T24- AKP’nin Meclis Başkanlığı’na sunduğu eğitim sisteminde 4+4+4 formülüne geçilmesini öngören yasa tasarısına TÜSİAD’dan tepki geldi. TBMM gündemindeki kanun teklifiyle mevcut durumdan dahi geriye gidileceği belirtilen TÜSİAD açıklamasında, “ Türkiye’nin ihtiyacı olan eğitim reformu bu değildir” denildi.
TÜSİAD, TBMM gündemindeki “İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” hakkında bir açıklama yaptı. Açıklamada aşağıdaki görüşlere yer verildi:
“Demokratik, ekonomik ve sosyal yönden gelişmiş bir ülke olmak yolunda, eğitim reformunda önceliğimiz yaratıcılık, yenilikçilik, eleştirel düşünme, araştırma, analitik ve yabancı dil becerileri yüksek gençler yetiştirmek olmalıdır. Çocuklarımızın iyi birer dünya vatandaşı olmaları için çevre bilinci, cinsiyet eşitliği, insan hakları, çok kültürlülük gibi konularda da erken yaşlardan itibaren eğitilmeleri önem taşımaktadır. Demokratikleşme süreciyle iyi eğitimli, çoğulcu, özgürlükçü niteliklere sahip bir topluma ulaşmak ana hedef olmalıdır. TBMM’ye sunulan kanun teklifinin ise, bu hedeflere nasıl hizmet edeceği şüphelidir.
Sekiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitime geçildikten sonra ilköğretime erişimde sayısal sorunlar önemli ölçüde aşılmakla birlikte, kaliteli eğitim verilmesi, okula düzenli devam ve ilköğretimi tamamlama konularında sıkıntılar devam etmektedir. Dolayısıyla temel eğitimde öncelik, “nitelikli bir eğitimin, eşitlik çerçevesinde” tüm çocuklarımıza sunulması olmalıdır.
Katılımcı ve kapsamlı bir müzakere süreci işletilmeden gündeme getirilen söz konusu kanun teklifinin ise birçok açıdan sakıncalar barındırdığı görülmektedir:
Zorunlu eğitimin süresi uzatılırken okul öncesi eğitimin zorunlu eğitim kapsamına alınması büyük önem taşımaktadır. Kanun teklifinde bu yönde bir düzenleme yapılmadığı gibi, zorunlu eğitim süresinin 12 yıla çıkarılması kararı için de herhangi bir takvim öngörülmemiştir.
Hızlı teknolojik değişimler, toplumdaki herkesin bu değişime ayak uydurmak için temel eğitimlerinin ve becerilerinin güçlü olmasını gerektirmektedir. Bu husus, rekabet gücümüzün artması bakımından önem taşımaktadır. Kanun teklifiyle mesleki yöneltme ve yönlendirmenin erken yaşlara çekilmesinin; temel eğitim ve becerilerin yetersiz kalması ve bilinçsiz meslek seçimleri gibi riskleri bulunmaktadır. Ayrıca bu düzenleme, mesleki yönlendirmeyi geciktirmeye ilişkin diğer AB ülkeleri politikaları ile de çelişmektedir. Bunun yanında çıraklık yaşının 11’e indirilmesi sonucunu doğuracak bir düzenlemenin sakıncaları da dikkate alınmalıdır. Son yıllarda ülkemizde mesleki ve teknik eğitimin ortaöğretim içindeki payının önemli ölçüde yükseldiği de düşünüldüğünde, verilen eğitimin niteliğine öncelikle odaklanma gereği açıktır.
Teklifte, ilköğretimi iki kademeye ayırma ve ilk kademe sonrasını açık öğretimle ilişkilendirme yönündeki düzenlemelerin özellikle kız çocuklarının eğitime katılım ve okula devamları açısından yaratabileceği sakıncalar ayrıca endişe vericidir. Bunun yanında, ilköğretim birinci kademeden ikinci kademeye geçişin yeni bir merkezi sınav modelini beraberinde getirip getirmeyeceği de belirsizdir.
Sonuç olarak; TBMM gündemindeki kanun teklifi mevcut durumdan dahi geriye gidişe yol açacaktır; Türkiye’nin ihtiyacı olan eğitim reformu bu değildir. Bu çerçevede, teklifin gündemden çıkarılması ve eğitim sistemimizde reformların bilimsel dayanakları sağlam, mevcut kazanımları dikkate alan ve nicelik ile nitelik sorunlarını çözmeye yönelik bir yaklaşımla ve katılımcı bir süreçle gerçekleştirilmesi gereklidir.”