Ekonomi

Uğur Gürses yazdı: Ankara icadı 'kur rejimi' nasıl çöktü?

"Öyle anlaşılıyor ki; Ankara ‘arka kapı’ yöntemleriyle kamu bankaları aracılığı ile kuru savunamaz hale düştü, kuru savunmayı bıraktı"

15 Ağustos 2020 08:42

Ekonomi uzmanı Uğur Gürses kendi sitesinde kaleme aldığı yazısında, ekonomi yönetimine ilişkin eleştirilerde bulundu.

"Ankara’da 2018’de kurulan 'başkanlık rejimi' ile birlikte ekonomi yönetimi hem kuru hem de faizi kontrol etmeye yönelik bir 'denemeye' girişmişti. Çok doğal ki döviz rezervi eriterek bunu bir süreliğine sürdürmek mümkündü. Tek sorun şu ki; Ankara’da ekonomi yönetimi 'bunu başardığını' sanıp aşırı bir özgüvenle devam ettirdi" diyen Gürses, devamında, "Dalgalı kur rejimindeydik ama belli kur seviyesi savunuluyor, bu seviye aşılınca yeniden daha yukarıda bir seviye savunuluyordu. Adına ne ‘dalgalı kur rejimi’ ne ‘yönetilen dalgalı’ ne ‘sabit kur rejimi’ ne de ‘peg rejimi’ denilebilecek uydurma bir kur rejimi, gün gelip rezervler sona yaklaşınca çöktü" değerlendirmesinde bulundu.

Son 10 ünde Türk Lirası'ndaki değer kaybına dikkati çeken Gürses, "Peki ne olmuştu da 4 Ağustos haftası Kurban Bayramı bitiminde döviz kurları tırmanışa geçerek 10 Temmuz tarihine göre yüzde 10 artmıştı?" sorusunu gündeme getirdi.

Gürses, yazısının devamında ise şunları kaydetti:

Merkez Bankası verilerine göre; 10 Temmuz-7 Ağustos arası dönemde bankacılık sistemindeki toplam döviz ve altın mevduatları 18.2 milyar dolar artmış. Bunun yarıdan fazlası, bu 5 haftalık dönemin son iki haftasında gerçekleşmiş.

18.2 milyar dolarlık artışın kabaca 7.5 milyar dolarlık kısmı altın ve Euro'nun diğer paralara karşı çok yükselmesi nedeniyle değer artışı içeriyor. Bunu dikkate almamak gerekiyor; geriye kalan net 10.7 milyar dolar yurt içi yerleşiklerin (bireyler ve şirketler) TL ödeyerek döviz ve altın alımlarından kaynaklanıyor.

Bu 10.7 milyar dolarlık artışın 4.5 milyar doları sadece tek başına en son hafta, 7 ağustos haftası gerçekleşmiş. Son 5 yılda en büyük haftalık artışlardan biri.

Bu 5 hafta içinde yaklaşık 1.5 milyar dolarlık bir yabancı yatırımcı çıkışı da gözleniyor.

Böylece bu 5 haftada toplam 12.2 milyar dolarlık bir döviz talebi piyasaya girmiş.

Döviz girişleri kurumuşken döviz talebinin artması döviz kurlarını yukarı iter. Nitekim öyle de oldu. Neye rağmen? Kamu bankalarının dolar kurunu 6.85’te tutmak için döviz satmalarına karşın.

Öyle anlaşılıyor ki; Ankara ‘arka kapı’ yöntemleriyle kamu bankaları aracılığı ile kuru savunamaz hale düştü. Kuru savunmayı bıraktı. Uzunca süredir kuru belli seviyelerde savunmak için 100 milyar dolara yakın rezerv eriten Ankara, yolun sonuna geldi. Son kurşunları atarak kuru piyasaya bıraktı. Ne olduğu bilinmeyen uydurma kur rejimi de çökmüş oldu. Geçmişten beri çalışan ve efektif döviz alışverişi ile işleyen Kapalıçarşı döviz piyasasında ise paralel ve daha yüksek kurdan paralel piyasa da yeniden canlandı.

Madalyonun diğer tarafında ise döviz kurunu 6.85’te tutmak için bir yandan milyarlarca dolar rezervi eriten ekonomi yönetimi, bu döviz talebinin arkasında, öz be öz yerleşikler ile daha önce ‘Türkiye hikayesini’ satın almış ama işler rayından çıkmaya başlayınca çıkışı tercih eden yabancıların döviz talebi olduğunu bilinmesine karşın “dış güçler bize operasyon yapıyor” diye açıklamalar yapmıştı.

Tüm yabancı kurum ve bankalara TL verilmesi engellendiği için artık “dışarıdan saldırı argümanı” geçersiz kalıyordu.

Kur yükselişi artık daha fazla rezerv eritilerek tutulamaz hale gelince kamu bankaları eliyle “arka kapıdan” döviz satışı bırakıldı; ya da en azından kur seviyesi savunmasına ara verildi. Böyle olunca; rezervlerin eritildiği ve artık bu yolla savunma yapılamayacağı sinyali verilmiş oldu. Kur daha da yukarı çıktı. Kabaca yüzde 5’lik artış bu duruştan sonra geldi.

Son bir aya bakılırsa döviz kuru yaklaşık yüzde 10 artmış oldu. Merkez Bankası’nın da kendi politika faizinin de altında verdiği parayı kesmesinden sonra bu yükseliş biraz duruldu.


*Uğur Gürses'in kişisel blogunda kaleme aldığı yazısının tamamına ulaşmak için tıklayın