Ukrayna'da haftalardır devam eden kısmen barışçıl gösteriler başkentte sokak çatışmalarına dönüştü. Biber gazı ve tazyikli suyun yanı sıra ağır cephanelerin kullanıldığı silah atışları ve çok sayıda ölüm… Gelişmeler hem AB hem de ABD'de kaygıyla izleniyor.
AB Konsey Başkanı Herman Van Rompuy yaptığı açıklamada, Ukrayna'daki çatışma taraflarını diyaloğa çağırdı. AB kapılarının Ukrayna için açık olduğunu kaydeden Van Rompuy, AB‘nin, Ortaklık Anlaşması‘nı imzalamaya hazır olduğunu belirtti. Ancak bunun için bir de koşul öne sürdü: Kiev'deki hükümetin özgür ve demokratik bir Ukrayna'yı tanıması.
Almanya sertleşiyor
Almanya'nın Ukrayna'ya karşı tutumu da giderek sertleşiyor. Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, Montrö'deki konferansta yaptığı açıklamada Ukrayna'dan gelen görüntülerin korkunç olduğunu dile getirdi: "Günlerdir ve haftalardır hiçbir şey değiştiremeyen öfkeli muhalefeti anlıyorum. Yine de bizim pozisyonumuz aynı: Şiddet çözüm değildir ve bunu iki tarafa da söylüyoruz.“
Ukrayna'daki gelişmeler ışığında yaptırım konusu da gündemde. AB Komisyonu Başkanı José Manuel Barroso, Ukrayna'ya yaptırım uygulanmasını önerdi.
Hrıstiyan Demokrat Birlik Partili Avrupa Parlamentosu üyesi Elmar Brok da Barroso'nun önerisine destek veriyor. Barışçıl göstericilere karşı şiddeti kabul edemeyeceklerini söyleyen Brok, hükümet üyeleri ve onlara destek veren Ukraynalı zengin işadamlarının hesaplarının dondurulması ve seyahat yasağı uygulanması gibi yaptırımların düşünülebileceğini belirtti.
Yurt dışındaki Ukraynalılar endişeli
Öte yandan, yurt dışında yaşayan Ukraynalılar da Amerikan ve Avrupa hükümetlerine yardım çağrısında bulunuyor. Amerika'da yaşayan onlarca Ukraynalı, seslerini duyurabilmek için Washington'da gösteri yaptı.
Anastasiia Rybytska adlı Ukraynalı, soğukta titreyerek “ne kadar yavaş o kadar geç“ yazılı bir pankart taşıdı. 5 aydır ABD'de yaşayan Rybytska, Ukrayna'daki insanların uluslararası toplum tarafından yalnız bırakılmasından endişe ettiğini söyledi. Telefonla ya da Facebook üzerinden Maidan'daki göstericilerle iletişim kurduğunu belirten Rybytska, durumlarının çok kötü olduğunu kaydetti.
Rybytska, “Şimdi mesaj şu: Yardım istiyorlar. Bu onların ana mesajı. İlk mesajları ‘Avrupa'yı istiyoruz'du. Ancak şimdi polis insanları öldürmeye, dışarı çekip üzerlerine soğuk su sıkmaya ve tarif edilemeyecek şeyler yapmaya başladıktan sonra artık mesajları ısrarla yardım dileği. Eğer uluslararası toplum hemen nüfuzunu kullanmazsa, bu, tarihte yine kara bir leke olacak“ şeklinde konuştu.
ABD'de şu anda 1,5 milyon kadar Ukrayna kökenlinin yaşadığı tahmin ediliyor. ABD'de okuyan Ira Payosova adlı Ukraynalı, ülkelerindeki son gelişmelerden sonra iletişime geçip birbirlerini yeniden bulduklarını ifade ediyor. Payosova, altı yıl birlikte okuduğu genç bir gazetecinin kaçırılma haberini aldığında şoke olmuş: “Pek çok insanla, üniversite ve okul zamanlarından arkadaşlarımla iletişimdeyim. Çoğu birbirini tanımıyor ve hiç karşılaşmadı. Ancak Batı'ya ilk mesajları şu: Bize yardım edin. Batı'nın yardımı olmadan başarılı olacaklarına inanmıyorlar. İkinci olarak ise Devlet Başkanı, destekçileri ve müttefiklerinin banka hesaplarının dondurulmasını istiyorlar. Ukraynalılar, bunun şiddeti durdurup Yanukoviç'e boyun eğdireceğine inanıyor.“
Yaptırım talebi
Ukraynalılar'ın çoğundan yaptırım talebi geliyor. Ayrıca göstericilerin büyük bir bölümü ABD hükümetinden hayal kırıklığına uğramış ve Dışişleri Bakanı Kerry ile Başkan Yardımcısı Biden'ın açıklamalarını samimi bulmuyor. Hanya Cherniak da onlardan biri. Cherniak, “Bu yönetim çok sinir bozucu. Çok naif görünüyorlar. Dış politika diye bir şey yok. Çok fazla beklentim yok ancak yine de ailemin ülkesindeki insanların bir çeşit zafer kazanması için elimden geleni yapmak zorundayım“ diyor.