Türkiye’de üniversitelerin sayısı hızla artarken diplomalı işsiz sayısı da artıyor. 3 milyonu aşkın işsizin bulunduğu Türkiye'de bunların 828 binini üniversiteliler ouşturuyor. Bu rakam 55 ilin nüfusunu geride bırakıyor.
Evrensel'den Eylem Nazlıer'in haberine göre Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’de işsiz sayısı 3 milyonu aşarken, bunlardan 828 binini üniversite mezunları oluşturuyor. Hayallerini süsleyen üniversite kapısından, diplomalı işsiz olarak mezun olan gençler yaşadıkları umutsuzluğa ve hayal kırıklıklarını Evrensel’e anlattı. Gençler, iş bulma şanslarının her geçen gün azaldığını, iş bulma umutlarının kalmadığını ve gelecekten kaygılı olduklarını belirtti.
"Bütün ilanlarda deneyim istiyorlar"
Diplomalı işsizlerden bir olan Sakarya Üniversitesi Mezunu Ceren Bozkurt, bir senedir iş aradığını belirterek, “Başıma geleceğini biliyordum ama bu kadar uzun süreceğini maalesef kestirememiştim. Üniversiteye başlarken sanki iş konusunu garantilemiş gibi hissediyordum. 4 yılın sonunda bu hissimden eser kalmadı” dedi. Türk dili ve edebiyatı mezunu olduğunu söyleyen Bozkurt, “Yayıncılık sektöründe çalışmak istiyordum. Öğretmenlik istemiyordum ama son sene iş bulamama korkusu o kadar büyüdü ki formasyon belgesini de aldım. Mezun olduğum ilk gün CV oluşturdum, yeni mezun CV’si. İş görmez, dikkat çekmez CV kategorisinde. Bilgisayar başına oturdum ve bütün iş arama sitelerine CV yükledim. Çıkan bütün ilanlarda deneyim istiyorlardı” diye konuştu.
"Türkiye'de gelecek kuracağımı düşünmüyorum"
İlk zamanlar başvuracak iş ilanı bulamadığını aktaran Bozkurt, “Yeni mezun alan hiç bir yer yoktu. Dayanamayıp isteyebileceğim tüm ilanlara, kurumlara başvurdum CV gönderdim. Her telefonumu yabancı bir numara aradığında ‘umarım iştir’ heyecanıyla açmaya başladığım bir süreç başlamış oldu böylece. Üç ay kadar bu hissim devam etti daha sonra umutsuzluk ve depresyon hissi ele geçirdi beni. Mesleki ayrım olmaksızın çevrem de kimse iş bulamıyor. Aileye bağımlı maddi koşul durumu beni rahatsız etmeye ve üzerimde yük olmaya başladı. Üstüne yetersizlik duygusu ağır basmaya başladı. Öğretmenlik düşünmeyen ben dershanelere görüşmeye gitmeye başladım. Her sabah iş bulurum umudu ile uyanıyorum. İş bulamadığım için kafamda yurt dışı planları da var. Türkiye’de gelecek kuracağımı düşünmüyorum” dedi.
"Umutsuzluğum her geçen gün artıyor"
Türkiye de insanların istedikleri işlerde değil bulabildikleri işlerde çalışmak zorunda kaldığını yaşayarak gördüğünü söyleyen Bozkurt, “Hâlâ işsiz, iş arayan, ve ülkedeki tüm işsizler gibi mutsuz biriyim. Bu sürecin düzeleceğine dahil umutsuzluğum her geçen gün artıyor” diyerek yaşadığı hayal kırıklığını anlattı.
"İş bulmak aslanın ağzında"
İsmini vermek istemeyen İstanbul Üniversitesi mezunu genç ise, üniversiteye başlarken gelecekten çok umutlu olduğunu ancak mezun olduktan sonra hayallerinin yıkıldığını aktararak “4 yılın sonunda okul bitti hemen iş bulabileceğimi düşünmüyordum, belki de gerçekçi yaklaştığım içindi ama yine de çok uzun sürmez ve 4 yıl verdiğim emeklerin karşılığını alabileceğimi düşünüyordum. Zaman ilerledi günler, aylar geçti, yıllar geçti. İş görüşmelerinde yeni mezun olduğum için deneyimsiz sıfatıyla karşılaştım. Buradaki sorun aslında şuydu: Deneyim sahibi kişi arıyorlardı ama deneyim fırsatı verilmiyordu. Deneyim kazandıracak ilk yer olmak istenmiyordu belki de risk olarak görüyorlardı. Hangi meslek dalından olursa olsun elinde diplomasi olan ve iş bulmakta zorlanan herkes bu durumu yaşıyordur” dedi. İş aramanın da maddi olarak kendini yıprattığını söyleyen yurttaş, “Evden çıktığım andan itibaren otobüs, dolmuş, çay, simit gibi temel ihtiyaçlar için para harcıyorsun. Cebinde en az 100 TL olması gerekiyor. Günümüzde iş bulmak aslanın ağzında” dedi.
Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan: Üniversitelerin sayısının artışı eğitim sistemine dair tüm süreçlerde olduğu gibi sermayenin ihtiyaçlarını, iktidarın gerici, piyasacı, cinsiyetçi, milliyetçi yeni rejimin ihtiyaçlarını karşılayan bir eğitim politikası üzerine kurulduğunu belirterek; “Üniversite mezunlarının işsizlik oranlarının her geçen yıl artışı da esnek, güvencesiz, mobbingin her geçen gün arttığı asgari ücretin dahi altında çalışma koşullarına mahkum edilen tam da sermayenin ve AKP’nin ‘yeni Türkiye’ rejiminin ihtiyacını karşılayacak bir inşa süreci ideolojik olarak gerçekleştirildi. Üniversitelerin ve işsizliğin artışı eğitim alanında inşa edilen rejimin ihtiyaçlarını fazlasıyla karşıladı” değerlendirmesinde bulundu.
İktidarın bugüne kadar eğitim sisteminin ihtiyacı kadar öğretmen atamaması, Türkiye’nin kısa bir zaman içinde halihazırda mevcut işsizler ordusunun yanı sıra, ikinci bir işsiz öğretmenler ordusu ile karşı karşıya kalmasına neden olduğunu da vurgulayan Aydoğan, “Resmi rakamlara göre Türkiye’de 438 bin ataması yapılmayan öğretmen bulunmaktadır ve bu sayı 37 şehrin nüfusundan fazladır. Bu sayının önümüzdeki 5 yıl içinde 1 milyona ulaşması kaçınılmazdır. 2003-2017 yılları arasında KPSS’ye giren ve ataması yapılan öğretmen sayısına bakıldığında, bugün neden ‘Ataması yapılmayan öğretmenler sorunu’ olduğu daha iyi anlaşılmaktadır. Geçtiğimiz yıllar içinde her yıl KPSS sınavına girenlerin küçük bir kısmı atanırken, büyük bölümü ataması yapılmayan işsiz öğretmenler ordusuna dahil olmuştur. Sonuç olarak; üniversite sayısının da, üniversite mezunu işsizliğin artışı da iktidarın ideolojik hattının, ihtiyaçlarını karşılayacak doğrultuda planlı ve ideolojik süreçlerdir, sınıfsaldır” dedi.