Vakit gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez’in (76) tahliye edilmesini sağlayan raporun üç günde değil bir günde hazırlandığı ortaya çıktı.
Eski Adli Tıp uzmanı asistanlarından Dr. Osman Öztürk, bugüne dek Adli Tıp Kurumu’ndan bir günde çıkan bir rapor olmadığını söyledi. Öztürk, “19 Eylül Cuma günü, tacize uğrayan kız çocuğu muayene ediliyor. Hafta sonu zaten tatil. Demek ki rapor bir günde çıkarılıyor. En hızlı olunması gereken olaylarda bile raporlar 15 günde çıkar. Bana bir günde çıkarılan bir rapor göstersinler, gösteremezler. Çünkü bu mümkün değil. Üzmez için raporun bu kadar erken verilmesinin altında başka şeyler aramak lazım” dedi.
Üzmez’in tahliyesinde rol oynayan Adli Tıp Kurumu raporunun bir gün gibi çok kısa bir sürede 18 sayfa olarak çıkarıldığını anımsatan Dr. Osman Öztürk, bir raporun bu kadar kısa sürede çıkarılamayacağını, bir ölüm olayında bile otopsi raporunun daha uzun süre aldığını ifade etti.
Özellikle, Üzmez olayında olduğu gibi adli psikiyatri vakalarında dosyaların incelenmesinin daha uzun zaman aldığına dikkat çeken Öztürk, basına yansıdığı gibi raporun üç günde çıkmasının da sıra dışı olduğunun açık ve net olduğunu kaydetti.
Rapora incelemeAdli Tıp Kurumu’na dosyası gönderilen kişinin öncelikle muayene edildiğini, ardından asistanlar tarafından taslak raporun hazırlandığını belirten Öztürk, “Adli Tıp Kurumu’nda ben de yıllarca çalıştım. Sistemin işleyişi böyledir. Hazırlanan rapor taslak olarak hazırlandıktan sonra konunun uzmanlarına sunulur ve ardından kurul bunu inceleyerek kabul eder. Adli Tıp Kurumu başkanının onayı ile rapor tamamlanmış olur” diye konuştu.
Birileri olaya müdahale mi etti!
Tutuklu vakalarında zaman zaman raporların mahkeme tarafından hızlı istendiğini, ancak bunların bile 10-15 günden önce çıkmadığını vurgulayan Öztürk, 6. İhtisas Kurulu üyeleri arasında çocuk psikiyatristinin bulunmamasını eleştirerek, şunları söyledi:
“Bildiğim kadarıyla Üzmez’e rapor veren 6. İhtisas Kurulu üyeleri arasında çocuk psikiyatrı yok. Oysa bu yasalarla tanımlanmış. Raporun bir günde çıkması birilerinin olaya müdahalesinin olduğunu akıllara getiriyor. Ayrıca böyle bir raporu onaylayan Adli Tıp Kurumu Başkanı Dr. Keramettin Kurt da raporun usule uygun olmadığını belirterek onaylamamalı, kurul üyelerini uyarmalıydı. Oysa Kurt da bu raporu onayladı. Tüm bu yaşananlar Adli Tıp Kurumu’na olan güveni sarsmıştır, güven giderek azalıyor.”