Ekonomi

TÜSİAD'DAN SIKI MALİYE POLİTİKASI UYARISI ANKARA (A.A)

10 Aralık 2010 13:47

-TÜSİAD'DAN SIKI MALİYE POLİTİKASI UYARISI ANKARA (A.A) - 10.12.2010 - 10.12.2010 - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç, seçim döneminde sıkı maliye politikasından söz etmenin hoş karşılanmayacağını ya da çok fazla tekrarlanıp kayda değer adımlar atılmadığı için, içi boş bir retorik haline dönen yapısal önlemlerin kimsede heyecan uyandırmayacağını söyledi.  Koç, ''Ancak teknik olarak doğru çözümleri, uygulanamazlık damgasıyla bu kadar erken terk etmek ve kolay olan yola sapmak, bize daha sonra telafisi çok zor olacak zararlar verebilir. Oysa siyasetin asıl işlevi, uygulama güçlüklerini ortadan kaldıracak, teoriyi hayatın içine sokacak yolları ve yöntemleri geliştirmek olmalı'' dedi.  Koç, Sheraton Oteli'nde yapılan TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Toplantının açılışında yaptığı konuşmada, ekonomi alanında küresel örneklerin peşine takılmanın her zaman doğru olmayabileceğini belirtti.  Mustafa Koç, semptomları giderecek çözümleri aramak yerine, sorunların kaynağına inme yolu izlenirse, devalüasyon gibi, sıcak paraya ek vergiler konması veya kredi havuzunun daraltılması gibi önlemlerden önce sıkı bir maliye politikasının nasıl izlenebileceğinin tartışılmasının, yapısal reformların sağlayabileceği telafi imkanlarının gözden geçirilmesinin, daha yararlı ve daha kalıcı çözümler üretebileceğini görmenin mümkün olacağını söyledi.  -''5 NOKTAYA AZAMİ DİKKAT'' Seçimleri yaklaşmış bir Türkiye'nin hataya düşmemesi ve küresel kriz sırasındaki göreceli iyi performansını sürdürerek kendi kendine ilave zararlar vermemesi gerektiğine işaret eden Koç, bu ortamda sağlıklı karar alabilmek için 5 noktaya azami dikkat göstermek gerektiğini kaydetti.  Koç, bu noktalar arasında alınacak önlemler ile ilgili olarak iç istişare mekanizmalarının hızlı, sürtünmesiz ve ön yargısız işlemesini sağlamak, tüm dünya ekonomik savaş içindeyken, bu alana ait gelişmeleri iktidar ve muhalefet olarak seçim atmosferinin gündelik çatışmalarına malzeme yapmaktan kaçınmanın bulunduğunu söyledi.  Böyle bir ortamda uluslararası planda Türkiye'nin üzerindeki baskıyı hafifletecek, daha fazla güven yaratacak diplomatik adım ile kronik dış politik sorunların çözümünde yapıcı adımlar atmak gerektiğini ifade eden Koç, uluslararası meselelerde tavır alırken özellikle batı dünyası üzerinde yaratılan kaygı uyandırıcı algılamaları, güven yaratıcı yaklaşımlarla dengelemek gerektiğini belirtti. Koç, bu güveni uluslararası platformlarda etkili biçimde kullanarak, kur savaşlarının tüm dünyaya eş zamanlı olarak zarar verme potansiyelinin önüne geçmek için alınabilecek aksiyonlarda aktif bir tutum benimsemek gerekliliğine işaret etti.  -DIŞ POLİTİKA- Diplomaside Türkiye'nin son yıllarda önemli ilerlemeler kaydettiğini belirten Koç, Türkiye'nin yöresel bir güç olarak konumunu kuvvetlendirdiğini, ''komşularla sıfır sorun'' politikasının,  bu ilerlemenin en önemli köşe taşını oluşturduğunu söyledi.  Koç, bu dönemde, eksen kayması yorumuna maruz kalınmasının, bazı söylemlerin, diplomatik eylemlerin önüne geçmesinden kaynaklandığını ifade ederek, oysa dünyanın değer yaratan alanlarının nispi olarak Türkiye'nin batısından doğusuna doğru kaydığını, Türkiye'nin de bu değişime göre pozisyon aldığını anlattı.  TÜSİAD olarak, bu pozisyon alışın doğru olduğunun altını çizdiklerini ve Türkiye'nin aslında şimdi gerçek bir ilişki ve iletişim köprüsüne dönüştüğünü anlatmaya çalıştıklarını hatırlatan Koç, ''Ülkemiz batı dünyası ile ilişkilerini güçlendirdikçe, doğunun tercih edeceği bir ortak haline geliyor. Doğu dünyası ile güçlü ilişkiler tesis ettikçe de batının vazgeçemeyeceği bir ortak konumuna yükseliyor'' dedi.  -GÜNLÜK ÇEKİŞMELER- Mustafa Koç, belirli konularda partilerin günlük çekişmelerinden arınmış alanlar yaratmalarından ve ülke çıkarlarını ilgilendiren adımları birlikte atmalarından her söz ettiklerinde, bu konuda bir eleştiri aldıklarını söyledi. Koç, şöyle devam etti: ''Kimilerine bu yaklaşım biraz naif gözükür. Ancak, biz bu konudaki ısrarımızı sürdüreceğiz.  Üstelik bu kez Türk Ticaret Kanunu'nun partilerin ortak çabasıyla yasalaşma noktasına gelmesini olumlu olarak kullanacağız. Partilerimizin, Türk Ticaret Kanunu gibi, Türkiye'de iş yapma biçimini baştan inşa edecek, yatırım ortamını iyileştirecek, kayıt dışını azaltacak, şeffaflığı ve kurumsallaşmayı geliştirecek bir yasa üzerinde uzlaşmasına devrim nitelemesini yakıştırmak, herhalde abartılı olmayacaktır.''