Ekonomi

TÜSİAD: Doğal kaynaklarımız hızla tükeniyor

"İklim değişikliği ile mücadeleye yönelik önemli bir mutabakatın ürünü olan Paris Anlaşması, stratejik bir önceliktir"

11 Nisan 2018 18:33

İklim değişikliğinin getirdiği riskleri fırsata çevirmeye yönelik düşük karbonlu kalkınma sürecine geçiş süreci finansman boyutuyla, TÜSİAD İklim Toplantıları’nın ilki olan “Düşük Karbonlu Kalkınma Sürecinde Finansmanın Rolü” etkinliği ile masaya yatırıldı.

TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Sürdürülebilir Kalkınma Yuvarlak Masası Lideri Metin Akman’ın karşılama konuşmasıyla başlayan etkinliğin açılış konuşmalarını TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek yaptı.

Konuşmasında düşük karbonlu kalkınma modeline geçiş sürecinin, iklim değişikliği risklerini fırsata çevirmek için önemli bir adım olduğunun altını çizen TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik şunları söyledi:

“Dünya, baş döndürücü bir değişimin içinde. Doğal kaynaklarımız hızla tükeniyor, doğal afetlerin sayısı ve etkisi giderek artıyor. 1970’e kıyasla, dünya genelinde ‘alışılanın dışında’ meydana gelen hava olaylarının sayısı yıllık bazda dört katına çıktı.

“Bu gerçek, bizi gelecek planlarımızı hazırlarken düşük karbonlu kalkınmayı da göz önünde bulundurma noktasına getiriyor. Düşük karbonlu kalkınma modeline geçiş süreci, kapasite ve teknoloji geliştirmeye yönelik yatırım ihtiyacını da beraberinde getirir.

“Tüm bu sürecin en önemli boyutlarından biri finansman boyutudur. Düşük karbonlu kalkınmaya yönelik teknoloji yatırımı, enerji verimliliği uygulamaları gibi sanayinin sürdürülebilirliğine katkı sağlayacak alanlardaki destekleri ve teşvikleri, iş dünyası için tetikleyici rol oynayacaktır.

“TÜSİAD olarak, ülkemizin iklim değişikliği ile mücadele ve düşük karbonlu kalkınma konusunda ulusal politikalarını oluşturması ve uygulaması ihtiyacını ısrarla vurguluyoruz. Bu konudaki görüş ve önerilerimizi ‘İklim Değişikliğiyle Mücadele Alanında TÜSİAD Tutum Belgesi’ ile ortaya koyduk. Önümüzdeki dönem programımızda, bu konularda çalışmalarımızı derinleştireceğiz.”

Etkinliğin devamında, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı ve İklim Başmüzakerecisi Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar “Uluslararası İklim Gündeminde Finansman Mekanizmaları ve Türkiye’nin Erişimi” başlıklı sunumunu yaparken, Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Murat Yavuz Ateş “24. Taraflar Konferansına (COP 24) Giden Süreçte Türkiye için Öncelikler” başlıklı bir sunum yaptı.

Sunumların ardından CDP Türkiye Direktörü Prof. Dr. Melsa Ararat’ın moderatörlüğünde, “Düşük Karbonlu Kalkınma Sürecinde Finansmanın Rolü” başlıklı bir panel gerçekleştirildi. Panelde, EBRD Türkiye Direktörü Arvid Tuerkner, TSKB Genel Müdür Yardımcısı Hakan Aygen, TÜSİAD Çevre ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Başkanı Fatih Özkadı, Hazine Müsteşarlığı Dış Ekonomik İlişkilerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Serhat Köksal ve Allianz Teknik Uw ve Riziko Kontrol Grup Başkanı Dr. Ceyhun Eren, düşük karbonlu ekonomiye yönelik finansman ve teşvik modelleri değerlendirildi.

Toplantıda açıklanan TÜSİAD'ın İklim Müzakerelerine Bakışı ise şöyle sıralandı:

- İklim değişikliği ile mücadeleye yönelik önemli bir mutabakatın ürünü olan Paris Anlaşması, stratejik bir önceliktir.

- Türkiye’nin düşük karbonlu kalkınma konusunda 2020 ve sonrasında nerede konumlanacağı önemlidir. Bu doğrultuda stratejiler ve çalışmalar gerçekleştirilmelidir.

-Yatırım ortamının güçlendirilmesi için tüm tutum belgeleri ve sektörel plan ve politika belgeleri arasında bütünsellik ve tutarlılık sağlanmalıdır.

- İklim değişikliğiyle mücadele ve emisyon azaltımı için oluşturulacak politika araçları Türkiye ekonomisinin sektörel ve küresel rekabet gücünü korumalı ve öngörülebilir olmalıdır.

- Farklı piyasa temelli araçların, teşvik ve tedbirlerin es zamanlı uygulanmasını içeren bütüncül politikalar geliştirilmelidir.

- Düşük karbonlu kalkınma ülkemiz için yeni ekonomik fırsatlar ve istihdam yaratacaktır. Bu yönde yapılacak yatırımlar için finansman kaynakları kritik önemde olacaktır.

- İş dünyasının düşük karbonlu kalkınma modeline geçişi için teşvikler, yatırımcılar açısından itici güç yaratacak şekilde düzenlenmelidir. Uzun vadeli ve öngörülebilir politikalar ortaya konulmalıdır.

- Yüksek potansiyele sahip olduğumuz güneş, rüzgar ve jeotermal gibi yenilenebilir kaynakların kullanımının azami seviyeye çıkarılması önemlidir.

- Enerji verimliliği açısından finansal olarak tercih edilebilir teşvik modelleri oluşturulmalı; verimlilik seviyesine göre değişen teşvikler tariflenmelidir.