Uluslararası Basın Enstitüsü Direktörü Barbara Trionfi, Cumhuriyet gazetesinin tutuklu yayın danışmanı Kadri Gürsel'e hitaben yazdığı mektupta tutuklu tüm gazetecilere destek mesajını iletti. Trionfi, "Kendilerini eleştirenlere karşı sahte davalar oluşturmak için yapabileceklerini görsek de demokrasiye desteğinizin sizi koruyabileceğine inandık. Siz özgürce yürüyene kadar savaşımız sürecek." dedi.
Trionfi'nin Gürsel'e yazdığı mektup şöyle:
Sevgili Kadri;
Mevcut koşullar göz önüne alındığında, umarım bu mümkün olan en kısa sürede sana ulaşır. Gözaltına alınman ve tutuklanman, IPI’daki herkeste derin bir şok etkisi yarattı ve bunları sen, Cumhuriyet’teki meslektaşların ve işleri sebebiyle parmaklıklar ardında bulunan tüm gazetecilere tereddütsüz desteğimi paylaşmak için yazıyorum.
Cesaretinizi ve bu ismi hak eden tek gazetecilik türü olan bağımsız gazeteciliğe mutlak ve tartışmasız olan tutkunuzu iyi biliyoruz. Neyin yanlış, neyin toplumun menfaatine aykırı olduğunu ortaya çıkaran, demokrasimizin dayandığı temel değer ve ilkeleri ortaya koymanının yanında toplumu tüm karmaşıklığı ve çok yönlülüğü ile açıklayan, anlamaya çalışan bir gazetecilik. Demokrasi olmadan var olmayan bir gazetecilik...
Bunun için ne kadar bedel ödediğinizin farkındayız ve Türkiye’de bu ilkenin taraftarı olmanın hapis riski taşıdığını biliyorduk. Ancak yine de bunların gerçekleşmesinden ötürü rahatsızız.
Yıllar boyunca, senin yanında, Türkiye’deki meslektaşlarının hakları için, adalet olmadan, mahkeme olmadan, hatta kendilerine yöneltilen suçlamalar kesinleşmeden yıllarca tutulan sayısız gazetecinin özgürlüğü için birlikte savaştık.
Yine yıllar boyu, Türk hükümet yetkililerinin yargı bağımsızlığına saygı duyduğuna dair boş sözlerini ve çoğu daha sonra suçlama olmadan serbest bırakılan, hapsettikleri sayısız gazetecinin suçlular ve teröristler olduğuna dair saçma ısrarlarını da dinledik.
Kendilerini eleştirenlere karşı, sahte davalar oluşturmak için yapabileceklerini görsek de dürüstlüğünüzün, demokrasiye ve insan haklarına desteğinizin eninde sonunda aynı suiistimallerin kurbanı olmaktan sizi koruyabileceğine inandık. Dünyanın dört bir yanından üyelerimiz, ortaklarımız ve dostlarımız bize sizi sorup duruyor. Ne yaptığınızı ve ne yapılabileceğini bilmek istiyorlar. Nasıl bu çılgınlığı durdurup senin ve meslektaşlarının özgürlüğünü kazanabiliriz? Sana bunu doğrudan sorabilmeyi dilerdim. Tıpkı geçmişte sıkça yaptığın gibi bize akıllıca bir yol gösterebileceğinden kuşkum yok.
Senin, Murat Sabuncu’nun, Cumhuriyet’teki diğer meslektaşlarının ve 100’den fazla gazetecinin hapiste olması saçmalık. Saçmalık çünkü bizler, rasyonel varlıklar olarak, size yardım edemiyor, ancak Türkiye’de hukukun üstünlüğüne geri dönülmesi ve adaletin temini için umut besleyebiliyoruz. Her ikisinin uzun süredir yok olduğunu bilsek de...
Bir kere daha saçma, çünkü, yönetim kurulundan üye ve çalışanlarına, IPI’daki tüm meslektaşlarının, senin topluluğumuzdaki en yüksek etik ve profesyonel standartları taşıdığını bilirler. Sen her zaman gazetecilik bütünlüğündeki herhangi bir tavizin kamu yararı haberciliğini ve bunu hayatta tutmak için verdiğimiz savaşı tehlikeye atacağını hatırlatan oldun.
Ancak şimdi Türk hükümeti seni ve meslektaşlarını, Cumhuriyet’in yıllarca eleştirdiği, hatta birisinin bir zamanlar hükümetin müttefiklerinden biri olduğu teröristlere ve militanlara destek vermekle suçluyor. Şimdi Türkiye’nin en saygın ve ciddi gazetelerinden gazeteciler hükümetin desteklemek için delil üretmekten bile rahatsız olmadığı yalanlarla hapiste tutuluyor. Bu iyi bir sonuca varacaksa umuyoruz ki o, Türkiye’deki mevcut hükümetinin adalete veya yasalara saygı duyduğuna dair yanılsamayı ortadan kaldırmasıdır.
Kadri, tüm IPI ailesi senin ve meslektaşlarının arkanda. Adalet ve temel insan hakları ihlallerini asla kabul etmeyecek fikir önderlerini ve özgür düşünenler olarak, Türkiye’nin ezilen demokrasisinin koruyucusu olmak için gösterdiğiniz bu çabalardan ötürü size hayran.
Sizden güçlü kalmanızı ve sizinle olduğumuzu bilmenizi istiyoruz. Adaletsizlik bugün var, ancak yarın egemen olamayacak. Bu savaş uzun olsa da siz ve meslektaşlarınız özgürce yürüyene kadar savaşımız sürecek.