Ankara, İstanbul Silivri ve Sivas'ta ithal edilen büyükbaş hayvanlarda görüldüğü belirtilen şarbon hastalığının yankıları sürüyor. Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Esin Şenol hayvansal ürünlerin tüketimiyle ilgili ciddi bir sorunun bulunmadığını, kötü niyetli kişiler tarafından hastalıklı hayvanın etinin bazı gıdalara karıştırılması durumunda riskin olduğunu ifade etti. "Örneğin bir süre çiğ köfteden uzak duracağız" diyen Şenol hastalığa yakalanan hayvanların sütten kesildiğini belirterek, sütte şarbon bulunmadığını söyledi.
Ankara Tabip Odası, Ankara Bölgesi Veteriner Hekimler Odası, Gıda Mühendisleri Odası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Tarım-Orkam Sen yöneticilerinin düzenlediği toplantıya Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof.Dr. Esin Şenol ve Halk Sağlığı Uzmanı Prof Dr. Necati Dedeoğlu da katıldı.
Gazete Duvar'da yer alan habere göre, Ankara Tabip Odası’nda bir araya gelen meslek örgütlerinin temsilcileri, Mersin Limanı’na Brezilya’dan gelen 25 bin sığırın öneri ve uyarılara rağmen karantinaya alınmadan çiftliklere gönderildiğini hatırlattı. Ankara’daki şarbon vakasını yerinde incelediklerini belirten uzmanlar çiftlikte çalışan personelin ve Tarım ve Orman Bakanlığı yetkililerinin iş güvenliği önlemlerini aldıklarını ve kişisel koruyucu kıyafet giyerek yüksek güvenlikli maske kullandıklarını tespit ettiklerini belirtti. Çiftlikten hayvan satışının yapılmadığını ve şarbonlu ürünlerin piyasaya çıkmamasının sağlandığını saptadıklarını belirten uzmanlar şu sorulara yanıt verilmesi gerektiğini söyledi:
– Denetimler hangi aşamada aksamıştır?
– Brezilya’da hayvanlar yüklenmeden önce kontrolleri niçin yapılmamıştır? 6 ay öncesine kadar hayvanların ithal edileceği ülkede Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından görevlendirilen resmi veteriner hekimler kontrol ve muayene yapmaktaydı; bu uygulama niçin kaldırıldı? Bu görev, niçin yetkisi olmayan ithalatçı firmaların insafına terk edildi?
-Mersin Limanı’nda niçin fiziki mekanlar planlanmamıştır?
-Mersin Limanı’nda 21 günlük koruyucu karantina uygulaması niçin yapılmamıştır?
-Bu 25 bin büyükbaş hayvanın dağıtımı hangi bölgelere yapılmıştır?
-Hastalığın çıktığı bölgelerde, özellikle akarsu rotaları boyunca şarbon sporlarının yayılmasını önlemek için hangi tedbirler alınmıştır?
-Gelecekte başka bir risk ve sağlık tehdidiyle karşılaşmamamız için gıda güvenliğine yönelik önlemler alınacak mıdır?
Risk azaltacak önlemler
"Hastalık, halk sağlığı açısından tehlikeli olmakla beraber zamanında alınacak önlemler ve veteriner hekim denetiminde yapılacak kesimlerle risk önemli oranda azaltılabilmektedir” diyen meslek örgütlerinin hastalıkla ilgili tespit ve çözüm önerileri şu şekilde sıralandı:
“Bu olay tekrar göstermiştir ki bu ülkenin güçlü, hızlı hareket edebilen, bağımsız bir veteriner hekimlik teşkilatına gereksinimi vardır. Hayvan sağlığı hizmeti bir hekimlik hizmetidir ve hayvan sağlığı, hayvan varlığı ve gıda stratejik bir alandır. Tek sağlık konseptine uygun olarak sağlık personeli bir bütün olarak çalışmalı, özlük hakları konusunda da ayrımcılığa tabi tutulmamalı, bu alanda kilit meslek olan veteriner hekimlikte son zamanlarda yaşatılan etkisizleştirme hızla durdurulmalıdır. Resmi otoritenin daha güçlü ve etkin refleks gösterebilmesi için, Tarım ve Orman Bakanlığı’nda boş olarak bulunan veteriner hekim, Gıda Mühendisi ve Ziraat Mühendisi, tekniker ve teknisyen kadrolarına zaman zaman gündeme getirilen atamalar ivedilikle yapılmalıdır.”
"Hayvanın sütünde şarbon yoktur"
Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof.Dr. Esin Şenol ise halk arasında hayvansal ürünlerin tüketimiyle ilgili çok sayıda soru işaretinin olduğuna dikkat çekti. Şarbon hastalığına rastlanan hayvanların etinin kötü niyetli kişiler tarafından bazı gıdalara karıştırılması durumunda hastalığın yaygınlaşacağını ifade eden Şenol, “Örneğin bir süre çiğ köfteden uzak duracağız” dedi.
“Kötü niyetli kişiler hasta hayvanın ürünlerinden vazgeçmeyip kullanmaya çalışırlarsa hastalık yayılır” diyen Şenol şunları kaydetti: “Bölge insanları gemiler yanaştığında kokudan geçemediklerini ifade ettiler. Şarbonlu hayvan çok çabuk ölür, bir ila beş gün arasında hayatını kaybeder. Hastalık başladığında da süt veremez. Bize veliler çocuklarına süt içiremediklerini söylüyorlar. Hayvanın sütünde şarbon yoktur. Çok vicdansız birileri hasta hayvanın etini bir şeylerin içerisine karıştırmadıysa bu konuda başımız dertte değil. Baktığınızda çok kötü bir et değilse tüketmenizde sakınca yoktur.”