Bursa'nın Mudanya ilçesinde 14 yaşındaki B.Ç.'ye cinsel istismardan tutuklanan Vakit gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez, 6 ay cezaevinde yattıktan sonra art arda gelen hatalar zinciri, ihmal ve tarafların duyarsızlıkları nedeniyle özgürlüğüne kavuştu. İşte toplumda infiale neden olan olayda, tarafların yaptığı ihmal, hata ve duyarsızlıklar...
1- AİLE
Baba şikâyetçi olmadı
Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki ilk duruşmada kızı istismar edilen baba Bekir Ç., sanık olan eşi Livaze Ç. ve Hüseyin Üzmez'den şikâyetçi olmadığını söyledi. Livaze Ç. ile B.Ç. Üzmez de önceki ifadelerini değiştirdi.
Anne Livaze Ç., polis ve savcılık ifadesinde, Üzmez'in erkekliğinin uyanmadığını belirterek, "Kızıma bir zarar veremeyeceğini bildiğimden Üzmez'in kızımla birlikte kalıp kendini tatmin etmesine bir nevi göz yumdum. Bunun nedeni Üzmez'in bize maddi destekte bulunmasıdır" demişti. Livaze Ç., mahkemede ise, ifadesini değiştirerek, Üzmez'in kızıyla yalnız kalmadığını söyledi.
Üzmez'in kendisine yaptığı cinsel saldırıları detaylarıyla anlatan B.Ç. de, duruşmada zaman zaman ağlayarak, "Daha önceki soruşturmalarda verdiğim ifadeleri kabul etmiyorum. Kimseden şikâyetçi değilim" dedi. Üzmez'in tahliyesinden sonra olaya müdahil olan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, mahkemeye sunduğu raporda, annesinin cezaevine girmesi korkusuyla B.Ç.'nin ifade değiştirmiş olabileceğini belirtti.
SHÇEK'ten geç itiraz soruşturması2- NİMET ÇUBUKÇU VE SHÇEK
Sosyal Hizmetler geç müdahil oldu Hüseyin Üzmez'in 26 Nisan 2008'de tutuklanmasından üç gün sonra katıldığı bir toplantıda gazetecilerin konuyla ilgili soruları üzerine konuşan Devlet Bakanı Nimet Çubukçu şöyle dedi:
"Çocukların mağdur olduğu konularda hassasiyetim had safhadadır. Çocuklar sadece çocuk oldukları için korunmaya muhtaçtır ve çocuk oldukları için mağdurdur. Burada karine, çocuğun masumiyeti karinesidir. İnsani, vicdani ve hukukçu olarak hiçbir şekilde kabul edilemez."
Ancak Çubukçu'nun bakanlığına bağlı olan SHÇEK, hassasiyet göstermekte gecikti ve davaya Üzmez'in tahliyesinden sonra müdahil oldu. B.Ç.'yi 26 Nisan'da devlet koruması altına alan SHÇEK, küçük kızın haklarını savunmak için müdahillik başvurusunu bu tarihten 6 ay sonra yaptı.
Yanlış numara yüzünden 5.5 ay gecikme Bu arada SHÇEK Genel Müdürü İsmail Barış'ın dün TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'nda yaptığı açıklama, kurumun avukat tahsisi konusunda yaptığı ihmali de ortaya çıkardı. B.Ç.'ye avukat atama aşamasında SHÇEK'in Hazine'ye yanlış dosya numarası gönderdiği, bu yanlışını da ancak 5.5 ay sonra düzelttiği anlaşıldı. Olan yine B.Ç.'ye oldu ve küçük mağdur bu sürede avukatsız kaldı.
3- ADLİ TIP KURUMU
Ruhsal ve bedensel bozukluk bulamadılar Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı'nca 18 Temmuz 2008'de verilen raporda B.Ç.'de 'patolojik düzeyde anksiyete ve depresyon' bulgusu saptandı. Ancak B.Ç.'nin ailesinden ayrılmış olması nedeniyle üzüldüğü, olaylardan kendisini sorumlu tuttuğu belirtilerek, psikolojik rahatsızlığın tam olarak hangi olayla bağlantılı olduğunun belirlenemediği bildirildi. Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu ise, 19 Eylül tarihli raporunda, olay sonucunda B.Ç'nin ‘ruh ve beden sağlığının bozulmadığı’ yönünde karar verdi.
Adli Tıp Kurumu'nun hafta sonu hariç bir günde hazırladığı rapor, konunun uzmanlarının tepkisini çekti. SHÇEK ise, Adli Tıp raporunun 'bilimsel ve mantıksal dayanaktan yoksun olduğunu belirterek' mağdurla yapılan görüşme raporlarını mahkemeye sundu. Söz konusu raporda B.Ç.'nin sürekli ağladığı, bakışlarının donuk olduğu, endişeli bir şekilde parmaklarıyla oynadığı vurgulandı.
4- HASTANE
Yaşı zamanında bildirmedi
Tahliyeye yol açan etkenlerin en önemlisi, B.Ç.'nin yaşıyla ilgili belirsizlik oldu. Üzmez'in cezalandırılmasının isteneceği TCK maddesini belirleyebilmek için B.Ç.'nin yaşının tespit edilmesi gerekiyordu. İlk duruşmada mağdurun yaş tespiti için annenin beyanı doğrultusunda İnegöl Devlet Hastanesi'nden B.Ç.'nin doğum kaydı istendi. Hastane, "doğum kaydına ulaşılmadığı" yönünde mahkemeye yanıt gönderdi.
Bunun üzerine ikinci duruşmada B.Ç.'nin 15 yaşını doldurmuş olabileceğini belirten savcı, suçun vasfının değişebileceğine dikkat çekerek tahliye istedi. Mahkeme de, bu isteme uyarak Üzmez ve anne Livaze Ç.'yi tahliye etti.
5- MAHKEME
Rapor çelişkisi giderilmedi Mahkeme, iki farklı kurumdan gelen raporlardaki çelişkiyi gidermek için bir karar almadı. Ayrıca Bursa Baro Başkanı Zeki Kahraman'ın iddiasına göre, Bursa Barosu'nca görevlendirilen avukat Rezzan Alyanak Reisli, Adli Tıp Kurumu'nun "bedensel ve ruhsal açıdan sağlığının bozulmadığı"na ilişkin rapora itiraz etmek için söz istedi ancak mahkeme söz hakkı vermedi.
Kahraman, mahkemenin bu tutumuna B.Ç. ve babasının şikâyetçi olmamalarının yol açtığını savundu.