Her toplumun “ötekileri” listesi var. Listede yer alan grupların isimleri zaman zaman değişse de, yeri sabit bir grup var: Trans kadınlar.
Barınma, çalışma, sağlık, eğitim ve yurttaşlık hakları yaygın biçimde ihlal edilen bu kadınlar, henüz “katledilenler” listelerine girmese de 1950 yılında kabul edilen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’yle her insana tanınan yaşam hakkına eşit ölçüde sahip görülmüyor.
Trans kadınlara “toplumun ahlakını bozdukları” gerekçesiyle uygulanan şiddet, “düzeltme” adına girişilen tecavüzler ve “temizlik” adına cinayetler, çoğu zaman yargı önüne dahi taşınmadan örtbas ediliyor.
'Devletin polisi homoseksüelden dayak yiyor mu dedirtecektim!'
Türkiye’de özellikle 80’li ve 90’lı yıllarda devletin de kolluk kuvvetleriyle katıldığı ve yarattığı bu düzen sonucunda binlerce trans kadın hayatını kaybetti. Devlet, trans kadınlarla Beyoğlu İlçe eski Emniyet Müdürü Süleyman Ulusoy’un yaptığı işkencelerle edindiği lakabı “Hortum Süleyman” lisanında iletişim kurarken, nadiren yapılan sorgulamalarda alınan yanıt da Ulusoy’un zaviyesinden oluyordu:
“Devletin polisi homoseksüelden dayak yiyor mu dedirtecektim!”
Trans kadınlara yönelik nefret, polis teşkilatının üst kademeleriyle sınırlı kalmadı ve cezasızlık trans kadınların ormanlık alanlarda tecavüze uğramasına, çırılçıplak soyulup translardan rahatsız olunduğu bilinen mahallelere bırakılmasıyla sonuçlandı. Bu nedenlerle de, Trans Onur Haftası, geçen sene “Faili Devlet” teması altında örgütlendi.
T24 olarak, sistem tarafından dışlanmalarına ve kendilerine dayatılanlara rağmen kendi hikâyelerini yazmaya çalışan trans kadınlarla buluştuk.
Yaşamlarını, mücadelelerini, aşklarını, umutlarını, kariyerlerini, politik düşüncelerini ve zorlukları “Nefrete İnat, Yaşasın Hayat Ayol” diyerek anlatan trans kadınlardan ilki Sanem.
‘Uyuşturucu bir telefon kadar yakın’
Sanem, 40 yaşında bir trans kadın. Son 15 yıldır alkol ve uyuşturucu bağımlısı. Arkadaşları sayesinde tedavi gören Sanem, yeni bir hayat kurmak istiyor.
Sanem, İstanbul’un Avcılar ilçesinde birlikte yaşadığı erkek tarafından geçen günlerde yedi yerinden bıçaklanarak öldürülmek istendi. Tedavisi yapılmak üzere yakın arkadaşları tarafından Bakırköy Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Sanem, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı nedeniyle aynı gün Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne yatırıldı. Hastanede 14 gün süren tedavinin ardından İstanbul LGBTİ Derneği Trans Misafirhanesi’ne yerleştirilen Sanem, alkol ve uyuşturucudan kurtulmak için büyük bir mücadele veriyor.
Ankara-Münih-İstanbul üçgeni
Sanem, henüz iki yaşındayken ailesi ile birlikte başkent Ankara’dan Almanya’nın Münih şehrine göç etti. Çocukluk ve gençlik yıllarını orada geçirdikten sonra Türkiye’ye tatile geldiği sırada aldığı ani bir kararla İstanbul’a yerleşti.
İstanbul’da çalışmak için çok fazla seçeneği olmadığını gören Sanem, diğer arkadaşları gibi zorunlu seks işçiliği yaparak hayatını kazanmaya başladı. Geceleri E5’te çalışan Sanem, bir gece yolda kendisini taciz eden biri tarafından saldırıya uğradı ve çıkan arbedede elinde bıçak olan saldırgana karşı kendini savundu.
Mağdur ‘saldırgan’ olunca...
Aktardığına göre, Sanem, “kendini korumak için saldırganın elinden bıçağı aldı ve saldırganı bıçakladı.” Olay yerine gelen polis, erkeği “mağdur”, Sanem’in ise “şüpheli” olarak tutanaklara geçirdi. Savcılık tarafından hazırlanan soruşturmanın sonucunda mahkemede yargılanan Sanem suçlu bulundu ve yaklaşık bir yıl cezaevinde kaldı.
Hasta, yaşlı, bakıma muhtaç ve zor durumda olan trans kadınlar için İstanbul LGBTİ Derneği tarafından yaklaşık iki yıl önce kurulan Trans Misafirhanesi’nde görüştüğümüz Sanem, madde bağımlılığı ile geçen son 15 yılını, hastanedeki tedavi süresini ve sonrasını konuştuk. Madde bağımlısı olanlara tavsiyelerde de bulunan Sanem’in anlattıkları şöyle:
“İstanbul LGBTİ Derneği bana sahip çıktı. Birlikte yaşadığım adamdan çok şiddet gördüm. Beni yedi yerimden bıçakladı. Kafamda şişe kırdı, beni dövdü ama burada iyiyim. Burada kalan diğer arkadaşlarımla birlikte komün hayatı yaşıyoruz. Yemek yapıyoruz, sohbet ediyoruz, kitap okuyoruz, yürüyüşe çıkıyoruz, temizlik yapıyoruz.”
“Trans Misafirhanesi’nden önce yaklaşık iki hafta Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi, Psikiyatri Bölümü’nde tedavi gördüm. Uyuşturucu ve alkol problemim vardı. Uyuşturucu bağımlısıydım. Arkadaşlarımın sayesinde kendi irademle bırakmaya çalışıyorum. Doktorlarımın yakın ilgisi ve arkadaşlarımın da sevgisiyle bu illeti yeneceğim. Arkadaşlarımın sevgisi karşısında uyuşturucuyu bırakmak zorunda olduğumu düşündüm.”
‘Telefon açıyorsun 10 dakika içinde kapıya getiriyorlar’
“Bu âlemde genelde trans kadınlar uyuşturucu kullanır. Sürekli farklı kişilerle muhatap olmak zorundayız. Etrafımızda sürekli uyuşturucu var, kötü insanlar var. Kullanmak ve kullanmamak insanın kendi elinde. İrade meselesi bu sonuçta. Ben boşluktaydım ve uyuşturucu kullanmaya başladım. Zamanında erkek arkadaşımdan ayrıldıktan sonra kendimi uyuşturucuya vermiştim. Sekiz yıllık bir ilişkiydi ve beni aldatmıştı, ben de hazmedemedim. Psikolojik bir çöküntü yaşadım. Uyuşturucuya başladım. Sonra ben de onu aldattım.”
‘Her gece yaklaşık 500 TL’
“İstanbul’da uyuşturucuya ulaşmak çok kolay. Satıcıya telefon açıyorsunuz ve 10 dakikada içinde kapıya getiriyorlar. Ödemeyi peşin yapıyorsunuz. Her türlü uyuşturucuyu bulabiliyorsunuz. Gece ya da gündüz fark etmiyor, günün her saatinde sipariş verebilirsiniz. Satıcılar özellikle zorunlu seks işçiliği yapan kadınların etrafında dolanırlar. Bizler çok para kazandığımız için torbacıların açık hedefindeyiz. Ben bir gecede yaklaşık 2 bin TL para kazanırdım. Benim kullandığım uyuşturucu en pahalısıydı. Kokain kullanıyordum. Her gece 500 TL gibi bir parayı uyuşturucuya veriyordum.”
‘Çok şey kaybettim, kazancım olmadı’
“Uyuşturucu kullanmadan önce yaşamım daha düzenliydi. Çalışıyordum ve iyi para kazanıyordum. Evim vardı, arabam vardı. Ünlü moda markalarından giyiniyordum. Uyuşturucudan sonra her şeyimi kaybettim. Evimi, arabamı, paramı ama en önemlisi sağlığımı kaybettim. Yani kazancım hiç olmadı. Uyuşturucudan dolayı arkadaşlarımla görüşmüyordum uzak duruyordum. Beni bu kadar sevdiklerini bilmiyordum. Her zaman beni kıskanıyorlar, beni sevmiyorlar diye düşünürdüm. Hastanedeyken beni ziyarete gelen çok arkadaşım oldu. Çok mutlu oldum.”
‘Tiksiniyorum’
“İnsanlar asla uyuşturucu kullanmasınlar. Uzak dursunlar. Teklif edilirse de bulundukları ortamı hiç tereddüt etmeden hemen terk etsinler. Bırakan arkadaşlar da bir daha başlamasın. Ben bir daha kullanmayı düşünmüyorum. İyileşmek için büyük bir mücadele veriyorum. Herkes tedavi olsun hastaneye gitmekten korkmasınlar. Ben çok zor günler yaşadım, o günleri hatırlamak bile istemiyorum. O günleri düşününce kendimden tiksiniyorum. Uyuşturucuya ulaşmak için neler yapmadım ki...”
‘Hastanede erkekler bölümünde kaldım’
“Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi, Psikiyatri Bölümü’nde tedavi olduğum dönem erkekler bölümünde kaldım. Tek kadın bendim. Erkeklerle birlikte aynı tuvaleti kullanıyordum. Aynı duşu kullandım. Zorluklar yaşadım tabii bir kadın olarak ama sağ olsun orada yatan hasta erkek arkadaşlar bana çok iyi davrandılar. Her zaman bana sahip çıktılar. Çok yardımcı oldular. Bence onlar dışarıdakilerden daha akıllı. Daha anlayışlılar. Bazen komik şeyler de oluyordu. Mesela bir arkadaş vardı elinde Kalaşnikov olduğunu sanıyordu, iki de bir beni vuruyordu. Doktorların ilgisi çok iyiydi. Bana verdikleri ilaçlar sayesinde sürekli uyudum, dinlendim ve arındım.”
‘Şansım olursa esnaf olurum’
“Tedavim tamamlandıktan sonra yeni bir ev tutmayı düşünüyorum. Evime yeni eşyalar alacağım. Hayatıma asla ne alkol, ne de uyuşturucuyu sokmayı düşünmüyorum. Kötü niyetli insanlardan uzak duracağım. Para kazanmak için yine seks işçiliği yapacağım. Biliyorsunuz seks işçiliği bize dayatılan zorunlu kılınan bir alan. Dürümcü dükkânı açma hayalim var, belki şansım olursa ben de bir esnaf olurum.”