Gündem

Ülkücü Yeniçağ yazarı: Alevilerin evlerine X yazan hainler, biz Ali ismini çocuklarımıza gururla koyuyoruz

"Kendinizden o kadar eminseniz çocuklarınıza Yezid ismini koyun"

26 Kasım 2017 13:53

Ülkücü Yeniçağ yazarı Adnan İslamoğulları Malatya'da evlerine X işareti konulan Aleviler için, "Bu ülke bize ne kadar vatansa, onlara da o kadar vatan" dedi. "Biz Ali ismini çocuklarımıza gururla koyuyoruz" ifadesini kullanan İslamoğulları, X işareti koyanlara, "Kendinizden o kadar eminseniz çocuklarınıza Yezid ismini koyun" tepkisini gösterdi.

İslamoğulları'nın "X işâretleri ve Alevîler…" başlığıyla (26 Kasım 2017) yayımlanan yazısı şöyle:

"Sizde şah diyeni öldürürlerse ben de bu yayladan şah'a giderim…" diyerek gidecek bir yerleri yok onların… Yaylalar onların, ovalar onların, dağlar onların, ırmaklar onların, vâdiler; bu ülkede her ne var ise onların ya da başkalarının değil, yalnızca bizim… Bu ülke bize ne kadar vatansa, onlara da o kadar vatan… Bu toprakların tarihinde bizim ne kadar adımız geçiyorsa, onların da o kadar adı geçiyor… Bu topraklara biz ne kadar türkü yaktı isek onlar da o kadar türkü yaktı… Biz ne kadar ağıt düştüysek bu topraklara onlar da o kadar ağıt düştü… Bizim ne kadar kanımız döküldüyse bu topraklara onların da o kadar kanı döküldü… Bizim ne kadar  terimiz damladıysa bu topraklara onların da o kadar teri damladı… Bizim ne kadar balamız düştüyse Çanakkale'deki ölüm yağan siperlere, onların da o kadar balası düştü… Bizim ne kadar civanımız karıştıysa toprağa Kut'ül Amare'de onların da o kadar civanı düştü…  Bizim ne kadar dulumuz kaldıysa geride, onların da o kadar dulu kaldı…

Ne farkımız var bizim onlarla aramızda?

Ne gibi bir üstünlüğümüz var bizim onlara ya da onların bize?

11 Kasım 1914'de Padişah V. Mehmet Reşat cihad ilan ettiğinde, İngilizlerin tahminlerini ve planlarını  altüst ederek cihat davetine iştirak eden Irak Şiiliğinin merkezi Necef değil de neresidir? İngilizlerle yapılan savaşta Osmanlının yanında saf tutan ve savaşan Aleviler değil de kimlerdir?

Tarihimizin en önemli kahramanlarından Süleyman Askerî Bey'in Bektâşi olması neyi değiştirmiştir? Süleyman Askerî Bey'i kahramanımız olmaktan çıkaramayan tarih, bugün aynı topraklarda, aynı vatanda, aynı bayrak altında, aynı devletin kimliğiyle, Türk kimliğimizle birlikte yaşadığımız Alevilerin oturdukları  evlere X işâreti koyarak hedef gösteren karanlık odakların, 'hainlik'ten başka ne gibi bir sıfatı olabilir?  

Bektâşi taburlarının cihadıyla Nakşî ve Sünnî taburların cihadı arasında ne fark vardır ve hangisi neden daha makbuldür?

Dünya tarihine birlikte yaşama kültürünün şâhikasını sunan bu topraklara Aleviler üzerinden fitne tohumu ekenler,  Alevilerin evlerinin kapılarına X işâreti koyanlar bilmelidirler ki, bizim topraklarımızda 'Klu Klux Klan' vahşiliği yoktur, olmayacaktır da… Bizim vatanımızda 'only white' külütürü yoktur olmayacaktır da…

Yıllardır PKK terörüne gencecik evlâtlarını şehit veren Türk milleti, bir tek Kürt komşusuna kaşını dahi eğmemiştir. Bu toprakların irfanı her zaman gâlip gelmiş ve PKK ile Kürtleri birbirinden ayırt etmek ferâsetini hep muhafaza ve icra etmiştir. Şehidin evine Kürt komşusu yemek getirmiş, cenazesinde saf tutmuş, düğününde halaya durmuştur. 

Bizler Alevilerle ve Kürtlerle yan yana beşiklere doğmuş, yan yana kabirlere defn'olmuş aynı milletin, Türk milletinin  evlâdıyız…

Sünnilik ve Alevilik, bir kavganın, bir savaşın, bir ayrışmanın, bir ötekileştirmenin, bir gururun ya da bir aşağılamanın iki farklı cephesi değil, Âşık Veysel ile Nida Tüfekçi arasındaki zenginliğimizdir…

Tarihe ve tarihte olanlara, savaş  ve çatışma için gerekli olan silahları temin edeceğimiz bir levâzım deposu gibi bakmaktan artık vazgeçelim…

Bir Sünni olarak sesleniyorum:

Malatya'da Alevilerin evlerinin kapılarına X işâreti koyan hainler, biz çocuklarımıza Ali ismini gururla koyuyoruz, kendinizden o kadar eminseniz çocuklarınıza Yezid ismini koyun ve gururla çağırın çocuklarınızı da görelim!..

Not: Geçen haftaki 'Çukur Derinleşiyor' başlıklı yazımda, küçük Turgut polemiğini Süleyman Demirel-Turgut Özal polemiği yazmışım, dikkatli ve kibar okuyucularımız tashih ettiler, Erdal İnönü-Turgut Özal arasındaki bir polemikti, düzeltiyor ve özür diliyorum...