Sabiha Gökçen’e gönderelim, çünkü köprüler tutulmuş” demesidir.
Şanver, uçağın Anadolu tarafındaki havalimanına intikal ettirilmesi talimatını düğünün davetlileri arasında bulunan Hava Harp Okulu Komutanı Tümgeneral Fethi Alpay’a (tutuklu) verir.
Daha sonraki süreçte aynı talimat “acil iniş” vurgusuyla komutanın emir subayı Yüzbaşı Temel Karagöz (tutuklu) tarafından uçağın ikinci pilotu Üsteğmen Sarıaltın’a da iletilir. Sarıaltın, bu noktada Sabiha Gökçen’e gidiş konusunda Ankara’daki filo komutanı Binbaşı Hasan Kaptanoğlu ve Etimesgut Üssü’nün Harekât Komutanı Kurmay Albay İsmail Günaydın’a (2016 YAŞ’ta tuğgeneralliğe terfi etti) bilgi verdiklerini de söylüyor savcılık ifadesinde.
*
Orgeneral Ünal saat 24.00 sularında Moda Deniz Kulübü‘nde darbeciler tarafından derdest edilir. Bu arada saat 00.11’de Orgeneral Ünal’ın VIP uçağı Atatürk Havalimanı’ndan Sabiha Gökçen’e doğru havalanır ve kısa bir yolculuktan sonra buraya iner. Moda Deniz Kulübü’nden havalanmış olan bir helikopter de kısa bir süre sonra uçağın yanına iniş yapar. Orgeneral Ünal, helikopterden yanında kendisini derdest etmiş olan özel koruma Yakup Yiğit ve tam teçhizatlı 5 MAK mensubu ile birlikte iner. Grup doğruca uçağa geçer.
Resmi kayıtlarına göre, 01.10’da Abidin Ünal’ı taşıyan uçak kalkış yapar ve Akıncı’ya doğru yol almaya başlar. VIP uçağı saat 02.00 sularında darbenin merkezi olan Akıncı Üssü’ne inmiştir. Ünal, burada 141. Filo’daki bir odaya kapatılır. Verdikleri ifadeye göre, uçuş ekibine üs komutanının emri olarak Akıncı’da beklemeleri gerektiği söylenir. Pilot Bora, temas ettikleri Etimesgut’taki filo komutanlarının da Akıncı’da kalmalarını istediğini belirtiyor.
Bu sırada Akıncı’nın pistinde yoğun bir uçuş faaliyeti sürmektedir. Üsten kalkan F-16’lar Ankara üzerinde terör estirmektedir. Uçağı üste emniyetli bir yere park edip içinde beklemeye başlarlar. Sabah saat 08.00 sularında pist bombalanır. Ekip kulenin karşısındaki ‘bariyer atölyesi’ binasına kaçar ve burada saklanır uzun bir süre.
Uçuş ekibi aynı akşam 21.30 sularında polis tarafından gözaltına alınır Akıncı Üssü’nde. Dördü de 18 Temmuz’da Etimesgut’taki Ankara Batı Adliyesi’nde çıkarıldıkları 1. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından tutuklanır.
*
Abidin Ünal’ı taşıyan uçak ekibinin durumu hukuki açıdan ilginç bir tartışmayı önümüze getiriyor. Savcılık makamı, ekipteki dört askerin darbe faaliyetine katılma, terör örgütü üyeliği ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarını işledikleri iddiasıyla cezalandırılmalarını talep ediyor.
Akıncı Üssü iddianamesinde sanıklar “Ünal’ı Etimesgut Askeri Havaalanı’na getirmesi gerekirken darbecilerin talimatıyla darbenin merkezi olan Akıncı Üssü’ne getirmek” ve ayrıca “Akıncı Üssü’nde darbecilere yardım etmek”le suçlanıyor.
Burada özellikle iki pilot açısından şüphe yaratan bir durum, Hava Kuvvetleri’nin Eskişehir’deki harekât merkezi (BHHM) kayıtlarında “Hava Kuvvetleri Komutanı’nı Akıncı Üssü’ne götüren uçağın saat 01.32 itibarıyla çağrılara cevap vermediği tespit edilmiştir” şeklinde bir ifadeye yer verilmesidir.
Ayrıca, 15 Temmuz günü Bora’nın darbe faaliyetine katılan bir CASA uçağının pilotu ile beş kez, Sarıaltın’ın yine darbe faaliyetlerine katılan helikopter pilotlarına talimat veren davanın sanığı bir albayla dört kez, Yusufoğlu’nun Ünal’ın koruması Yakup Yiğit ile dört kez, Bedir’in ise iki kez görüşmüş olması iddianamede deliller arasında yer alıyor. Yusufoğlu’nun da 2008 yılında Bank Asya’da hesap açtırması da bir başka delil olarak değerlendirilmiş.
Bu ekip, güne resmi bir protokol uçuşu göreviyle başlamış, akşam ise darbe faaliyetinin başlamasından sonra ortaya çıkan yeni durumda derdest edilmiş durumdaki komutanı Ankara’daki darbe merkezine götürmüştür.
VIP uçağı personelinin durumu, bizi darbe faaliyetinin sınırları nerede başlar, nerede biter tartışmasına davet ediyor.