Kazakistan’da yayın yapan Forbes.kz adlı sitede, geçen hafta Azerbaycan’da yapılan Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi 3. Zirvesi’ne ilişkin bir analiz yayımlandı. Kazak uzman Dosım Satpayev’in kaleme aldığı ve Rusya Analiz’de Türkçe olarak yayımlanan “Türkler’in ağabeyi seni izliyor” adlı yazıda, Türkiye’nin, Kafkasya ve Orta Asya’da izlediği aktif dış politika incelendi. Siyasi ve ekonomik adımlardan Türk liselerine ve Türk dizilerine kadar bir dizi konu ele alındı.
Makalede şu ifadelere yer verildi:
Ankara’nın tavrı Moskova tarafından kabul edilemez
“Geçen hafta sonunda Azerbaycan’da, Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi 3. Zirvesi toplandı. Toplantı kulislerinde Türk dilinde konuşan ülkelerin birliği için aktif şekilde hareket eden ne Kazakistan ne de Azerbaycan’dı. Sovyetler Birliği (SSCB) sonrası bölgede etkinliğini arttırmaya çalışan Türkiye, Türk dilinde konuşan ülkelerin birliği için zirve sırasında kulis çalışmaları yaptı. Bu durum Moskova tarafından kabul edilecek gibi görünmüyor.
Son yıllarda, Orta Asya coğrafyasında oynanan jeopolitik oyunlar ile ilgili birçok görüş dile getirilmiştir. Tabi ki, temelde bu jeopolitik oyunlardan bahsedilirken ABD, Rusya, Avrupa Birliği ya da Çin gibi büyük ülkelerin ve örgütlerin adı geçmektedir. Bu ülkelerin dışında, bölge coğrafyasında bir ülkenin daha adını anabiliriz. Bu ülke, Türk dilinde konuşan ülkelerin birliği için yeni inisiyatifler üreten ve Orta Asya’daki enerji hattı projelerine dâhil olmaya çalışan Türkiye’dir.
Yeni bir ideolojik diktaya sıcak bakılmıyor
Türkiye, SSCB’nin 1991 yılında yıkılmasından sonra Orta Asya’daki eski SSCB ülkelerinin bağımsızlığını tanıyan ve bu ülkeler ile diplomatik ilişkiler kuran ilk devletlerden biri olmuş; fakat Ankara bu politikasında önemli bir momenti göz önünde bulundurmamıştır. Bölgede etkinliğini arttırmak isteyen Türkiye, yeni bir ideolojik diktaya sıcak bakmayan yönetimleri hesaba katmamıştır. Sonuç olarak, Turgut Özal ve Süleyman Demirel tarafından yürütülen, aktif dış politika, Türkiye’nin bu bölgede sadece ekonomik olarak varlığını arttırmasına sebep oldu.
Daha önce kültürel ve insani yardım konularında projeler üreten Türkiye, 2010 yılında Türk Konseyi Genel Sekreteri Halil Akıncı’nın yaptığı, üye ülkelerin gümrük birliği kuracağı yönündeki açıklaması ile daha politik adımlar atmaya başladı.
Ayrıca, Moskova ve Ankara arasında, dış politika üzerine yaşanan sürtüşmeleri unutmamak gerekir. Bunlardan biri de, Suriye mevzusudur.
Türkiye, bölgedeki varlığını siyasi ve ekonomik alanda güçlendirmenin yanı sıra, Orta Asya’daki çok sayıda Türk lisesi ve televizyon dizileri aracılığıyla ideolojik propaganda çalışmaları da yürütmektedir.”
Yazının tamamını okumak için tıklayınız...