T24- İstanbul son iki günde üç büyük organizasyona ev sahipliği yaptı. Üç organizasyon da içerik bakımından birbirinin muhalifi kitleleri bir araya getirdi.
İnönü Stadı’nda 50 bin kişilik sol grup, Grup Yorum’un şarkılarına 70’li yıllardaki gibi coşkuyla eşlik etti. Bir gün sonra Abdi İpekçi Salonu’nda toplanan yaklaşık 15 bin kişi ise Cüppeli Ahmet Hoca’nın vaazını dinledi. Kimi kadınlar hoca konuşurken çığlığı bastı. Aynı gecenin akşamı ise dünyada Batı kimliğinin safkan temsilcisi Eric Clapton’un Boğaz’da büyüleyici bir konseri vardı. Konsere, kimisi özel teknesiyle kimi şoförlü lüks otomobiliyle kimisi de elinde birası ve sevgilisiyle geldi. 7 bin kişi de coşkuyla bu konseri izledi. İki gün içinde çekilen üç fotoğraf eksen tartışmalarının yaşandığı Türkiye’de eksen sayısının ne kadar çok olduğunu gösterdi. Biz de uzmanlardan İstanbul’da son iki günde yaşanan bu görüntülerin değerlendirmesini istedik;
‘Postmodern kültürün resmidir’
Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Ali Yaşar Sarıbay: “Bu üç farklı olay, postmodern kültürün tam resmi ve fotoğrafıdır. Olmayacak şeyleri bir bulamaç gibi bir araya getirme durumudur. Türkiye’nin değil dünyanın durumu da böyle. Mantar gibi türeyen kimlikler görüyoruz. Git gide insanların köklü değerlere tutulması hali kayboldu. İnsanlar için görünmek ve görüntü sayesinde var olmak esas hale geldi. Herkeste ağır basan fikriyat bu; görünmek ve var olmak. Görüntü sayesinde var olmak. Dünyadaki kültürel gidişatın bir tezahürü ve yansıması.”
‘Farklılık egoları büyürse çatışma olur’
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatrist Doç. Dr. Armağan Yücel Samancı: “Bizim toplumumuz Osmanlı’dan beri çok kültürlülüğü yaşayan bir topluluk oldu. Çok kültürlülük halen devam eden bir özellik ve bu Türkiye’yi zenginleştirici bir şey. Çok kimliklilik çıkar çatışmasına dönmediği sürece sağlıklıdır. Bencillik insanların doğasında zaten var. Eğer insanlar bu gruplaşmalarını bencilliği artırıcı bir şekilde kullanırlarsa ortaya sürtüşme çıkacaktır. Yapısal bencillik dengelendiği sürece böylesi etkinlikler toplumları geliştirici ve zenginleştirici neticeler verir. Çok farklı kesimlerin varlığı büyük bir şans ama bu farklılıkların egoları büyürse toplumumuzda bir birleşme olmaz aksine sürtüşmeler, bölünmeler ve çatışmalar yaşanır. İstanbul’da gördüğümüz bu üç farklı resim sağlıklı bir durumdur. İstanbul Türkiye’nin bir özeti. Türkiye’nin her yerinden birer örnek İstanbul’da mevcut. İstanbul’da bir semtten başlayarak yaptığınız yolculukta çok farklı kültürden çok farklı anlayışta insanlarla karşılaşabilirsiniz. Global bir dünyaya ters düşmeyen popüler bir fotoğraftır.”
‘Demokratik bir görüntü diyemeyiz’
Prof. Dr. Nilüfer Narlı: “Bu üç atmosferin yaşandığı ortam çeşitliliğin göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Burada Batılı ve modern dinamiklerle, geleneksel ve dini dinamiklerin hem bir arada olduğunu, hem de çeliştiğini görüyoruz. Cüppeli Ahmet Hoca’nın verdiği mesajlar ağırlık olarak Batı tarzı modernliğin karşısında duruyor. Dini geleneklerin ve örflerin korunmasına vurgu yapan bir mesajı var. Diğer iki konserin de çok yakın zamanda kendisiyle çelişkili olan bir bir aradalık durumudur. Birbiriyle çelişen ve birbirinden çok farklı trendler aynı anda bir arada var olabilir. Bu dinamik çekişmesinden çok yaratıcı bir Türkiye de doğabilir, kültürel çatışmanın sürdüğü bir Türkiye de. Bu farklı trendlerin demokratik bir görüntü oluşturduğunu söylememiz için, farklı trendlerin birbirini kabul etmesi gerekir. Ama Türkiye’de yapılan araştırmalara baktığımızda birbirinden farklı olana hoşgörü ve tahammül olmadığını ve kabul edilmediğini görüyoruz. Bundan dolayı bu üç grubun ortamı için demokratik bir görüntü oluşturdukları konusunda bir soru işareti koyuyorum. Aynı şekilde kutuplaşma ya da kamplaşma da vardır diyemeyiz. Kamplaşma var ama bunu kültürel dinamiklere uyarlayamayız”
‘Gösteri demokrasisidir zenginlik yaratır’
Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fuat Keyman: “Grup Yorum konseri sol hareketin ve özgürlüğün sözcüsü olmuştur. Eric Clapton konseri ise 68 ruhunun atmosferini yaşattı. Cüppeli Ahmet Hoca’nın vaazı ise popüler kültürün bir ögesi haline geldi. Artık İslami kültür İslamlaşmadan çok popülerleşti. Bu üç ortam da insanlar bir araya gelerek gösteri demokrasisi yapmışlardır. Her iki konser gösteri demokrasisinin nitelikleri olurken, vaaz ise İslamlaşma yerine popüler kültürün içine entegre oluyor. Bir anlamda sekülerleşme. Yani bu gruplar bir taraftan kutuplaşmayı gösterirken, bir taraftan sekülerleşmeyi gösteriyor. Bu dinamikler devam ederse Türkiye için dezavantaj yaratmaz tam aksine zenginlik yaratır. Çünkü kalabalıklaşma bir araya geldiğinde demokrasi kültüründe müzakereyi de beraberinde getirir. Bu tür gruplar ne kadar artarsa şiddette o kadar azalma olur. Her grup bu şekilde sokağa çıktıkça son kertede bir harmoni olacaktır ve birbirlerine karışacaklardır. Cemaatleşme azalıyor olacaktır. Dolayısıyla grup ne kadar dışarıya çıkarsa o kadar laikleşecek ve günlük yaşam da daha renkli hale gelecektir”