Dünya

‘Vekâlet yoluyla İran’a karşı yürütülen savaş’

İsrail’in bundan 10 gün önce başlattığı Gazze operasyonu, dünyanın gözleri önünde büyük bir katliama dönüştü

06 Ocak 2009 02:00

Özgür Yusuf Cevahir / Tempo24

İsrail’in bundan 10 gün önce havadan başlattığı; daha sonra kara ve deniz kuvvetlerini de katarak tüm hızıyla devam ettiği Gazze operasyonu, dünyanın gözleri önünde büyük bir katliama dönüşüyor.

Uzun süredir İsrail ablukası altında, dünyadan tecrit edilmiş şekilde ayakta kalma mücadelesi veren Gazze Şeridi’nde ölü sayısı, onlarca çocuk ve kadınla birlikte 555’i geçti. 2 bin 700’den fazla da yaralı olduğu söyleniyor. 

Erdoğan: İsrail, insanlık yaşamına kara leke düşürdü

Ölüm Gazze'ye bu kez denizden geldi

İsrail şimdi de sivillerin sığındığı okulu vurdu

İsrail Başbakanı Ehud Olmert, "İsrail'in Gazze'yi geri alma gibi bir niyeti yok" dese de deniz, kara ve havadan bombardımanla desteklenen kara birlikleri ve ağır zırhlılar Gazze'de içlere doğru ilerliyor. Kentler arasında silah naklini önlemek için de bu bölge, İsrail ordusu tarafından ikiye bölündü.

Savaş makineleri ölüm kusuyor

Hedef gözetmeden ve orantısız güç kullanarak saldıran İsrail, üstün silahlarının tüm soğukluğunu ve tüm yakıcılığını Gazze Şeridi’ne yağdırıyor. Aksi yönde mahkeme kararı bulunmasına rağmen, İsrail yönetimi halen hiçbir gazeteciye, binlerce İsrail askerinin cumartesi akşamı kara harekâtı düzenlediği bölgeye girme izni vermiş değil.

Şu anda orada alev alev yanan bir Gazze var. Hastane ve morglar ağzına kadar dolu; elektrik, su ve telefon şebekeleri çökmüş durumda. Sıcak bölgeden fotoğraf geçmeyi başaran gazetecilerin karelerine cesetler, kopmuş uzuvlar, ölü çocuklar ve hayalet şehirler hakim…

Ve Türkiye’nin yılbaşından itibaren ‘geçici üye’ sıfatıyla göreve başladığı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi de dahil olmak üzere, uluslararası örgütler bu katliamı sadece izlemekle yetiniyorlar.

Peki nedir barışa hasret bu topraklardaki çekişmenin sebebi?

İsrail aslında, 38 yıl boyunca işgal altında tuttuğu Gazze'den 2005 yılında çekilerek, burayı Filistinlilere bırakmıştı. Ancak İsrail'in bu hamlesi, umulduğu gibi bölgedeki Filistinlilerle daha iyi ilişki yolunu açmadı. Çünkü Gazze’nin makus kaderi, şeriat isteyen Hamas’ın elinde bu kez daha farklı bir şekilde tekerrür edecekti…

10 kilometrelik sahil şeridi


Akdeniz'in güneydoğu ucunda yer alan, 10 kilometrelik sahil kesimine sahip Gazze Şeridi, İsrail ile Mısır'ın arasında bulunuyor. Gazze ise buradaki en önemli kentin adı. Gazze Şeridi’nde yaklaşık 1,5 milyon Filistinli yaşıyor. Nüfusun büyük bölümünün günlük geliri 2 doların altında. Halkın yüzde 80'i, hayatını gıda yardımına bağlı sürdürüyor. Uzun süreden beri İsrail ablukası altında olduğu için de dünyadan neredeyse tamamen izole edilmiş bir biçimde ayakta durmaya çalışıyor.

Gazze Şeridi’ni, Filistin’in diğer bölgesi Batı Şeria’dan ayıran şey ise, bu toprakların, Batı Şeria’daki resmî hükümetten koparak Haziran 2007’de Hamas tarafından işgal edilmiş olması…

İzzeddin El Kassam Tugayları olarak bilinen bir milis birliğini de bulunan Hamas, 1987'de Şeyh Ahmed Yasin, Abdülaziz el Rantisi ve Muhammed Taha tarafından ilk intifadanın başlangıcında Mısır'daki Müslüman Kardeşler örgütünün Filistin kanadı olarak kuruldu. Örgütün kuruluş amacı 1948 öncesi İsrail, Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ni kapsayan topraklarda Filistin İslam devletini kurmaktı. Bu nedenle, İsrail’e karşı tavizsiz politikası izledi.

2006’da Filistinliler ‘Hamas’ demişti

Bir taraftan da şeriat düzeni isteyen Hamas, Filistin'de 2006 yılında yapılan seçimleri kazanarak yönetimi ele geçirdi. 2007 yılı ise, Filistin bölgelerinde gergin başladı. Batı'ya ve uzlaşma çabalarına daha sıcak bakan, Arafat'ın yadigarı El Fetih kanadı seçim yenilgisini kabul etmedi. Batı dünyası ve İsrail, ayrıca şeriat düzeni de isteyen Hamas'ı tanımadıkları için, Hamas liderliğindeki yönetime mali yardımları durdurdu.

Ve ‘kardeş kavgası’ başladı

Devlet Başkanı Mahmud Abbas önderliğindeki El Fetih ise dışarıdan destek almaya devam etti. El Fetih ve Hamas arasında kısa sürede iktidar savaşına dönüşen bu gerginlik zor günlerin habercisi oldu. Suudi Arabistan, 'kardeş kavgasına' son vermek için araya girdi. Hamas ve El Fetih 2007 ilkbahar aylarında masaya oturdu ve koalisyon hükümeti kurulmasına karar verildi. Ancak hızla kurulan bu ulusal birlik hükümeti uzun ömürlü olmadı.



Gazze’nin işgali ve acının başlangıcı

Başbakan İsmail Haniye önderliğindeki Hamas, Haziran 2007’de Gazze Şeridi'ni ele geçirerek, buradaki El Fetih ofislerini dağıttı ve kendi 'yönetimini' kurdu.

Öyle ki bir Hamas militanı, Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın ofisine girerek ahizeyi kaldırdı ve ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ile hayali bir telefon konuşması yaptı. Militanın dilinden, "Merhaba Condoleezza Rice. Artık Ebu Mazen (Mahmud Abbas) yok. Benimle muhatap olmak zorundasın" dedi.

Filistin’i bölen bu işgalin ardından Batı Şeria'daki ılımlı El Fetih yönetimi ve Gazze'deki Hamas yönetimleri olarak, Filistin'de iki başlı bir yönetim oluştu.

İsrail Gazze’ye ‘kurşun döküyor’

İsrail ise buna karşılık, kendilerine yönelik saldırıların önüne geçme arzusunu gerekçe göstererek sınır güvenliğini artırdı, yakıt sevkiyatını kıstı, geçişlere sınırlama getirdi ve böylece Gazze’de yaşam cehenneme dönüştü. Hamas, bundan 6 ay önce İsrail ile yapılan anlaşma gereğince, kısıtlamaların yumuşatılması karşılığında ateşkesi kabul etti ancak 19 Aralık 2008’de sona eren ateşkesin uzatılmayacağını açıkladı. Örgüt, ateşkese rağmen İsrail’in ablukayı kaldırmadığını savunarak roket saldırılarına tekrar başlayınca, İsrail de ‘Dökme Kurşun’ adlı son operasyonu başlattı.



Bölge ülkeleri ve Türkiye’nin tutumu

Önde gelen iki Sünni Arap ülkesi Mısır ve Suudi Arabistan, İsrail’in Gazze operasyonunun sorumlusu olarak Hamas’ı görüyor. Bu iki ülke, Hamas ile El Fetih arasında 2007 Mekke Anlaşması ile sağlanan uzlaşmanın yürümemesinden de, Kasım 2008’de İsrail-Hamas arasındaki ateşkesin uzatılması amacıyla Kahire’de düzenlenen zirvenin sabote edilmesinden de Hamas’ı sorumlu tutuyor. Halen İsrail operasyonunun masaya yatırılacağı bir Arap zirvesinin yapılmasına taş koyan Mısır ve Suudi Arabistan, Hamas ile El Fetih arasındaki uzlaşma görüşmelerinin torpillenmesiyle ilgili olarak da Suriye’yi suçluyor.

Mısır, Hamas’ı ‘derhal ateşkes’i kabule zorlarken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde yürütülen Türk diplomasisi, belirgin biçimde İran-Suriye-Hamas ekseni üzerine oturmuş durumda. Yani başta ABD olmak üzere Batı’nın neredeyse tamamen dışladığı bir eksen üzerine… Dolayısıyla Türkiye’nin Gazze’deki trajediyi durdurmakta etkili olması pek de fazla beklenmiyor.

‘Vekâlet yoluyla İran’a karşı yürütülen savaş’

Hürriyet gazetesi yazarlarından Cengiz Çandar şu ifadeyi kullanıyor: Gazze savaşı, İsrail’in Hamas üzerinden ‘vekâlet’ yoluyla İran’a karşı yürüttüğü bir savaş. Tıpkı 2006’da Lübnan’da Hizbullah ile savaşı gibi. İsrail doğrudan İran’a saldıramadığına göre, ‘eşeğini dövemeyen semerini döver’ tipi bir davranış içinde. Bu, şu demek: Ortadoğu’da İran nüfuzunu belli ölçülerde zayıflatana dek, yani Hamas’ı ağır yaralı hale getirene dek, İsrail Gazze savaşını sürdürecek.

Türkiye, İran-Suriye-Hamas ekseninden çıkmalı

Çandar ayrıca şu uyarıyı da yapıyor: Türkiye, savaşın durdurulmasında, Filistin halkının bir nebze ferahlatılmasında dinamik bir rol oynamak istiyorsa, ‘İran-Suriye-Hamas ekseni’ içinde gözükmemek zorundadır. Aksi halde, gözyaşları içinde, intikam yeminleriyle öfkeli tepkileri her gün dillendirmekten başka bir şey yapamayız. En insancıl duygularımızı en yüksek sesle dile getirmiş oluruz. Bu da, her şeye rağmen, bir acz ifadesi olmaktan öteye gitmez...

Hamas ne istiyor?

İsrail operasyonu Gazze Şeridi’nde yaşanan trajediyi her geçen saniye daha da büyütürken, bütün gözler, olası bir ateşkesi görüşmek üzere Mısır’a gitmesi beklenen Hamas heyetine çevrilmiş durumda.

Hamas, taleplerini, İsrail’in Gazze operasyonunu derhal durdurması, ablukanın kaldırılması ve Refah’tan başlayarak Gazze’ye tüm geçişlerin açılması olarak sıralıyor. Örgütün sürgündeki politbüro şef yardımcısı Musa Ebu Marzuk ise, ablukaya geri dönmektense savaşı sürdürmeyi tercih edeceklerini, İsrail’in saldırganlığına son vermeyi içermeyen hiçbir ateşkese yanaşmayacaklarını söyledi.

Türkiye’ye övgü

Hamas’ın sürgündeki politbürosuna evsahipliği yapan Suriye de krizi çözme çabalarının merkezinde bulunuyor. Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy Ortadoğu turu çerçevesinde bugün Şam’da da temaslarda bulundu. Sarkozy'nin Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ile yaptığı görüşmelere, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Dış Politika Başdanışmanı Ahmet Davutoğlu ile AB Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Javier Solana da katıldı.

Davutoğlu'nun, Sarkozy'nin talebi üzerine Şam'a gelmesi ve toplantılara katılarak her iki liderle de görüşmesi, Suriyeli yetkililere göre Türkiye'nin bölgesel sorunların çözümünde üstlendiği rolün önemini gösteriyor. (Tempo24)