Gündem

"Ülkemizde doğan her 2 bin 321 erkek bebekten birine artık 'Reis' adı veriliyor"

"Kesin bilgi, şaka değil"

29 Ekim 2017 14:42

Cumhuriyet yazarı Ahmet Tan Türkiye'de doğan her 2 bin 321 erkek bebekten birine 'Reis' adı verildiğini söyledi. Tan , “Reis' adı verilen bebeklerde bir patlama yaşanıyor. Kesin bilgi, şaka değil" ifadesini kullandı.

Tan'ın "İyiye de gider şekerim!" başlığıyla (29 Ekim 2017) yayımlanan yazısı şöyle:

Bugün en büyük gün. Kutlu olsun. 
Cumhuriyet Bayramı’nda doğmak büyük şans, büyük ayrıcalık. Resmi kayıtlara göre bugün doğup da “Cumhur” adı verilen 61 bin 704 yurttaşımız var. 
29 Ekim doğumlu olup da adı “Cumhur” olmayanlardan Sayın Gül’ün cumhurbaşkanı olması, ilk adının “Allah’ın kulu” anlamına gelmesi, inananlar için elbet bir takdiri ilahi!.. 
Laik Cumhuriyetin 3. yıldönümünde doğduğu halde, din üzerinden siyaset yaparak partisini 1995 seçimlerinde 1. parti yapan merhum Erbakan’ın ilk adı da “dinin yıldızı” anlamına geliyordu. Bu da bir başka ilahi takdir. 
Uzun yıllar Hoca’nın talebesi olmakla övünüp kendisine bağlılığını oğluna “Necmettin” ismi vererek gösteren Bilal’in “Babacığı”, Hoca ile arası açıldıktan sonra da bu ismi aile içinde bir daha ağzına aldırmadı. 
Ama bu takdiri ilahiden çok takdiri siyasidir! 
Profesör Mehmet Haberal, tiyatro sanatçısı Müjdat Gezen de 29 Ekim doğumlu olup “Cumhur” adı verilmeyenlerden. 
Aileleri uzak görüşlü imiş. 
Cumhuriyetin bizzat bir cumhurbaşkanı eliyle sakatlanabileceğini ve “Cumhur” isminin de gözden düşebileceğini çok önceden sezinlemişler demek ki. 
Nitekim, “Reis” adı verilen bebeklerde bir patlama yaşanıyor. 
Kesin bilgi! Şaka değil: 
Gözümüz aydın! Ülkemizde doğan her 2 bin 321 erkek bebekten birine artık “Reis” adı veriliyor. 29 bin 448 yurttaşımızdan birinin adı “Reis”. (www.ismididikle.com) 
Ne yazık ki, en hakiki “Reis”imiz kayıt dışı olduğundan bu hesaba dahil değil! 
Önümüzdeki seçimler için cansiperane mücadelesi Cumhuriyeti ilga edip “Reis” adını dünya âlem nezdinde tescil ettirmek için. Tarihteki İtalyan selefi “Duçe” de böyle yapmıştı. İşareti de “Balta” idi. 
10 bininci günü dolmadan “işi” bitirilen Melih Gökçek’in, “Emir demir demiri keser!” demesi boşuna değil.

***

Cumhuriyetin ilan edildiği günden beri, “Cumhuriyet düşmanlığı”, “yandaş medya” bir ülke gerçeği:
Tarih 31 Ekim 1923 - Tevhidi Efkâr gazetesi. “Padişahçı” muharriri Ebüzziyazade: 
“Haftalardan beri ‘Cumhuriyet.. Cumhuriyet’ diye tepinenler, kafa şişirenler (...) nihayet emellerine ulaştılar.”

***

Birleşmiş Milletler kütüğüne bakılırsa İngiltere, Hollanda, Belçika vs. krallık... 
Suriye, Irak, Uganda ve Fildişi Sahili de cumhuriyet. 
Herkesin cumhuriyeti kendine... 
“Krallıkların” hiçbirinde, bizdeki “kendin pişir kendin ye” rejimi yok. 
Cumhuriyetimiz 100. yılına hazırlanıyor. 
Kendisini “Ankara Reisi” gibi gördüğü için işine son verildiği anlaşılan Melih Gökçek’ten kurtuldukları için Kızılay’da oynayacak milyonlar var. 
Ama gitmesi de giderken söyledikleri de endişe verici: 
“Genel Başkanım emretti!” diyor. 
“Çarıklı” değil elbet, tam “Mokasenli Angaralı”! 
Cumhurbaşkanı’nı işe karıştırmıyor. “Gidişim parti içi bir sorun” demeye getiriyor! 
Oysa “tezkeresi” eline Külliye’de verildi. 
AKP Genel Merkezi’nde görüştü de biz mi atladık? 
Hukuk devleti, demokrasi, seçmene saygı, yasalara sadakatin yerini “Genel Başkanım emretti!” aldı.
“Emir demiri keser!” diye eklemesi utanmazlığın üstüne tüy dikmek... Artık ülkeye “Orman kanunu egemendir!” demek!

***

“Hedef 2023” sloganı ise boşuna değil. 
100. yıla 6 yıl kala iyimserlik ile kötümserlik arasında gidip geliyoruz: 
Ne tür bir iyimserlik? Nasıl bir kötümserlik? 
Kötümser demiş ki: 
“Bir pavyon patronu bile garsonunu bu kadar rahat kovamaz. Önce Başbakan’ı gönderdi. Sonra bakanları, şimdi de belediye başkanlarını def ediyor.. İşler bundan daha kötüye gidemez!” 
İyimser ise anında itiraz etmiş: 
“Gidebilir şekerim gidebilir!”