Gündem

Umut Oran, TİB’in 'karartma' tebligatıyla ilgili suç duyurusunda bulundu

CHP'li Oran, Meclis Başkanı Cemil Çiçek’ten de yasamaya yönelik sansüre karşı yetkisini kullanmasını talep etti

05 Şubat 2014 03:27

Muzaffer Gençdoğan / ANKARA
 
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Sabah-ATV satışıyla ilgili işadamlarından havuz oluşturulduğu iddialarını içeren soru önergesine yönelik sansür girişimi için üç ayrı kuruma başvurdu. Umut Oran, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın (TİB) soru önergesinin kendi internet sitesinden kaldırılmasına yönelik tebligatıyla ilgili Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) suç duyurusunda bulunarak yayın yasağı kararına imza atan İstanbul 2’nci Asliye Ceza Mahkemesi hakimi ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatı için soruşturma açılmasını istedi. Oran, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Tayfun Acarer’den TİB personeli hakkında adli ve idari işlem başlatılmasını talep etti, TİB’in kendisine yönelik eyleminin ortadan kaldırılmasını da istedi. CHP’li Oran, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’ten de yasamaya yönelik sansür girişimine karşı yetkisini kullanması talebinde bulundu.
 

Soru önergesi, yasama faaliyetinin bir parçasıdır

 
İstanbul Milletvekili Umut Oran, avukatı aracığıyla HSYK’ya yaptığı başvuruda, soru önergesinin kendisine ait internet sitesinden kaldırılmasına yönelik tebligata dayanak gösterilen İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin kararının “Haksız ve hukuka aykırı, ifade özgürlüğünü engelleyici nitelikte” olduğunu belirtti. Soru önergelerinin yasama faaliyetinin bir parçası olduğunu hatırlatan Umut Oran, başvurusunda şu ifadelere yer verdi:  
 

Önergenin haberleştirilmesi engellenemez

 
“Usulüne uygun olarak verilen ve işleme konulan yazılı soru önergeleri Anayasa tarafından korunan yasama dokunulmazlığı tarafından da korunmaktadır. Bu önergelerin haberleştirilmesi, yayınlanması engellenemez veya sansürlenemez. Mahkemelerin aksi yönde verdikleri kararlar ise yok hükmündedir. Bu itibarla, TİB tarafından İstanbul 2.Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/55 D.İş sayılı kararının gerekçe gösterilmesi ile kamuoyunda yer aldığı üzere, işbu kaldırma kararına dayanak gösterildiği iddia olunan Sayın İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının talimatı tam anlamıyla bir hukuk garabeti olup, soru önergesinin yayınlandığı içeriğin kaldırılmasına yönelik talep veya talimat, açıkça yasama faaliyetine bir müdahale niteliğinde olup, yasama dokunulmazlığını da ihlal etmektir.”
 

Hakim, anayasal düzeni bozucu hiçbir karar veremez

 
Umut Oran’ın başvurusunda, “İnsan hakları ihlali ve adil yargılanma ilkesinin sağlanması, malum soruşturma dosyasına konu delillerin kamuoyu bilgisinden kaçırılması ya da karartılması hakkı değildir. Adil yargılanma hakkının korunması kılıfına sığınılarak anayasal düzeni bozucu sonuçlar oluşturacak şekilde hakim hiçbir şekilde karar veremez. Söz konusu dosya içeriğinin kamu oyunca öğrenilmesi hukuk devleti ve demokratik devletin bir gereğidir. Soruşturmanın selameti ancak soruşturmanın gizliliği ilkesiyle uyarlı işlemlerle sağlanacağı yasal düzenleme altındadır” denildi. 
 

Önergenin yayından kaldırılmasını hiçbir hakim ve savcı isteyemez

 
Başvurusunda, soru önergesinde yer alan hususların kamuoyunu yakından ilgilendiren konular olduğunu kaydeden Oran, önergenin yayından kaldırılmasının hiçbir mahkeme hakimi veya Savcısının yetki ve görev alanında olamayacağına dikkati çekti. Oran “Aksi durumda ise kuvvetler ayrılığı ilkesi ihlal edilmiş olacaktır. Soru önergesinin yayından kaldırılmasına gerekçe olarak gösterilen mahkeme kararının ve kaldırma kararına dayanak gösterildiği iddia olunan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı talimatı, hiçbir şekilde hukuka uyarlı olmayıp açıkça Anayasayı ihlal niteliğinde olup, kuvvetler ayrılığı ilkesi son derece büyük bir yara almaktadır” dedi.
İlgili Hakim ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın, gerek ulusal gerekse uluslararası yasalar ile uluslararası alanda kabul edilen ve HSYK tarafından da benimsenen savcıların ve hakimlerin görevlerine ilişkin ilkelere aykırı davrandığını öne süren Umut Oran, başvurusunda şu hususlara yer verdi:
 

Hukuk devleti kavramı yok sayıldı

 
“Bu uygulamalar, hukuk devleti kavramının yok sayıldığı ve kamu faaliyetlerinin adalet ilkelerine uygun yürütülmediğinin açık göstergesidir. Bu itibarla, hukuka uyarlı olmayan yukarıda aktardığımız uygulamalar ile kuvvetler ayrılığı ilkesi ihlal edilmiş ve Anayasayı ihlal suçu işlenmiştir. Açıklanan nedenlerle İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi 2014/55 D.İş sayılı dava dosyasında görevli hakim hakkında ve diğer tüm ilgililer ve görevliler ile kaldırma kararına dayanak gösterildiği iddia olunan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı talimatı hakkında, Anayasa’nın 144. maddesi ve 159. maddesinin 9. fıkrası ile Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun 6. maddesi ve 82 ve diğer maddeleri uyarınca gerekli denetim, inceleme, soruşturma ve kovuşturma yapılması hususunda gereğinin yapılmasını saygı ile arz ve talep ederiz.”
 

Sansür girişimine karşı yetkilerinizi kullanın

 
CHP’li Umut Oran, Meclis Başkanı Cemil Çiçek’e yaptığı başvuruda ise, “12 Eylül askeri darbesi sırasında bile eşine rastlanmamış bu saldırı bizzat Başkanı olduğunuz TBMM’ye ve size yapılmıştır. TBMM Başkanı sıfatıyla Anayasa’ya, yasalara, demokratik toplumun vazgeçilmez değerlerine ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin faaliyetlerine yönelik bu saldırıya karşı gereken başvuruyu yapmanızı talep ediyor, bu konuda yüce meclisin haklarını koruyacağınızı umuyor, yasama faaliyetlerine yönelik bu sansür girişimine karşı yasal yetkilerinizi kullanmanızı bekliyoruz” dedi.