Urfa Kalesi’nde poz verirken 40 metreden düşüp ölen Halil Dağ'ın 16 yaşındaki kızı Songül Dağ de aynı yerde 10 metre yükseklikten düştü. Amca, konuya ilişkin olarak “Kardeşimin düşme görüntüleri defalarca yayınlandı. İzleyen çocukları içine kapandı. ‘Babam nasıl düşmüş, oraya gideceğim’ diyordu” ifadesini kullandı. Olayı değerlendiren Prof. Dr. Özgür Yorbik, "Çocuklar için travmatik hatta kalıcı etkileri olabilir. Model alıp uygulayabilir, ancak bu görüntülere duyarsızlaşabilirler de. Empati becerisinden yoksun travmaya yatkın bireylere dönüşebilirler." dedi.
Gazete Habertürk'ten Hüseyin Şentürk'ün haberine göre Şanlıurfa’da, 39 yaşındaki Halil Dağ doğum günü olan 1 Ocak’ta arkadaşlarıyla birlikte önce Balıklıgöl’ü, ardından tarihi Urfa Kalesi’ni ziyaret etti. Ancak iddiaya göre kaledeki kayadan atlarken arkadaşlarına poz vermek istedi. Ancak 2 metrekarelik alana düştükten sonra dengesini kaybedip 40 metre yükseklikten kayalıklara yuvarlanıp yaşamını yitirdi. Halil D.’nin düşme anı arkadaşı tarafından kaydedildi, görüntüler sosyal medya ve televizyonlarda defalarca yayınlandı.
Olayın ardından Halil Dağ'ın 19-4 yaş arasındaki 8 çocuğunun psikolojileri bozuldu. Çocuklardan 16 yaşındaki Songül Dağ, dün “Okula gidiyorum” diyerek evden çıktı ancak tarihi Urfa Kalesi’ne gitti. Babasını kaybettiği yeri görmek isteyen liseli kız, ayağı kayınca 10 metreden düşerek yaralandı. Hastaneye kaldırılan Songül Dağ'ın sağlığının iyi olduğu belirtildi.
'Babam nasıl atladıysa ben de öyle atlayacağım’
Kardeşinin acısının ardından yeğeninin düşmesiyle ikinci şoku yaşayan amca Mehmet Fatih D. “Yeğenim S.D. daha önce defalarca ‘Babam nasıl düşmüş, bir gün mutlaka oraya gideceğim’ demiş. Dün de kaleye gidip babasının düştüğü yere tek başına çıkacakken ayağı kayıp düşmüş. Kardeşimle aynı saatlerde düşmüş yeğenim de” dedi. Kardeşinin düşme anına ilişkin görüntülerin sosyal medya ve televizyonlarda defalarca yayımlanmasının çocukların psikolojisini bozduğunu anlatan Fatih D. şöyle devam etti: “Görüntüleri izlemişler, içlerine kapandılar. S.D. de kardeşleri de bunalımdaydı. Kardeşim vefat ettikten sonra daha cenazeyi kaldırmadan 19 yaşındaki büyük kızı A. oraya çıkmak istedi. ‘Babam nasıl atladıysa ben de öyle atlayacağım’ dedi. Akrabalarımız engelledi.” Mehmet Fatih D. kaleden başkalarının da düşmemesi için önlem alınmasını istedi.
"Böyle görüntülerin kişi mahremiyetine girmesi lazım"
Uzmanlar, milyonlarca defa paylaşılan görüntünün aileyi olumsuz etkileyeceği konusunda hemfikir.
Prof. Dr. Özgür Yorbik: Çocuklar için travmatik hatta kalıcı etkileri olabilir. Model alıp uygulayabilir, ancak bu görüntülere duyarsızlaşabilirler de. Empati becerisinden yoksun travmaya yatkın bireylere dönüşebilirler.
Prof. Doğan Şahin: İzleyen insanın travmatize olmaması mümkün değil. İnsanların bu haberlere gülerek tepki vermesi de aslında bir defans. ‘Beni etkilemiyor, ben kabuk bağladım’ diyenler zaten bu tip olayların duygusal önemini idrak edemez hale gelmiş kişiler.
Psikologlar Derneği Başkanı Ömer Kocabey: Ölümün ardından yas süreleri vardır. Babalarının son görüntüleri sürekli karşısına çıkan çocukların yası uzar. O süreci atlatmaları daha zor olur. ‘Olumsuz etkiler’ diyemeyiz. Çünkü her çocuğu ayrı değerlendirmek gerekir.
Prof. Dr. Sunar Birsöz: Baba, çocukların idealize etiği, koruyan-kollayan bir insandır. Böyle görüntülerin izlenmesi, paylaşılması çocuğu olumsuz etkiler. Utanma, öfke, sıkıntı gibi duygular yaratır. O yüzden böyle görüntülerin kişi mahremiyetine girmesi lazım.