Brent tipi yüksek kaliteli petrolün varil fiyatı hafta ortasında 60 doların altına düştü. Petrolün ucuzlaması akaryakıt fiyatları üzerinden tüketicinin cebinden de daha az para çıkmasına yarıyor. Alman Commerzbank'ın baş iktisatçısı Jörg Krämer petrol fiyatlarını DW'ye değerlendirdi. Krämer, ‘petrolün ucuzlaması konjonktürü teşvik edeceği için sevindirici bir gelişme mi, yoksa dünya ekonomisinin kötü durumda olduğunu mu gösteriyor?' şeklindeki ilk sorumuzu şöyle yanıtladı:
“Petrolün ucuzlamasının dünya ekonomisindeki durgunlukla ilgisi yok. Fiyatın düşmesinin başlıca nedeni aşırı miktarda petrol çıkarılıyor olması. Bunu ‘pozitif arz şoku' olarak da adlandırabiliriz. Ekonominin canlanmasına yarar. Almanya örneğine baktığımızda, enerji faturasına yansıyan tasarrufun Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla'nın yüzde birine tekabül ettiğini görüyoruz. Bu aynı zamanda reel gelirin ve özel tüketim harcamalarının aynı oranda artabileceği anlamına gelir.”
Varil fiyatının düşmesinin petrol tüketen ülkelere yarar sağladığını belirten Commerzbank baş iktisatçısı Krämer ucuzluğun ne kadar süreceğine dair tahminlerini ise şöyle özetledi:
“Petrol arzı hala çok fazla. OPEC ülkeleri üretimi düşürmeye niyetli değil. Bu durumda petrolün daha da ucuzlaması beklenebilir. Uzun vadede, yani 12 ila 18 aylık bir sürede ise petrol fiyatının artacağını tahmin ediyorum. Çünkü petrol arzındaki artışın başlıca nedeni ABD'de yatıyor. Amerika'da hidrolik kırma metoduyla kaya petrolü çıkarılıyor. ABD'nin petrol üretimi yakında 1970'li yılların seviyesine kadar çıkacak. Ancak 60 dolarlık varil fiyatıyla daha fazla petrol kuyusu açılacağını sanmıyorum. Çünkü bu yöntemin maliyeti çok yüksek. Orta vadede ABD'nin petrol üretimi azalacağından, bir ya da bir buçuk yıla kadar petrol fiyatının artacağını tahmin ediyorum.”
‘Batı'yı etkilemez'
Petrolün ucuzlamasından en çok Rusya olumsuz etkilendi. Petrol gelirlerindeki düşüşe paralel olarak Rus Rublesi de batılı paralar karşısında yüzde 60'lara varan oranlarda değer kaybetti. Commerzbank baş iktisatçısı Jörg Krämer'e, Rusya'nın buna daha ne kadar dayanabileceğini ve devlet iflası tehlikesi olup olmadığını sorduk:
“Rusya'nın devlet iflasına sürüklenebileceğini sanmıyorum. Dış borçları çok az. Ruble'nin değer kaybetmesi de devlet bütçesine yarıyor. Dolarla satılan petrol faturasının düşük değerli Ruble'ye çevrilmesi hazinenin gelirini arttırıyor. Bence asıl tehlike devlet iflası değil, Ruble'nin değer erozyonuna uğraması yüzünden tüketicinin satın alma gücünün erimekte oluşu. Bence Rusya'nın en büyük problemi, çok uzun süre resesyonda kalacak olmasıdır.”
Jörg Krämer,Rusya'nın resesyona girmesinin Batı ülkeleri açısından ne anlama geldiği ve diğer sanayi ülkelerinin de krize sürüklenme tehlikesinin olup olmadığı hakkındaki görüşlerini şöyle özetledi:
“Hayır. Rusya'nın yıldızı zaten sönmekteydi. Birkaç yıl önce petrol ve hammadde fiyatlarının düşmesinden bu yana Rusya ekonomik büyüme kaydedemiyor. Rusya'ya yapılan Alman malları ihracatının iki yıldır gerilemekte oluşu da Alman ekonomisine zarar vermedi. Rusya, Almanya'yı ve bütün Batı'yı krize sürükleyecek ekonomik ağırlığa sahip değil. “