Çiğdem Toker*
Açıklama en yetkili ağızdan geldi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “müjde”yi Yurtdışı Müteahhitlik Hizmetleri Ödül Töreni’nde verdi.
Türkiye Varlık Fonu’nun (TVF) devreye sokulma nedeni, büyük ihalelerdeki teminat sorununun çözümüne katkı sağlayacak olmasıymış. Eximbank’tan sonra böyle bir adımın atılmış olması, yolu kolaylaştıracakmış.
Kapalı ifadelerle ve geri sıralarda yer alsa da TVF ana sözleşmesinde, bu müjdeyi hatırlatan bir ifadeyi bulmak mümkün. Sözleşme metninde “amaç ve faaliyet konusu” (paragrafı ben listeledim) şöyle:
-Sermaye piyasalarında araç çeşitliliği ve derinliğine katkı sağlamak,
-Yurtiçinde kamuya ait olan varlıkları ekonomiye kazandırmak,
-Dış kaynak sağlamak,
-Stratejik büyük ölçekli yatırımlara iştirak etmek.
(Cumhurbaşkanı, ödül verirken müteahhitlerden Kamu-Özel-İşbirliği’ni (KÖİ) yurtdışında tanıtmalarını (!) da istedi. Not düşelim ki, Türkiye KÖİ’nin mucidi değil, “dış güçler” üzerinden uygulama sahasıdır.)
***
Haberi altı ay önce buradan duyurduğumuz için şaşırmadık tabii. Bu vesileyle, Eximbank’ın yurtdışı müteahhitlik sektörüne dönük teminat programının yetmediğini öğrendik. Ha bir de Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un açıklaması biraz açığa düşmüş oldu. Kurtulmuş, konu kendisine sorulduğunda, “büyük kamu şirketlerinin daha etkin yönetilmesi” gerekçesiyle diye açıklamıştı.
Biz de bunu duyunca TVF’ye devredilen şirketlerin, yıllardır bir başka partinin iktidarı altında ve son derece kötü yönetildiğini, yeni iktidara gelen AKP’nin “şu şirketleri daha iyi yönetelim” dediğini anlamıştık. (!)
***
Müteahhitlere verilen bu kutlu müjde vesilesiyle, yılbaşından bu yana TVF’ye devredilen kamu şirketleri, varlıkları ve sektörleri anımsayalım:
-Sektörler: Şans oyunları, bankacılık, ulaştırma, telekomünikasyon, enerji, borsa, madencilik, tarım ve gayrimenkul. (TVF’ye devredilmiş Hazine arazileri arasında Akdeniz ve Ege’deki çok sayıda beş yıldızlı turizm kompleksi olduğunu da unutmayalım.)
-Kamu şirketleri: Milli Piyango, Türkiye Jokey Kulübü, THY, Ziraat Bankası, Halkbank, Borsa İstanbul, PTT, BOTAŞ, TPAO, Eti Maden, Türksat, Türk Telekom, Çaykur.
Sayıları şu anda 13, ancak nakit varlığı devasa ölçekteki kamu şirketlerine, yenilerinin ekleneceği de ifade ediliyor. Yani bir gece, kamu elindeki elektrik enerjisi üretim şirketlerine dair yeni devir kararları okuyabiliriz.
Bunların hepsi Resmi Gazete’de yayımlandı.
Yayımlanmayan tek şey 3 yıllık Stratejik Plan. Gerek Başbakanlık açıklamasına, gerekse TVF, bu şirketleri Bakanlar Kurulu’nun onaylayacağı Stratejik Yatırım Planı’na göre yönetecek.
Ancak yasası ağustosta yürürlüğe giren, tescili de geçen kasım ayında yapılan TVF’nin, yönetimin uyacağı esas ve ilkeleri belirleyen “plan” daha ortada yok.
Keza kurulacağı duyurulan, “alt fonlar” da. Bu “plan” onaylanıp yayımlanmadan TVF’nin, portföyündeki büyük kamu varlığıyla hangi adımları atıp hangi işlemleri yaptığı bilinmeyecek.
Bu “plan”ın hazırlanma ve onay sürecinin hangi aşamada olduğunu ise ne soran var ne de açıklayan. Net bir iradeyle Sayıştay ile Hazine’nin, denetim, gözetim ve rapor sahası dışında bırakılan TVF bu yapısıyla, bütçe hakkı ve kamu kaynakları açısından zaten sorunludur. Ödül töreninde verilen son “müjde”, bu sorunlu yapıya ek olarak, müteahhitlik sektörünü, hepimizi temsil eden Hazine üstü bir konuma taşımıştır.
Varlığımızın müteahhitlere armağan edilmesine hayır.
Bu yazı Cumhuriyet'ten alınmıştır