Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF), “COVID -19 Şoku ve Türkiye” başlıklı yeni raporunda kamu bankalarının dağıttığı indirimli kredilerin ekonomiyi canlandırdığını ama Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinde hızlı bir erimeye yol açarak TL’nin değeri üzerinde baskı oluşturduğunu belirtti.
2020’nin birinci çeyreğinde Türkiye’nin diğer gelişmekte olan ülkelerden daha hızlı büyüdüğü belirtilen raporda buna karşılık aynı dönemde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın en fazla rezerv kaybeden banka olduğuna dikkat çekildi. Uluslararası Finans Enstitüsü, bu iki olgunun birbiriyle ilişkili olduğunu, kredilerdeki büyümeyle ekonomik aktiviteye doping yapılmasının, cari açıkta hızlı artışa yol açtığını belirtti.
Rapora göre bu durum Ankara’daki siyasetçileri zor bir tercihle karşı karşıya bırakıyor: Bir tarafta, kredileri artırarak ekonomiyi büyütmek; ama bunu yaparken rezervlerin azalmasına ve TL’nin değer kaybına yol açmak var. Diğer yanda ise Merkez Bankası’nın döviz rezervlerini güçlendirmek ve TL’nin istikrara kavuşmasını sağlamak; ama bunun karşılığında ekonomik büyümenin yavaşlamasına neden olmak…
Yakın tarihin en hızlı kredi büyümesi
Uluslararası Finans Enstitüsü, Türkiye’deki kredi büyümesinin 2017 yılında gerçekleşen ve ekonominin ısınarak 2018’de krize girmesine neden olan kredi büyümesinden bile daha yüksek olduğunu vurguladı.
Enstitü, bu durumun ödemeler dengesinin bozulması ve TL’nin değer yitirmesi riskini de beraberinde getirdiğini ifade etti. Kredilere bağlı büyümenin cari açıkta bozulmaya yol açtığına yönelik işaretlerin alınmaya başlandığına dikkat çekilen raporda, Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında cari açığın gayrisafi yurtiçi hasılaya oranının yüzde 5’e ulaşmış olabileceği kaydedildi.
Uluslararası Finans Enstitüsü, bu durumun geçmişte olduğu gibi TL’yi istikrarsızlığa sürükleme potansiyeli taşıdığını belirterek, “TL’nin istikrarı için ekonomik büyüme yavaşlamalı veya büyümeye yer açmak için TL değer kaybetmeye devam etmeli” değerlendirmesinde bulundu.