Gündem

Uğur Kurt'un eşi Narin Kurt: Hukuka göre hareket eden hakimlere denk gelmeden de bu davayı bırakmayacağım

"Asla bu sonucu kabul etmiyorum"

01 Mart 2024 16:21

İstanbul Okmeydanı’nda bir yakınının cenaze törenine katılmak için gittiği cemevinin avlusunda, polisin silahından çıkan kurşunla yaşamını yitiren Uğur Kurt’un ölümüne ilişkin dava yeniden görüldü. Yeniden yargılanan S. K. isimli polis memuru, 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Uğur Kurt’un eşi Narin Kurt, "Bir önceki mahkeme heyetine verdiği karardan ötürü kınamıştım. Yine kınıyorum. Bugün görülen davadaki hakim ve heyeti yine kınıyorum. Tekrar bu davayı devam ettireceğim. Asla bu sonucu kabul etmiyorum. Gerçekten vicdanlı ve adalete, hukuka göre hareket eden hakimlere denk gelmeden de bu davayı bırakmayacağım" dedi.

TIKLAYIN - Uğur Kurt'un öldürülmesine ilişkin yeniden görülen davada karar

2014 yılında cemevi avlusunda polisin silahından çıkan kurşunla yaşamını yitiren Uğur Kurt’un ölümüne ilişkin dava, Anayasa Mahkemesi’nin “hak ihlali” kararının ardından yeniden görüldü.

İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, daha önce 12 bin 100 lira para cezasına çarptırılan polis S. K., Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken, maktul Uğur Kurt’un eşi Narin Kurt ve taraf avukatları geldi. Duruşmayı CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik de takip etti.

Narin Kurt: Sokaktaki insanların can güvenliği için adalet istiyorum

Anka'dan Edda Sönmez'in haberine göre duruşmada söz verilen Uğur Kurt’un eşi Narin Kurt, “Öncelikle suçsuz bir insana polisin silahı ile rastgele ateş ederek, eşim Uğur Kurt’un ölümüne sebep olduğu için, Uğur Kurt için adalet istiyorum.  Oğlunun acısına dayamayarak kanser olan ve hayatını kaybeden kayınvalidem ve kayınpederim için adalet istiyorum. Babasını bir daha göremeyecek olan oğlum ve kendim için adalet istiyorum. Sokaktaki insanların can güvenliği için adalet istiyorum” dedi.

Avukat Turgut Kazan: Amirlerinin “sıkma” diye uyarmasına rağmen ateş etti

Kurt ailesinin avukatlarından Turgut  Kazan, sanık polis memurunun olayın meydana geldiği tarihte deneyimli, terörle mücadele şube müdürlüğünde görev yapan bir polis memuru olduğuna dikkat çekerek, bulunduğu yerden cemevindeki kalabalığı görebildiğini, amirlerinin “sıkma” diye uyarmasına rağmen ateş ettiğini söyledi. Avukat Kazan, sanık polis memurunun kullanmaması gerektiği şekilde silahını kullanarak ölüme sebebiyet verdiğini, böyle bir dikkatsizliğin ve özensizliğin kabulü mümkün olmadığını belirtti.

Avukat Aslı Kazan: Babası ile görüntüleri incelemiş, delilleri karartmaya çalışıyor

Kurt ailesinin avukatlarından Aslı Kazan ise  “Yaşam hakkı ihlal edilen Uğur Kurt, 30 yaşında bir insandı. 2 yaşında bir çocuğun babasıydı. Bugün o çocuk babasını hiç tanımadan 12 yaşına geldi. O sokak dar bir sokak. Sanık, sokağın tepesinde durmuş, kaçmakta olan bir hedefe silahını doğrultmuş. 5 yıllık polis, 3 aydır orada görev yapıyor. Cemevinin nerede olduğunu biliyor. Orada 30 kişilik kalabalık var, görüyor. Uğur’un vurulduğunu görüyor, çünkü, ‘adam vuruldu’ diyor. Sonrasında Kağıthane Emniyet Müdürlüğü’nde görevli babası olduğunu sonradan öğrendiğimiz kişi ile kamera görüntülerini inceliyor. Delilleri karartmaya çalışıyor” diye konuştu.

S. K.: Takdir mahkemenin

Son savunması ve son sözü sorulan polis memuru S.K., “Takdiri mahkemeye bırakıyorum. Başka da bir şey söylemek istemiyorum” dedi.

"AYM’nin yetki gaspı yaptığını düşünüyoruz, hapis cezası verilirse para cezası iade edilsin"

Polis memuru Sezgin K.’nın avukatı Tolga Yurdakul ise şunları söyledi:

“Benim müvekkilim de orada olmak istemezdi. Bu olayda, ani bir olay gerçekleşiyor ve araçtan yanarak iniyorlar. Bundan kimse bahsetmiyor. Atılan molotof araçtan içeri giriyor. Müvekkilim ve araçtaki meslektaşları yanıyor. Müvekkil o panikle iniyor. Araca doğru bir molotof daha atılıyor. Araç ateş topuna dönüyor. Görüş açısı mümkün değil. Silahı ile bir kez şahsa doğru, diğerlerini havaya doğru ateş ediyor. Müvekkilin panik halinde olduğu sabittir. Biz aynı kararın verilmesini talep ediyoruz. AYM’nin yetki gaspı yaptığını ve karışamayacağını düşünüyoruz.  Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını talep ediyoruz. Müvekkilimiz daha önce verilen kararda  para cezasını ödemiştir. Eğer hapis cezası verilirse daha önceki karar doğrultusunda ödediğimiz para cezasının iadesini talep ediyoruz.”

S. K. hakkındaki AYM kararı doğrultusunda verilen hüküm iptal edildi

Mahkeme heyeti, AYM’nin kararı doğrultusunda  sanık polis memuru S. K. hakkında daha önce “taksirle ölüme neden olma” suçundan kurulan hükmün iptaline karar verdi.  

“Suçun vasfına göre karar verme” görevinin AYM’ye ait olmadığı dikkat çeken ve bu yönde hak ihlali kararı verilmediğini belirten mahkeme heyeti,  “taksirle ölüme neden olma” suçundan S.K.’yı takdir indirimi uygulayarak 2,5 yıl hapis cezasına çarptırdı. Hapis cezasını para cezasına çevirmedi.

Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Geçmez: Bu bir cami avlusunda olsaydı ne olurdu?

"Sokakta yürüyen herkesin can güvenini ilgilendiren bir davaydı" diyen Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez, şöyle konuştu:

"Ama her davaya geldiğimizde üzülerek çıkıyoruz. Ne yazık ki adalet için adaleti arıyoruz. O noktadayız şu anda. Sevgili Uğur'u öldürenler mahkum edilmedi. Bir kez daha biz mahkum edildik. Bu şayet bir cami avlusunda olsaydı ne olurdu bilmiyorum ama bir cemevi avlusunda bir vatandaş, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kendi cenazesine geldiğinde vurularak öldürülüyor. Arkasında adaleti bekliyoruz. Adalet, adaletsizlikten bize yeniden ceza veriyor. Bu Türkiye'nin önemli davalarından bir tanesiydi. Sokakta yürüyen herkesin can güvenini ilgilendiren bir davaydı. Kendi evinde oturan, toplumsal eylemlere katılan veya ibadethanesine giden herkesi ilgilendiren bir davaydı. Yani ne kadar çok tehlikede olduğumuzu, ne kadar çok sıkıntıda olduğumuzu gösteren bir davaydı. Türkiye'de hukukun var olup olmadığını gösteren bir davaydı.

"Bir kez daha öldüğümüzle kaldık"

Bir kez daha hukuksuzlukla baş başa kaldık. Bir kez daha öldüğümüzle baş başa kaldık. Ama biz her şeye rağmen bu adaletsizliğe rağmen Türkiye'de birlikte yaşamayı, Türkiye'nin çeşitliliğini korumayı hep birlikte devam edeceğiz. Ta ki adaleti bulunana kadar ta ki adaletin herkese lazım olduğunu herkesin gördüğü noktaya kadar. Burada sevgili Uğur'un ailesi de yanımızda şu anda.

Alevilerden ziyade Sünni yurttaşlara sesleniyorum. Bu dava sadece Alevilerin davası değildir. Bu dava sadece Uğur'un davası değildir. Bu dava Türkiye'de herkesin davası olduğunu herkesin artık görmesini istiyorum."

"Asla bu sonucu kabul etmiyorum"

"Bu sonucu kabul etmiyorum" diyen Narin Kurt da şunları söyledi:

"10 yıldır biz bu mücadeleyi veriyoruz. Sokaktaki herhangi bir insanın bu şekilde bizim canımızı, güvenliğimizi sağlaması gereken kişilerin aksine canımızı alması ve bunun hukuk karşısında hiçbir cezasının olmamasıyla savaşıyoruz biz. 10 yıl oldu. Ve ben bir önceki mahkeme heyetine verdiği karardan ötürü kınamıştım. Yine kınıyorum. Bugün görülen davadaki hakim ve heyeti yine kınıyorum. Bir insanın masum bir insanın hayatının bir çocuğun babasız bırakılmanın, bir annenin, babanın kanser olup ölmesine sebep olmasının bir eşin, eşinin elinden alınmasının ve bir daha onu hiç kimse, hiçbir ailesi göremeyecek olmasının karşılığı bilhassa yani bir insanın masum bir insanın hayatının elinden alınmasının karşılığı 2 yıl 6 ay olamaz.

Hepimiz tehlikedeyiz. Bence bu sonuç kimin vicdanını rahatsız ediyorsa herkes bu davayı üstlensin. Çünkü sokakta yürürken hangimizin başına kolluk kuvveti tarafından ne geleceği ve sonrasında ne yaşayacağını gerçekten bilemiyoruz. Tekrar bu davayı devam ettireceğim. Asla bu sonucu kabul etmiyorum. Yani bu belki daha uzun sürer, kaç yıl sürer? Ne olur bilmiyorum. Gerçekten vicdanlı ve adalete, hukuka göre hareket eden hakimlere denk gelmeden de bu davayı bırakmayacağım."

Ne olmuştu?

Uğur Kurt’un eşi Narin Kurt eşinin polis tarafından öldürüldüğü olay hakkında etkili ceza soruşturması yürütülmediği gerekçesiyle “yaşam hakkının ihlal edildiği” iddiasıyla AYM’ye başvurmuştu. Narin Kurt’un başvurusunu kabul eden AYM, “yaşam hakkının ihlal edildiği"ne karar vermişti.