TÜSİAD Başkanı Yalçındağ, IMF'yle anlaşmanın neden hâlâ yapılmadığını anlayamadıklarını söyledi.
Yeni stand-by görüşmeleri kapsamında IMF ile bazı konularda sorun yaşayan Türkiye, henüz bir anlaşmaya imza atmadı. İş dünyası IMF ile bir an önce anlaşma yapılması gerektiğini belirtiyor.
TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, IMF ile yeni stand-by düzenlemesine yönelik anlaşmanın neden hâlâ yapılmadığını anlamakta çok zorluk çektiğini söyledi.
Yalçındağ, TÜSİAD Yönetim Kurulu ile CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ı ziyareti öncesinde gazetecilere yaptığı açıklamada, Başbakan Tayyip Erdoğan ile geçen ay yaptıkları görüşmede kendilerine söylenen ve daha sonra da kamuoyu ile paylaşılan IMF'nin iki isteğini kabul edilmesi mümkün olmayan konular olarak görmediklerini ve anlaşmanın gecikmesini de bu çerçevede anlayamadıklarını kaydetti.
Yalçındağ, son günlerde parti liderleri arasındaki tartışmalar hatırlatılarak, siyasi çekişmeleri nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, ''Gerek özel sektör olarak gerek vatandaş olarak bizim önceliğimiz ekonomi'' dedi.
Çok kötü bir dönemden geçildiğini ifade eden Yalçındağ, son rakamlara göre her 4 gençten birinin işsiz olduğunu, yüzde 12'nin üzerine çıkan işsizlik oranının 2000 yılından bu yana en yüksek düzeye ulaştığını kaydetti. Yalçındağ, imalat sanayindeki kapasite kullanım oranının yüzde 63'e gerilediğini ve bunun 1991 yılından beri en geri nokta olduğunu söyledi.
Yalçındağ, ''Bütün bu durumlarda ekonomi bu kadar kötü giderken herkes işinde, aşında, yatırımın ortasında yakalanmış, işini kaybediyor. Böyle bir durumdayken bizim bütün konsantrasyonumuz bu aslında. Bu yerel seçimlerin bu kadar büyük bir olay olmasını anlamakta güçlük çekiyoruz. Bizim konsantrasyonumuz, önceliğimiz o değil. İş adamlarının da vatandaşın da olduğunu zannetmiyorum'' diye konuştu.
İşsizlikte makro önlem gerekli
Yalçındağ, CHP Genel Başkanı Baykal'ın işsizlikle ilgili önerilerini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, de şunları söyledi: ''Aslında olması gereken şey. Her zaman söylediğimiz gibi muhalefet partilerinin de yapıcı önerilerle gelmesi lazım ve bunların tartışılması lazım. Aslında hükümetin de ekonomi yönetiminin de söylediği maddeler. İşsizlikle ilgili olarak daha önce söyledim; endüstriyel ilişkiler önemli. İstihdam yasalarında yapılacak şeyler, bazıları da yapıldı, bütün bunlar önemli. İŞKUR'un elindeki mali imkanın daha rahat kullanılması önemli.
Asıl işsizlikle mücadele makro ekonomik önlemlerden geçiyor.
Ekonominin soğumamasından, yatırımların bu kadar durmamasından, daralmamasından geçiyor. Çünkü daraldıkça, iç tüketim daraldıkça, ihracat zaten yok, içeride bir harcama olmayınca bu sefer de üretim olmuyor. Üretim olmayınca işten çıkarmalar başlıyor. Yani işsizlikle mücadele artık bu istihdam yasalarında yapılacak bazı önlemlerle olmaz. Üretebilmek. Üretebilmek için de harcamak lazım. Harcamak için de güven ortamının yaratılması lazım.''
IMF'nin şartları
Arzuhan Doğan Yalçındağ, bir soru üzerine katıldıkları Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantısının ardından alınacak tedbirlerle ilgili olarak, hükümetten kendilerine henüz bir mesaj gelmediğini söyledi.
Devlet Bakanı Nazım Ekren ve diğer ilgili bakanlarla aylardır toplantılar yaptıklarını ve aynı tespitlerde bulunduklarını anlatan Yalçındağ, likiditeyi rahatlatmak için alınacak önlemlerin başında IMF anlaşmasının geldiğini kaydetti.
Yalçındağ, IMF ile anlaşmanın hala gerçekleşmediğini anımsatarak, şöyle devam etti:
“Başbakanımızla son yaptığımız toplantıdan çıktığımızda size açıklayamadık. Çünkü o zaman 'açıklamayın kamuoyuna' diye bizden ricada bulunuldu. 2 önemli şartı söylemişti. Sonra kamuoyuna bu açıklandı. Bunlar, kabul edilemez şartlar değil ki. Çünkü bir tanesi vergi denetiminin özerkleştirilmesinden bahsediyor. Bu olmayacak bir şey değil. Kabul edilemez değil. Diğeri, eşleştirmeden bahsediliyor. Yani IMF, ne bizim istihdamımıza zarar verecek bir şeyden bahsediyor. Yani şunu söyleyebilirdi; maliye politikalarını daha sıkı tutun, maliye politikasını gevşetemezsiniz diyebilirdi. Faiz dışı fazlayı artıracaksınız diyebilirdi. Vergiler artsın diyebilirdi. Bunların hiçbirini söylememiş. Söylediği şeyler yapısal reformlar. Daha önce de konuşulan reformlar. Yani bunun niye bu kadar sorun olduğunu ekonomide bu kadar ihtiyacımız varken, kamu borçlarımız bu kadar artmışken niye bunun hala yapılamadığını anlamakta çok zorluk çekiyorum.”